|  
 
                Kurt 
                delikleri, makroplandan mikroplana kadar bizim evrenin içinde 
                olduğu gibi, ayrı evrenleri de birbirlerine bağlayarak 
                uzay-zaman yapısındaki tüm noktaları diğer tüm noktalara 
                eşitleyerek, evreni sonsuz ve sınırsız kılmaktadır. Bu aynı 
                zamanda elektronların evrenin her yerinde neden aynı değere 
                sahip olduğu sorusuna açıklık getirmektedir. John Wheeler ve 
                Richard Feyman, bunu evrenin mevcut dört boyutlu uzay-zaman 
                yapısı içerisinde yer alan kurtdeliklerinden geçerek aynı 
                zamanda hemen hemen her yerde ortaya çıkması mümkün olan Tek 
                elektronun bulunduğu şekliyle ifade etmişlerdir. Öyle ki tüm 
                anti-elektronlar (tüm parçacıklar için de geçerlidir) dahi, bu 
                Tek elektronun farklı bir görünümü şeklinde mevcutturlar. Kurt 
                deliklerinin bir başka özelliği de zamanda yolculuk yapabilme 
                imkanı tanımasıdır. Çünkü olay ufkuna doğru hareket eden cisim, 
                zamanın hızlanmasıyla geleceğe sıçrama yaparken, tünelin içine 
                girdiğinde de zamanın ters işlemesi sonucu, burada kalma 
                nispetince geçmişe doğru hareket eder. Bunu daha somut bir 
                örnekle açıklamaya çalışırsak; önce iki ucu arasındaki uzaklığı 
                bir uzay gemisinin bir saatte kat edebileceği bir solucan deliği 
                oluşturalım. Gemimizi öğle saatinde yani 12:00’den itibaren bir 
                saat boyunca, solucan deliğinin uçlarından birisi civarında bir 
                saat boyunca hareket ettirelim. Cisim, ışık hızında hareket 
                edip  (ya da çekim etkisiyle) zamanı donacağından, dışarıda saat 
                13:00’ü gösterirken, gemide saat yine 12:00 olacaktır. Başka bir 
                deyişle, geleceğe bir saat sıçrama yapmıştır. (Diğer ucunda 
                zaman yine 12:00, dışında ise 13:00’tür.) Dışarıdaki zaman 13: 
                00’ü gösterdiği sırada, gemiyi deliğin içine gönderdiğimizde de, 
                bir anda tünel boyunca hızlanarak  saat 12:00’de diğer delikten 
                dışarı çıkacaktır ve ilk deliğe doğru bir saat boyunca hareket 
                ettikten sonra tünelin içine girmekte olan kendisiyle 
                karşılaşacaktır. Buna başka 
                güzel bir örnekte; Ünlü bilim adamı Carl Sagan’ın aynı adlı 
                romanından sinemaya uyarlanan Mesaj isimli filimde geçen 
                olaylardır. Hatırlarsanız bilim kadınımız Vega isimli bir 
                yıldıza yolculuk etmesi için bir küreye konulur. Küre belli bir 
                yükseklikten çok aşırı manyetik alan içerisine bırakılır. Çünkü 
                çok güçlü manyetik alanlar uzay-zamanı deldiğinden küre bu alan 
                tarafından oluşan karadeliğin içine çekilerek ışığın bile on 
                binlerce yıl gidebileceği yere bir anda gidecektir. Ancak olaya 
                dışarıdan bakan gözlemciler, hiçbir şey olmadan kürenin denize 
                düştüğünü görürler. Buna karşın küre içindeki gözlemci açısından 
                olay bambaşkadır. Çünkü o meydana gelen karadeliğin içine 
                çekilerek Vega yıldızına gitmiş ve üzerinde taşıdığı film hiçbir 
                şey kaydetmemiş olsa da yaklaşık 17 saatlik çekim yapmış sonrada 
                geri gelmiştir. Geriye dönerken de ayrıldığı ana zamanda geriye 
                gitmek suretiyle ulaşıp kaldığı yerden suya düşmüştür. Oysa 
                dışarıdan bakan gözlemciler kürenin bırakıldığı andan suya 
                düştüğü 10 saniye boyunca kesintisiz bir biçimde hareket 
                ettiğini dolayısıyla kadının gerçekte hiçbir yere gitmediğine 
                şahit olmuşlardı.     Ayrıca bir 
                karadelik kütlesi,elektrik yükü ve dönme hızı şeklinde 
                ölçülebilir üç  parametreye sahiptir. Şu ana kadar üzerinde 
                durduğumuz, schwarzchild tipi karadelikler idi. Şimdi ise, 
                elektrik yüklü olanlar ile dönen türleri üzerinde duralım. 
                Bilindiği üzere, Elektromanyetik kuvveti, çekim (gravitasyonel) 
                kuvvetlerinden 10 üssü 36 kez daha güçlüdür. Bunu göz önünde 
                bulundurarak, yüksüz ve durağan bir karadelik üzerine elektrik 
                yükü düşürerek yüklediğimizi düşürdüğümüz zaman, oluşan 
                Elektromanyetik kuvvet çekim kuvvetine karşı koyarak tekilliğin 
                çevresinde iki ayrı olay ufkunun oluşmasına neden olacaktır. 
                Yani, zamanın durduğu iki bölge. Deliğin elektrik yükü arttıkça 
                iç olay ufku büyümeye, çekimden kaynaklanan dış olay ufku ise 
                küçülmeye başlar. Alabileceği en fazla yükle yüklendiğinde, iki 
                olay ufku çakışarak birbirlerini yok edip, olay ufkunun 
                kalkmasını ve tekilliğin çıplak olarak görünmesini sağlar. Fakat 
                burada önemli olan bir husus, böyle bir karadeliğin evrende 
                bulunabileceğinin beklenmemesidir. Çünkü Elektromanyetik kuvvet 
                alanları o kadar güçlüdür ki, her yöne doğru, birçok ışık yılı 
                uzaklıktaki yıldızlar arası gaz ve toz bulutlarının atomlarını 
                kolayca ayırarak yörüngedeki elektronları itip artı yüklü 
                çekirdeği de kendine çekerek nötr durumuna gelir.  Benzer 
                şekilde, fakat deliğin, artı yükle yüklendiğini 
                düşündüğümüzde,çevresindeki eksi yüklü elektronları kendine 
                çekerek yüksüz hale gelir. Buradan da önemli bir sonuç 
                çıkmaktadır. O da elektrik yükünün oluşturacağı güçlü 
                Elektromanyetik kuvvetin çekim etkisini azaltması ya da yok 
                etmesi nedeniyle, bir geminin çok güçlü manyetik alan altında, 
                ışık hızına yakın bir hızın (ya da eşdeğer çekimin) oluşturacağı 
                zararlı etkilerin kaldırılması suretiyle hareket imkanı 
                sağlamasıdır. Bu aynı zamanda insanın kendindeki mevcut beyin 
                güçlerini kullanarak yayabileceği çok güçlü Elektromanyetik 
                alanlar vasıtasıyla, oluşabilecek negatif etkileri ortadan 
                kaldırıp bir noktadan ayrı bir noktaya çok çok yüksek hızlarda 
                gidebilmesini de göstermektedir. Tıpkı, mistiklerin tayyı mekân 
                olarak adlandırılan yer değiştirme olayında olduğu gibi.  Bundan ayrı 
                olarak ikinci tür tayyı mekânda ise ; bir mistik, bedenini 
                bırakıp elektromanyetik (mikrodalga) yapılı bedeni ile yani Ruh 
                olarak, herhangi bir yere giderek madde görüntüsü vermesiyle 
                görünebilmektedir. Mistik kaynaklarda da belirtilen Hz. Hızır 
                (a.s) da maddesel boyuttaki biyolojik bedeninden “Berzah”denilen 
                dalgasal boyutun ışınsal beden yaşamına geçmiş olmasına 
                rağmen,istediği zaman bu ışınsal bedenini yani Ruhunu biyolojik 
                bedene dönüştürüp dünyamızda yer almaktadır.(Günümüzde ise, 
                kaynakların, Mistiklerin ve Âlimlerin çoğunluğunun ittifak ile 
                geleceğini belirtmelerine karşın, materyalist - mekanik bir 
                dünya görüşüne göre bilimsel ve akılcı bulunmadığı için popüler 
                birkaç beynin reddettiği) Hz. İsa (a.s) da kısa bir süre sonra 
                dalgasal boyuttaki yaşamından,ışınsal bedenini yoğunlaştırmak 
                suretiyle biyolojik beden şekline dönüşüp dünyamızda yerini 
                alacaktır.( bkz. Ahmet Hulusi / Kendini Tanı)   Üçüncü 
                olarak, biraz önce bahsedildiği gibi yine elektrik yükü olmayan  
                ve durağan bir karadeliği göz önüne alalım. Deliği döndürmeye 
                başladığımız taktirde, yine ikinci bir olay ufku açığa 
                çıkacaktır. Bunun nedeni de tıpkı merkezkaç kuvvetinde olduğu 
                gibi, dönmesiyle çekim kuvvetine direnmesidir. Deliğin dönme 
                hızı artarsa, içindeki olay ufku artmaya,dış olay ufku ise 
                daralmaya başlayacaktır. Dönme maksimum hıza ulaştığında, iki 
                olay ufku üst üste çakışarak ortadan kaybolur ve yüklü 
                karadeliklerde olduğu gibi yine çıplak tekillik oluşur. Fakat, 
                yüklü türle olan benzerliğine karşın, bu türün Tekilliği dönme 
                diskine dik ve ekvator düzleminde halka şeklinde olmasıdır.  
                Daha sonra 
                karadeliklerin ayrı uzay-zaman noktalarını birbirlerine bağlama 
                özelliği ortaya konunca ,diğer ikisinde hangi yönden 
                yaklaşılırsa yaklaşılsın sonsuzca eğrilmiş uzay zaman tarafından 
                parçalanmasına karşın, bu türde ancak yandan,yani ekvator 
                düzleminden yaklaşmakla gerçekleşebileceği  bunun dışındaki 
                başka bir açıdan yaklaşıldığı taktirde, sonsuz eğrilmiş uzay 
                zamandan etkilenmeden halka tekilliğinin içinden geçebilme şansı 
                tanıdığı ortaya çıkmıştır. (Belli bir açı ile tekilliğe girme 
                şartı ile.) Buna ek bir dayanak da, iki olay ufuklu sistemlerde 
                ufukların ortasında uzayın soyut olmasın karşın, iç olay ufku  
                ile tekillik arasındaki uzayın bizim uzayla aynı olmasıdır. 
                Fakat tüm bunlar zorlayıcı ilke gibi görünmektedir. Çünkü çekim 
                gelgitleri sonsuz olmasa da azalıp çoğalan acayip güçlerin 
                parçalamaya yetecek kadar mevcut bulunması yüzünden canlı, 
                sapasağlam geçme imkânı teoride olmasına karşın, şu an için 
                pratikte olası görünmemektedir.  
                Ancak evrenin 
                gerçekte tüm boyutlarıyla bölünmez, parçalanmaz bir Bütün 
                olduğunu göz önüne aldığımızda madde olarak görünen nesnelerin 
                (dolayısıyla insanların...) farklı boyutlarındaki farklı 
                yapılarına yani aslı olan enerjiye dönüşmesi suretiyle geçişler 
                söz konusu olabilir. Böylece madde enerjiye oradan da tekrar 
                eski maddesel haline geri dönerek yukarıda değindiğimiz gibi 
                uzay-zaman noktaları arasında yer değiştirebilir. Sistemin bu 
                özelliği dolayısıyladır ki, Hz Muhammed(sav) Miraç hadisesinde
                önce bedenen ışınlanarak mekansal yer değiştirmiş sonra aslı 
                olan boyutlara dönüşüm yaparak Ruh bedeniyle sistemleri aynı 
                anda fakat teker teker, bir bir görmüş sonrada Salt Bilinç 
                boyutunda kendi Hakikatını müşahade etmiştir. Yoksa 
                gökyüzüne çıkıp yada ötelerde bir yerlere gidip hele hele birde 
                putperestliğin başka bir şekli olan ötesindeki bir Tanrı veya ne 
                türden olursa olsun bir yaratıcıyla buluşmuş, onu görmüş 
                değildir. Bırakın enerji boyutlarını daha atom boyutlarında 
                madde zaten Tek e dönüşmektedir. Ayrıca bir 
                nesneye yeterince basınç uygulanırsa o nesnenin maddesi bir 
                proton büyüklüğüne kadar sıkıştırılabilir ve meydana gelecek 
                kütlesel çekim kuvveti ile atom çekirdeği boyutlarında bir 
                karadelik oluşturulabilir (bunun yapısı dönen ve yüklü 
                karadeliklerden farklıdır). Evrenin başlangıcında  da evreni 
                oluşturan tüm maddenin aynı anda ve aynı yerde olmasından dolayı 
                çok yoğun idi ve büyük patlamadan 10 üssü (-20) sn lik zaman 
                parçası içinde aşırı yoğun bölgelerin sıkıştırılmasıyla da böyle 
                mini karadeliklerin oluşabileceği hesaplanarak, her ışık yılı 
                küplük hacimde üç yüz tane böyle yapıların olacağı ortaya 
                çıkmıştır. Bize en yakın böyle bir karadelik yaklaşık 1.6 
                trilyon km uzaklıkta olduğu düşünülmektedir. Güneşe yaklaşacak 
                bir karadelikte,buharlaşmadan ya da güneşten etkilenmeden içinde 
                hareket ederek, kütle yutup çok büyük ölçekte enerji üreterek 
                onun içinde büyüyüp daha büyük karadelik olarak ayrılabilir. 
                Ayrıca, bunun gibi ya da daha büyük bir yapının güneşe çarpması 
                veya yakın bir yörüngede konuşlanması da güneşe ait tüm maddeyi 
                hortumlayarak onu karadelik içinde yok edebilir. Bu durumda da 
                Beyaz cüce halinde mevcudiyetini devam ettireceğini düşündüğümüz 
                güneşin bir karadelik olması bu şekilde söz konusu 
                olabilmektedir. Böyle bir durumun var olup olmadığı ise yine 
                çift yıldız sistemlerinden (bunlar evrende bolca  vardır.) 
                birinin normal yıldız, diğerinin ondan önce ömrünü tamamlayarak 
                çökmüş bir karadeliğin olay ufku zarına yakalanan yıldızların 
                sahip olduğu hidrojen ve helyum gazlarının (ki kolay çözünürler) 
                karadeliğin yüzeyindeki yakalanma girdabında helisler çizerek 
                milyarlarca derece ısınıp x ışını yayınlayarak algılanır hale 
                gelmesiyle anlaşılmaktadır. Bu x ışını 
                yayımı beyaz cücelerde ve nötron yıldızlarında da vardı fakat 
                ayrımı,beyaz cüce olmayacak kadar küçük ve onlar kadar parlak 
                olmamaları, düzenli aralıklarla x ışını yaymadıkları için de 
                nötron yıldızı olamayacaklarıdır. Böyle tehlikeli olabilecek bir 
                cismin, şu anda galaksi merkezinden 9 ışık yılı uzaklıktan bize 
                doğru saniyede 50 km.’lik hızla yaklaşmakta olduğu tespit 
                edilmiştir. Bundan kurtulduğumuzu düşünsek dahi, galaksimizin 
                merkezindeki şiddetli olayların neden olduğu, dev kütleli ve çok 
                hızlı dönen bir karadeliğin (alınan radyasyonlarla 
                ispatlanmıştır) içine sürüklenip onda yok olmamız da çok çok 
                yüksek olasılıklar içindedir. Bununla 
                beraber yapılan gözlem ve hesaplamalar, yüz bin ışık yılı 
                genişliğinde galaksimizin kendi ekseni etrafında 250 milyon 
                yılda tamamladığı dönüşünün de galaktik sistemin dışında yer 
                almış bir karadeliğin korkunç şiddetindeki çekim gücünden 
                kaynaklanmakta olduğunu göstermiştir.
 Devam Edecek
 
                İstanbul
                - 11.01.2001
 http://gulizk.com
    
               |