“
Bugün toplumsal yaşantıda Türkiye’nin temel sorunlarından
biri nedir? ”
diye sorsanız, herhalde herkesin üzerinde anlaşacağı tespit
edeceği şey “ tabular ” olacaktır.
Eskiden
olumlu bir anlam taşıyan “örf”, “adet”, “töre”
kavramlarını içeren bu sözcüğün, artık iyiden iyiye
olumsuz bir şekle dönüştüğü gözler önündedir. Şu
anda dahi kullandığımız iki cümleden birinde tabuların ne
kadar manasız, kötü bir şey olduğunu ifade ediyoruz.
Çağdaş
medeniyet seviyesine ayak uydurmak ve modern düşünce ile Mistisizmi
anlamaya çalışmak istenildiğinde, önce bu kavramın kişiye
set çektiği çok açık. Her semavi dinde kutsal kitaplarda
yazılı emirlerden, kurallardan oluşmuş hükümlerin dışında,
tabulara dayanan bazı şeylerin de karıştığı görülüyor.
Bu düşünceler hurafe olarak adlandırılmaktadır...
İnsanoğlu;
zaman ve mekân bakımından sonsuz olan evrenin niçin ve
nasıl var olduğunu, kendisinin evrendeki yerini, kendine ve
ahiret yaşamına dönük düşüncelerinin anlamını, tabularının
yıkılmasıyla daha kolay algılayabilir hale gelir.
Tabuların
aşırıya kaçarak saplantı halini alması, bazen psikolojik
bir vakayı
beraberinde getirebiliyor. Bir anlamda, insanoğlu
tabuları yüzünden insan olmaktan çıkıyor. Bunun bir yığın
örnekleri var. Biraz abartılı bulacaksınız ama, yaşamın
dramlarını, acılarını, zorluklarını oluşturan sebeplerin
altında çoğu zaman tabuların varlığını hissedebilmek mümkün.
Anneler, babalar tabuların getirdiği acılara
dayanmaya çalışırken, diğer yandan törelerin
getirdiklerini uygulamakta asla tereddüt etmiyorlar.
Türkiye’de yaşanan bu basit, ama son derece ciddi mesele karşısında
çoğu insan bunalıma giriyor ve derdini anlatacak kimseyi de
bulamıyor. Çünkü, tabular onların isteklerine olumlu cevap
vermiyor ki!..
Toplumsal
yaşantımızda asla hoş karşılanmayan kavgaların, çatışmaların,
bireysel rekabetin özünde hep tabuların varlığı söz
konusu.
Şimdilerde
ise geçmişe dayanan bu kavram biraz değişmeye başladı.
Daha öncenin değişmezi olan; kadın, çevre ve cinsellik gibi
sorunların çözümleri, bütünlük teorisiyle ve tabuların
yıkılmasıyla sonuca ulaşabiliyor. Kuşkusuz ve korkusuzca yaşamın
altında, tabulardan kurtulmanın bariz belirtileri var.
Günümüzün
feminist hareketleri de anlatılanların bir göstergesi.
Tabuların yıkımı, kadına verilen özgürlüğü ön plana
çıkartırken, kitle hareketi olarak anılmasını sağladı.
Bu noktada İslâm’ı kadın hak ve özgürlüklerine yönelik
bir tehdit olarak algılayanlar, onun temel yasalarını
bilmeyenlerdir. Zira İslâm; çağdışı bir toplumun tabulara
sığınarak kadına yaptığı zulme “
Dur ” demiş ve ona, gereken değerin verilmesini
sağlamıştır.
Bir
kadının kendini baskı altında hissetmeden rahatlıkla ifade
edebileceği yönlerinin olabilmesi, tabuların yıkımıyla eş
orantılıdır.
Bu kavramsal çıkmazdan bir an önce, bir şekilde kurtulmaya
çaba gösterilmesi şarttır.
Dikkât ettiyseniz, kişisel eğilimlerini bilimsel gerçeklerle
karıştırmamaya özen gösterenler, ara ara da tabuları ile
hareket etmeye mahkum oluyorlar.
Japon
Profesör Takaşi, ülkesindeki bu konu
ile ilgili gelişmeyi şöyle özetliyor:
" Bugünkü
Japon insanı, aileler arasında bağ kurma şeklindeki
geleneksel evlilik anlayışından, cinsel eşitliğe ve
bireyselliğe saygı temeline dayanan modern düşüncelere
kadar değişen ve kişisel özgürlüğü evlilik kurumundan
yukarıda tutan geniş bir bakış açısına sahiptir."
Bütün
bu bilgilerin ışığında, kısaca diyebiliriz ki:
Toplumların kutsal saydığı, asla üzerine toz
kondurtmadığı, eleştiremediği hurafe türü şeyleri, yani
bir anlamda tabuları yıkabilme eylemi asla gündemden düşmemeli
ve temel amaç da bu olmalıdır.
İstanbul
- 29.03.2002
afyuksel@hotmail.com
sufafy@hotmail.com
http://sufizmveinsan.com
11-11-2002
Akşam Gazetesi
|