ündelik kaygılar, sıkıntılar, koşuşturmacalar, itiş kakışlar, korku ve panik havası yıllar arasında akıp giderken, yalnızca bir kerecik yaşama şansına sahip olduğumuz bu kısa serüvenin bir sonu olduğunu ve tekrar edilmezliğini nasıl da unutuyoruz!.. Ve Mutlak Varlığın bir parçası değil; aynısı, bir sureti olduğumuzu ve O’nun her an yeni bir şan içinde bulunduğunu da!...

Temel ve gerçekten önemli konular dururken , en “anlamsız” şeylere ne kadar da çok değer verebiliyoruz !..
Bilmelisinizki bu şahane bir yanılgıdır...

Günler hiç aksamadan çarçabuk geçiyor. Yıllar birikiyor ve kendi yaşınızı söylerken, rakamın büyüklüğünün arkasına saklanmaya başlıyorsunuz. Tek teselliniz ise, sizinle birlikte yola çıkanların da aynı yaşta olmaları !...

Garip olan şu ki; pek kendinizi görmek, yaşınızın detaylarına girmek istemiyorsunuz. Sanki zaman, sizi koruyan bir cam fanusun içine almış da, sert rüzgârlar, hadiseler yaşıtlarınızı daha fazla yıpratmış, hırpalamış gibi geliyor.

Eski bir dostunuza, arkadaşınıza rastladığınızda, bu düşüncelerinizin ispatına tanık oluyorsunuz. Ve hayretinizi gizleyemiyorsunuz: “Aman Yarabbi, ne kadar da bozulmuş!..” deyiveriyorsunuz. Bunlar aslında kendiniz için de dile getirmeniz gereken sözler. Ama yiğitliğe toz konduramıyor, aynı şeylerin, sizin için de söylendiğini hissetmek bile istemiyorsunuz...
 

Yılların getirisi bu kadarla da kalmıyor... Sıra dışı gibi kabullenilen şeylerin aslında olağanlığını, insanoğlunun durmadan övülerek benliğinin okşanmasından  büyük mutluluk duymasının çok yanlış olduğunu, yaşam boyunca verilen tepkilerin çoğunun gereksizliğini de gösteriyor. Önem taşıyan bir konu, zaman içinde başka bir şekle dönüştüğünde, tepkisizliğinizin değeri bir o kadar artıyor. Ve her diyene, her denilene yanıt vermeyi akıldan geçirmemeniz gerektiğini, herkesin düşüncelerine her defasında karşılık vermenin doğru olmadığını daha iyi anlıyorsunuz. Ve siz, iyiden iyiye, susmaktan başka çarenizin olmayacağı bilincine varıyorsunuz.
Yıllar bireylerin özlemlerini ve düşüncelerini ifade etme, yayma, gerçekleştirme imkânını sunuyor; insanı pişiriyor, olgunlaştırıyor. İnsana, kendisi gibi düşünmeyenleri kınamamayı, ukalalık etmeden ve alaya almadan yaşamını yansıtabilmeyi öğretiyor.

Kısacası, yıllar düşman kabul etmiyor. Aksine düşmanını sevdirmesini biliyor. Bilinç altına bunu yerleştiriyor. Ve insana hata payını gösteriyor!...

İstanbul - 23.05.2002
afyuksel@hotmail.com
sufafy@hotmail.com
http://sufizmveinsan.com

23-11-2002 Akşam Gazetesi


Üst Ana sayfa e-mail