* Bizim
gibi duyu organları olmayan Cinlerin ve birtakım meleklerin
sohbet eden bir veliden faydalanması nasıldır?
Bir veli, bir yerde sohbet ettiği zaman bize ulaştırmak istediği
manalar, boyutumuzda dil yoluyla kelimelere dökülerek
aktarılırken, bunun karşılığı olan beyin dalgaları da beynimizi
etkileyip ruha enerji yüklerken, o ortamda bulunan bir cin de,
bizim boyutumuza ait olan kelimeleri, cümleleri değil, o beynin
yaydığı anlam yüklü dalgaları kendi boyut karşılığından
değerlendirmek suretiyle kapasitesince alır, enerjisinden
beslenir. Keza cin kökenli melaikenin, zikir meclislerinden
gıdalarını almalarının sistemi de budur.
* Haiti’de büyü olarak nitelendirilen bir yöntemle, insanların
beyin faaliyetlerinin yitirilmesine; ölenlerin ise, mezardan
dirilip aynı şekilde moronsal ya da sokak delisi gibi yaşama
devam etmelerine etken gerçekten büyü müdür?
Öncelikle bu yöntemin (gerçekten olanlarının dışında)bildiğimiz
büyü ile ilgisi yoktur.
Bilim adamları, o kişilere verilmek üzere kullanılan
karışımların içerisinde, sinir sistemini çok güçlü bir biçimde
etkileyen bir tuzlu su balığın iç organlarında ve derisinde
bulunan tetra dodolsin adlı bir maddeyle karşılaşmışlardır.
Yüksek düzeyde alındığında çok güçlü etkisinden dolayı,
istenmeyen ya da suçlu görünen insanlar bu büyü adı verilen
yöntem kullanılarak cezalandırılmakta, lanetlenmektedirler.
Ancak, bu uyuşturucunun geçici ölümlere de yol açması yüzünden,
gömülme esnasında veya hemen öncesinde kişiler tekrar
kendilerine gelmeleri ve bu maddenin beyinde yapmış olduğu
korkunç tahribat dolayısıyla da ruhu alınmış bir kimse anlamına
“zombi” diye adlandırılarak toplum dışına itilmekte ve kendinden
habersiz şekilde öylece yaşamaya bırakılmaktadırlar. Böylece,
diğer kabile mensuplarına nispetle cinlerin kontrolüne daha
fazla açık hale gelen bu insanlar bir de onların oyuncağı olarak
sefil biçimde hayatlarına devam emek zorunda kalırlar. Bunların
içinde, mezara gömüldükten günlerce, haftalarca sonra dirilenler
bile olmuştur. En ilginç vaka da, ergenlik dönemindeki bir kız
çocuğunun ölümünden dokuz ay sonra gömüldüğü yerden çıkıp tekrar
evine gelmesidir. Çünkü, bu maddenin ayrıca vücuttaki
metabolizmayı yavaşlattığı için, bu insanların ölmedikleri ve
gömülme işleminin de bunların dirilecekleri göz önüne alınarak
yapılması, bu tür durumların oluşmasını sağlamaktadır.
* Telepatik bağlantıların mevcut olduğu başka hangi durumlar
var?
İnsan beyinlerinin birbirlerini etkileme olayı, cinsel
birleşmede de kendini çok güçlü göstermektedir. Çünkü bu esnada,
beyinsel faaliyetler oldukça güçlüdür. Zinada, içinde bulunulan
halin beyinde oluşturduğu parazitlenmeyle beyinler birbirlerini
negatif yönde öyle bir etkiler ki, beynin bu konuda kendini
toplaması kolay kolay olmaz ve bu, ruha da kayda girdiğinden
ölüm ötesini de çok büyük oranlarda etkiler. Aynı durum, evlenme
yoluyla olduğunda ise, bu negatiflik pozitife döner,
birbirlerini enerji yönüyle pozitif etkilerler. Resulullah bu
konuda şöyle söyler: “ sizler yataklarınızda eşlerinizle
birlikteyken bile sevap işlersiniz”. Bu nasıl olur! diyen
sahabesine hitaben de: “Zina yaparken günah işlemiyor
musunuz?” diye karşılık verir. Yalnız, enerji yönüyle
pozitif yüklenme olsa da bu, şuursal anlamda negatif
olabilmektedir. Bu yüzden Resulullah açıklamalarında, kişi
evleneceği insanı seçerken öncelikle ölüm ötesini göz önünde
bulundurmasını böylece, enerji yönlü olmanın ötesinde kendisini
her an olumlu yönde etkileyen, terkipsel değişiklikler yapan
birini ya da en azından kendisine parazit oluşturmayacak bir eşi
tercih etmesini bildirmektedir. Sistemi çok iyi okuyanlardan
biri olan M. İbnül Arabi Hazretleri ise risalelerinde, “ Bir
kişi eşiyle cinsel ilişkiye girdiğinde, orgazm olduğu sırada
varlıkların en üstününü hayal etsin. O zaman doğacak çocuk, o
kişinin bütün özelliklerini değilse de önemli bir kısmını
üzerinde taşır” diyerek beyinsel, düşünsel aktivitenin
spermdeki genetiği etkilediğini ve bu esnada eşler arası oluşan
telepatik bağlantılarının da önemini bize bildirmektedir. O
halde, Hz. Lut (as) ve Nuh (as)’ın onlara ihanet eden
kadınlarının durumu ile Cennet boyutuna melek olarak
girileceğine ve cinsel ilişki...vb. maddesel bedene ait değerler
olmayacağına göre, Hz Muhammed’in (sav), Hz. Meryem ile
evlenecek olmasını ve genel olarak Cennetteki eş kavramını nasıl
düşünmemiz gerekir?
* Ektoplazma hakkında biraz daha bilgi verebilir misiniz?
Ektoplazma ile maddeleşme olayları da önde gelen bilim
adamlarının kendi hazırladıkları şartlar içinde ayrıntıyla
incelenmiş, bu konuda çeşitli deneyler de yapılmıştır.
Ektoplazma genellikle beyaz renkte olmasına karşın bazen de kül
renginde ya da siyah olabilmektedir. Bu madde, önce medyumun
vücudundan çıkmakta (veya o görüntü verilmekte) sonra da bu
şekilsiz yapı, ruh adını verdikleri varlık (gerçekte ise
cinler) tarafından şekillendirilerek maddesel suretlerde görüntü
oluşturmaktadır. Ektoplazma vasıtasıyla maddeleşen varlık,
hücreleri, eti- kemiği olan, kalbi çarpan, nefes alıp veren (ki
bunlar da önde gelen bilim adamlarınca deneylerle, aletlerle de
gösterilmiştir), konuşabilen, hareket edebilen (dans edip
daktilo ya da kalemle yazı yazabilen), cisimlere somut olarak
etki edebilen (duman, macun, un, toz üzerinde iz bırakabilen
böylece kalıpları alınabilen), bu materyalize ile elbisesi,
kıyafeti, takısı, kimliği, kişiliği, karakteri, davranışları
olan tam bir fiziki varlıktır. Sadece insan suretinde değil,
birçok canlı cansız suretinde açığa çıkabilmektedir. Orada
bulunanların tanıdıkları suretlerde açığa çıkabildikleri gibi,
tanımadıkları ya da çıkışına aracı olan medyumun suret ve
kişiliğinde de görünebilmektedir. Suretlerine girdikleri kişiler
o kadar benzer ki, parmak izleri yada orijinallerine ait ayırt
edici tüm özellikleri aynıdır ve onunla ilgili tüm ayrıntılı
bilgilere de sahiptirler. Ancak, bu varlıkların
kıyafetlerinden, saçlarından ...vs bir parça alınarak muhafaza
edilmeye çalışılsa da bu alınan nesneler, varlıklarını uzun
süreler boyunca koruyamamakta, tekrar eski hallerine geri
dönmekte ve dağılıp yok olmaktadırlar. Materyalize olan
varlıklardan kimi, 15-20 saniye, kimi 20-25 dakika, kimi de 1-3
saat gibi maddeleşerek durabilmekte, yeteneklerini
sergilemektedirler. Daha sonra maddesel surette görünen bu
ektoplazma, eski haline yani medyuma geri dönerek yok
olmaktadır. Bu varlıklar medyumdan fazla uzaklaşamamakta ancak,
belli bir mesafe içinde rahatlıkla hareket edebilmektedirler. Bu
esnada bir kordon bağı görünmekte olup bazı durumlarda
görünmeyebilmektedir. Maddeleşen bu varlığa dokunulursa ya da
vurulursa aynı his ve duyguları medyum da duymakta,
hissedebilmektedir. Bazen bu varlığa dokunulduğunda veya
tutulmak istendiği zaman, hızlı bir şekilde eriyerek birden
medyumun içine geri döner. Bazen ise, bunun tam tersi olarak o
varlıktan izin istenildiği zaman kavranılabilmekte, tutup
kaldırılabilmektedir. Bazı az sayıdaki celselerde de, orada
bulunan izleyiciler içinden de bu sıvımsı madde açığa
çıkabilmekte (ki açığa çıkan kişiler, bunun farkında
olmayabilmektedir) ve bu medyumdan çıkan ile birleşerek de
maddeleşmeler gerçekleşebilmektedir. Bazı maddeleşmelerde de
(bunların da sayısı azdır) ektoplazmanın medyumdan çıkışı açıkça
görülmeksizin bir anda belirebilmektedir. Ayrıca, ektoplazma
vücuttan çıkarken elbiseler bir perde oluşturmamakta,
kıyafetlerden rahatlıkla geçebilmektedir. Ektoplazmaya bağlı
maddeleşmelerin bazılarında, vücudun tamamı yerine sadece, el,
ayak ya da belirgin olmayan bir şeklin üstünde, yalnız kafanın
oluştuğu, bazılarında ise, varlığın bir kısmı somut iken diğer
kısımlarının oldukça şeffaf, latif olduğu da görülmüştür.
Ektoplazmanın medyumdan kaynaklandığını göstermek için
deneylerde, maddeleşen varlığa (daha önce de belirttiğimiz gibi)
dokunulduğu zaman bunun medyum tarafından hissedildiği ya da
onun üzerine mürekkep, boya...vs ile bir iz, bir leke
oluşturulduğunda ise, ektoplazmanın medyuma geri döndükten sonra
bu izlerin medyumun bedeninin aynı veya farklı yerlerinde
tıpatıp benzer izlerin oluştuğu da gösterilmiştir (bu ışınsal
varlıklar, neden oldukları poltergeist yada reenkarnasyon
vakalarında da insan vücutlarında çeşitli izler
oluşturabilmekteydiler). Bu ektoplazma maddesi incelendiğinde
ise, % 50’ sinin su, geri kalanlarının da başlıca karbon,
hidrojen, oksijen, kükürt, azot... olduğu tespit edilmiştir. Bu
seanslarda duyulan pis kokunun kaynağı da yine bu ektoplazmadır.
Hatırlarsanız, cinlerin en sevdiği şeylerin başında koku ve
bilhassa pis koku gelmekte idi. Seanslarda bu kokunun
giderilmesi için çeşitli bitki ve parfümler kullanılmakta bazen
de maddeleşen varlık ya da varlıklar tarafından bu türden güzel
kokular duyumsatılmaktadır. Bu benzeri kokuların varlığı,
hayalet olaylarında da görülmektedir. Ektoplazmanın güçlü ışık
altında yok olmasına karşın yine de normal ışık altında
kameralarla film ve fotoğrafları rahatlıkla çekilmiş, kızıl
ötesi kameralarla da varlıkları somut olarak ispatlanmıştır.
Materyalizasyon işlemlerinde medyuma yardım eden ruhsal
rehberler de vardır ve bunlar da bazen maddeleşerek veya
medyumun ağzından konuşarak oradaki insanlara celseyle ilgili
çeşitli bilgiler ile insanları etkilemek üzere edebiyattan
sanata, bilimden dine kadar hemen hemen her şey hakkında
fazlasıyla bilgi vermektedirler. Sadece tek bir varlığın değil,
birden fazla hatta 20-25’ e kadar varlığın maddeleştiği celseler
de vardır. Yine Ektoplazmanın, insanın bir katmanı gibi
medyumdan çıkıyormuş izlenimini vermek için, varlık tam
anlamıyla maddeleştiği zaman, medyum tamamen ortadan kalkmakta,
görünmez olabilmektedir. Maddeleşen ruhsal varlığın, herkesin
gözleri önünde mühürlenmiş çelik kafesten süzülerek dışarı
çıktığı gibi, bazı celselerde de medyum da aynı şartlardaki
çelik kafes içinden bir anda, kendiliğinden çıktığı ya da bu
ruhsal varlıklarca çıkarıldığı gözlemlenmiştir. İnsandan
somut bir biçimde çıkıyormuş zannını doğuran ektoplazma, ruhun
bir katmanı olmayıp tamamen cinler tarafından insan vehmi
üzerine, beş duyusuna olan etkisinden kaynaklanmaktadır.
Gerçekte ise, mevcut olmayan bir yapıdır. Zamanı geldiğinde
Deccal’in ordusu olarak görünür scalada belirecek olan cinler,
söylenenlerin aksine, maddeye olan birtakım etkilerini de
kullanarak insanları hayretlere düşürecek çok daha somutmuş
izlenimini doğuran şeyler ortaya koyacak olsalar da, bu durumu
asla değiştirmeyecektir.
(Bkz. Ruh, İnsan, Cin / Wodoo’ nun Büyüsü- Discovery Channel)
hologramk@yahoo.com
İstanbul - 27.09.2006
http://sufizmveinsan.com
|