Hacdan
döndükten sonra sayıları fazla olmasa da bazılarında görülen bir
diğer şaşırtıcı hal de sanki dinle bir ilgisi yokmuş gibi,
dinsel kuralları bir kenara bırakıp dedikodu, fitne, kin,
nefret, kıskançlık ... gibi eylemler ile çıkarlarına, bedensel
dürtü ve zevklerine dönük, negatif enerji getirici birtakım
davranışlar sergilemeleridir. Bunun nedeni de bu yüksek
radyasyonun kişide potansiyel olarak var olup o ana kadar atıl
halde bekleyen menfi özelliklerini yani beynindeki bununla
ilgili bölgelerini ağırlıklı çalıştırması sonucu oluşmasıdır. Bu
yüzden Kâbe’ de o ana kadar tüm günahlarından arınma
gerçekleşmiş olsa da beynin genel açılımında madde ve dünyaya
dönük özelliklerin ağırlıklı olması ve buradaki bu yüksek
ışınımın da beyni genel açılım doğrultusunda yüksek çalışma
moduna sokup programlaması sonucu, o kişilerin bu negatif
eylemleri sergilemelerine, dolayısıyla hacca gitmeden önceki
durumlarına kıyasla kat be kat fazla negatif enerjinin ruha
yüklenmesine yol açmaktadır. Bu sebeple, Kâbe’ ye gitmesine
rağmen, döndükten sonra ortaya koyacağı negatif eylemlerle bir
kişinin cehennemlik olması her zaman mümkündür. (bkz. Temel
Esaslar- Ahmed Hulusi).
Hacda elde edilen enerjiler anlatageldiklerimizle sınırlı
olmayıp hac adı altında yapılan diğer tüm faaliyetlerle
(ibadetlerle) de belli enerjilerin temini sağlanmaktadır. Çünkü,
her bir eylemin beyinde direkt bir karşılığı bulunması
dolayısıyla belli enerjilerin ruha yüklenmesi ancak bu
hareketlerle yoğunluk kazanabilmektedir. Ayrıca, şu ana
kadar anlattıklarımız, işin zahiri, enerji planındaki yönüdür.
Bunun yanında buradaki tüm faaliyetlerin, hareketlerin bir de
şuursal planda Evrensel Bilince dönük Soyut, Batıni anlamları
bulunmaktadır (Bkz. Akıl Ve İman – Ahmed Hulusi / Hac Yolunda
Ahmed Fevzi Yüksel /
www.sufizmveinsan.com - Tasavvuf). Dolayısıyla, hacca
gitmek, Kâbe’yi ziyaret etmekten maksat, oranın enerji yönünün
yanında Bilinç boyutu itibariyle de Kâbe’nin Hakikâtiyle
hakikâtlenmek, O’nun özellikleriyle bezenmektir.
Bu şehirlerle ilgili var olan bir özellik de:
“Medine'ye geçit veren dağ
gediklerinde birbiriyle kenetlenmiş melekler vardır. Her gedikte
kınından çekilmiş kılıçlarıyla bekleyen iki meleğin korumaları
sebebiyle, Deccal Medine’ ye giremez."
“Deccal şehrime giremez... Medine şehri için İbrahim (as)
Mekke’yi haram kıldığı gibi ben de Medine’yi haram kıldım...
İbrahim (as)’ın Mekke’ye yaptığını ben de Medine’ye yaptım”
hadislerinde belirtildiği
üzere (bunun Batıni anlamı yanında) gerçekten de Deccal’in bu
iki şehre fiziksel olarak da girememektedir. Bunun nedeni,
Mekke’ de Kâbe’nin, Medine’de de Hz Muhammed (sav)’ in
Ruhaniyetinin, Ruh gücü varlığının Deccal’e engel olmasıdır.
Devam edecek...
hologramk@yahoo.com
İstanbul - 08.10.2004
http://sufizmveinsan.com
|