ir
önceki yazımızda,Güneş ve benzeri bir yıldız tipinin çökmesiyle
beraber oluşan yoz elektron basıncının neden olduğu Beyaz cüce
aşamasına değinmiş ve güneşin beyaz cüce durumunu
koruyacağından bahsetmiştik.Şimdi ise beyaz cücelerin sonu
olan siyah cüce evresi ile güneşten çok daha büyük kütleli
yıldızların çökmesiyle oluşan süreçleri araştıralım:
Beyaz cüceler, içindeki tüm
yakıtlarını yüz-iki yüz milyon yıllık süreç içinde
demir elementine çevirirler.Ve bu haldeki yıldızlar da artık
enerjisi kalmadığından, içindeki demiri
yakamazlar.Soğuk ve karanlık uzayda kararıp sönerek
siyah cücelere dönüşürler.Bununla birlikte yoz elektron basıncı
da sonsuz güçlü değildir ve dengeleyebileceği madde ağırlığının
bir üst sınırı vardır.
Güneş kütlesinin 1,4 katı olan bu önemli sınıra
chandrasekhar sınırı denir.Bu yüzden beyaz cücelerin kütlesi,
bu sınırdan daha küçük olmak zorundadır.
Büyük kütleli yıldızlar da tıpkı
küçük kütleli olanlar gibi kırmızı dev evresine
geldiklerinde, merkezlerinde hidrojen ve helyum yakmaktadırlar.
Bir farkı, büyük kütleli olmaları dolayısıyla daha yüksek
düzeydeki termonükleer tepkimeleri başlatabilmeleridir. Yani
küçük kütleli bir yıldızın sıcaklığının düşük olması nedeniyle,
çekirdekteki karbon ve oksijence zengin yakıtı ateşlenemiyordu.
Oysa büyük kütleli bir yıldızın korkunç basıncı,
merkezdeki sıcaklığı yedi yüz milyon dereceye dek yükseltir
ve karbon yanması başlar. Daha sonra, sıcaklık bir milyar
dereceye yükseldiğinde de oksijen ateşlenerek her iki durumda da tepkimeler çekirdekte karbon ve oksijen tükeninceye
kadar sürer. Bu anda tepkimeler
bir an durur ve çekim etkisi altında çekirdek büzülmeye başlar.Kısa
bir süre içinde sıcaklık
öylesine yükselir ki bu kez aynı tepkimeler, çekirdek etrafındaki
ince bir katmanda kendini gösterir.
Oksijen yanmasının artığı
silikondur ve oksijen tepkimeleri ince bir katman halinde yıldızın
merkezinden dışarıya doğru yayıldıkça
bu silikonu bırakır. Daha fazla basınç, merkezdeki sıcaklığı
üç milyar dereceye yükselttiğinde de silikon yanması
başlar. Silikon yanmasının artığı da demir elementidir.
Fakat demir, merkezdeki sıcaklık ve basınç ne olursa olsun
termonükleer tepkimeye girmez. Bu nedenle yaşamının sonuna
doğru böyle büyük kütleli bir yıldızın demirce zengin
bir çekirdek ve çevresindeki ince katmanlarda sırasıyla yüzeye
doğru silikon,oksijen,karbon,helyum ve en dışta da hidrojen
termonükleer tepkimeleri bulunur. Böyle bir yıldızın
merkezdeki demir atomlarının çekirdekleri ve elektronları
birbirlerinden tümüyle
ayrı durumdadır. Çünkü hiçbir atom böyle sıcaklık ve
basınç altında varlığını sürdüremez.Bu nedenle
de yıldızın içi tümüyle elektron denizinde yüzmekte olan
demir çekirdeklerinden oluşur.
Sonunda merkezdeki ölü bölge yıldızın
basıncını taşıyamaz duruma gelir. Ve korkunç basınç yüzünden
elektronlar, demir atomun çekirdeğine itilerek bir elektron
bir protonla birleştirip,bir nötron ve bir nötrinoya dönüşmesine
neden olur.Yani eşit sayıdaki karşıt elektrik yükleri
birbirlerini yok ederek, yıldızın içini tek ve nötr nötronlardan
oluşan büyük atom çekirdeğine dönüştürürler. Nötronların
kendilerini meydana getiren proton ve
elektronlardan çok daha az yer kaplaması dolayısıyla
yıldız şiddetle çöker ve bu çökme çok ani olur, açığa
çıkan enerji,yıldızın doğumundan o ana kadar yaydığı
toplam enerji kadardır. Milyarlarca yıl, yıldız ışığı
azar azar yayılan enerji birkaç saat gibi kısa bir sürede yıldızın
içini doldurur. Çöken çekirdekten yayılan (ki açığa çıkan
nötrinonun da yarattığı) şok dalgası yüzeye doğru yayılırken,
yıldız tümüyle parçalanır.Bu korkunç patlamaya
Süper Nova patlaması adı verilir. (Nova patlamaları
bundan farklı olarak biri kırmızı dev, diğeri de beyaz cüce
safhasına gelmiş çift yıldız sisteminde kırmızı devin yüzeyindeki
tepkimeye girmemiş hidrojen gazının çekim etkisiyle beyaz cücenin
yüzeyinde birikerek güçlü çekimin etkisiyle sıcaklık ve
basıncının artıp patlamalı bir hidrojen termonükleer
tepkimesiyle parlaklığın on bin kat artması sonucu oluşan
olaya denir).
Bu patlama uzaydaki olayların en
muhteşem ve en dramatik görüntüsüdür. Bu sırada yıldız,
normal ışığından milyonlarca defa daha fazla ışıma
yaparak içinde bulunduğu galaksiyi projektör gibi aydınlatıp
onun ışımasını gölgede bırakabilmektedir.Patlamadan hemen
sonra, yıldızdan geriye kalan iç merkezi kendi içine doğru
çöküp artık ışıma yapamaz hale gelir.Çünkü yıldızda
artık hidrojen,helyum,demir gibi elementler yerine,sadece nötron
çekirdekleri bulunur. Başka bir deyişle,
yıldız artık boş bir nötron yumağı haline gelerek,nötronların aşırı
çekiminden kaynaklanan korkunç şiddetli bir çekim alanına
sahip olur. Fakat bu güçlü basıncı,beyaz cücelerdeki
elektronların yaptığı gibi, nötronlar da pauli dışlama
ilkesine uyup (iki nötronun aynı yerde ve kuantum durumunda
bulunamama durumu) durdurur; yoz nötron basıncı ve bu hale
gelmiş yıldızlara Nötron yıldızı adı verilmektedir.
Yıldızın boyutu küçüldükçe
dönüşü de hızlanır. Öyle ki, çapı yaklaşık otuz-otuz
beş kilometre ve bir kaşıklık maddesi kırk milyar ton gelen
yıldız, saniyede bir ile on dönüş hareketi yaparak radyo
dalgaları yayınlar. Çünkü zayıf manyetik alana sahip bir yıldız,
küçük boyutlara dek büzülürse manyetik alanı çok çok
artar.Bunun nedeni de önceden milyonlarca, milyarlarca
kilometre kareye dağılmış olan alanın çökmeden sonra çok
küçük bir yüzeye sıkışmasıdır. Sonuçta
nötron yıldızları güneşinkinin bin milyar katı
(elektro) manyetik alana sahip olur. Yıldızın
yüzeyindeki elektronlar da kuzey ve güney kutuplarından
manyetik alanlarla etkileşince ivmelenerek Radyo dalgaları yayınlarlar.
(Manyetik kutuplar dönme ekseniyle aynı doğrultuda değil,
belli bir açı altında bulunur ve hızlı dönen bir mıknatıs
gibi davranır).İşte bu haldeki nötron yıldızlarına,aralıklı
ve düzenli Radyo dalgaları yayan anlamında Pulsar (atarca )
denmektedir. Ve bunlar karadeliğe giden yolda istasyon
durumundadırlar.
Bununla birlikte,kütlesi güneşinkinden
kırk-elli kat olan bir yıldız yaşamının sonunda, süpernova
patlaması ile gazlarının büyük bir kısmını püskürtemeyeceğinden,
kütlesi güneşten iki buçuk kat daha büyük olan bir yıldız
kalıntısına dönüşür.
Bu kütle,yoz elektron ve nötron
basıncı tarafından dengelenemeyeceğinden, her yönden basınç
yapan bin milyarlarca ton ağırlığındaki yanıp bitmiş yıldız
maddesi, gittikçe küçülmeyi sürdürerek tüm varlığını
Tek bir noktada yitirir. (Doğada güneşin kütlesinin iki buçuk
katından daha büyük kütlelerin basıncını dengeleyebilecek
hiçbir kuvvet yoktur.) Bu çökme sırasında yıldızın çevresindeki
çekim alanı öylesine güçlüdür ki, uzayın ve zamanın
dokusunu kendi üzerine katlayıp yırtarak tamamıyla evrenden
yok olur.
Geriye
kalan ise sadece bir ‘Karadelik’tir.
Devam
edecek...
İstanbul
- 30.11.2000
http://afyuksel.com
|