Fetih Suresinde “Göklerin ve yerin orduları, Allah’ın hükmünü
yerine getirmek için görevlendirilmiştir” mealinde beyan edilen
âyeti tefekkür ederken,çok boyutlu anlamlar içerdiğini fark
edebiliyoruz.Semavat ve yer ifadelerini mikro ve makro düzeyde
değerlendirebiliyoruz. Başka bir deyişle, bu ve benzer âyetlerin
tümü, afakta ve enfüsümüzde her an cereyan etmektedirler.Gerek
Tasavvufi veriler,gerekse bilimsel teknik gelişmeler bu tarz
Kur’an verilerini açığa çıkarmada önemli roller oynamaktadırlar
diyebiliriz.İlgili âyet örneklerinin zâhiri yönlerine değinecek
olursak bazı değerlendirmelerimizi şöyle yapabiliriz:
Göklerde olarak ifade edilen orduları, farklı semavat
katmanlarında görevli olan güçlü melekler temsil etmektedirler.
Bunların en başında kapsam itibariyle Ruhul Âzâm
gelmektedir ki bu ruh, sistemin oluşturucusu olan ana ruhtur. Bu
ruhtan boyutsal bir şekilde diğer meleki kuvvetler oluşmuş ve
hiyerarşik yapıda yerini almıştır.İliyyin mertebesini
temsil eden meleklere Aliyyûn melekleri
denilmektedir.Aliyyûn melekleri, yüce meleki güçlere sahip
olarak bu hiyerarşik oluşum içerisinde en üst sınıftır. Bu
melekler, vazifelerinde devamlı olduğu için Âdemi
görmezler.İlâhi cemâlin güzelliğine gark olmuşlardır âdeta.
Allah’a yakiyn elde eden Kerrubiyûn melekleri de önemli
bir sınıfı teşkil eder.Esasında tüm meleklerde kurbiyet
söz konusudur, fakat bunlarda akrebiyet daha
fazladır.Keza, Hazire i Kuds tâbir edilen melekler dahi
önemli bir başka sınıfı oluşturur. Neticede, semâlardaki tüm
meleki kuvvetler, insanın özündeki meleki kuvvetlerin dış
âlemdeki tezâhürleridir.Yine nur kökenli cin sınıfı varlıklar da
farklı bir sınıf olarak bu hiyerarşinin içinde yer
alırlar.Melekler gibi gizli özelliklerinden ötürü fark
edilmezler.Ekseriyetle İblis’e yakındırlar.Melekler ise insani
hakikate yakındır.Benzer şekilde arzda da melaike ve cin sınıfı
görevlidir.Özellikle cinler, arzın yedi katmanında
konuşlanmışlardır.Zulmâni âlemlerin sakinleridirler.İnsana zarar
verebilecek düzeyde potansiyelleri güçlü olan bu varlıklar,
insanın mânevi gelişiminde bir motor güç teşkil eder.Özellikle
kişinin mânevi çalışmalarında bilincinde açığa çıkarak onları
saptırmak isterler.Korunma dualarıyla oluşturduğumuz meleki
kuvvelerle onların tesirlerini önlemiş oluruz.Şimdi gelelim,
insandaki enfüsi tezâhürlere:
Bildiğimiz üzere semâvat,bilinç katmanlarımız arz ise fizik
bedenimiz olarak anlaşılır.Evrende olduğu gibi enfüsümüzde de
meleki kuvvetler vardır.Bu enfüsi güçlerin semâvi(şuursal)
olanları olduğu gibi,arzi (bedensel) olanları da söz
konusudur.Yedi kat göğün ve misli olan yerin yaratılıp emrin
aralarında nâzil olması âyetinde olduğu üzere evren ve insandaki
meleki oluşumlar sürekli bir iletişim hâlindedir.Semâvattan ve
yıldız sistemlerinden gelen kozmik etkiler şuur semâmızda yerini
almaktadır. Şuurumuzda sürekli değişimler ve dönüşümler
oluşturmaktadır. Şuurumuz, bilgi ve yeni mânâların oluşumu
noktasında sürekli beslenmektedir.Arz dediğimiz yeryüzünde açığa
çıkanlar ise beden boyutumuzla irtibatlıdır.Fizyolojik
ihtiyaçlar noktasında beslenmektedir.Bedenimiz de böylelikle
sürekli yenilenmektedir.Mikro boyuta indiğimizde ise bambaşka
oluşumlar gözlemleriz.Örneğin, kanımızdaki alyuvar ve akyuvarlar
da kendi programlarına göre vazife yaparlar.Sperm ordusu da
sürekli görevdedir.Birtakım bakteri ve mikroorganizmalar da
kendi çapında bir ordudur.Hücreler ve kromozomlar keza
öyledir.Hepsi de tek bir sistemin entegrasyon içinde faaliyet
gösteren bölümleridir.Tıpkı bir dişlinin çarkları gibi
birbirleriyle ilintili ve iletişimdedir.
Kur’an tilaveti ve belirli esma zikirleri çalışmalarıyla insanın
enfüsünde melekler ordusu oluşmaktadır.Melekler, mânâdaki
görülmeyen hücreler ordusudur.Bu melekler ordusu enfüsümüzdeki
sufli tesirleri etkisiz duruma getirmektedir. Böylece her iki
ordu da görevini yerine getirmiş olur. Rabbin ordularını sadece
kendisi bilir, takdir eder ve değerlendirir.Alim ve Hakiym
isimleri boyutundan ilim ve hikmetinin oluşumlarını seyreder.
Yeryüzünde önemli olayların oluşumunda görevli olan Ricâli Gayb
da âyette geçen ordu sınıfına dahil bulunmaktadır.Semâvi ve
kozmik tesirleri belirli kişilere ve mekanlara kanalize ederek
Rabbin hükmünü icra ederler. Bunların madde planındaki
uzantısını da dünya genelindeki ileri gelen devlet ricalleri ve
ülkelerin orduları teşkil eder. Dikkât edersek ilgili âyette
göklerin ve yerin orduları ifadesinde bir sınırlama söz konusu
değildir.Bu da gösteriyor ki mikrodan makro plana kadar her şey
Rabbin hükmündedir ve dileğinin gerçekleşmesi noktasında
vazifelidir.Siz buna ister Cengiz’in ordusu; isterseniz
Hitler’in ordusu; isterseniz Selahaddin’in ordusu;
isterseniz Haçlı ordusu;isterseniz Süleyman’ın ordusu deyin;
isterseniz karıncalar ordusu;isterseniz çekirgeler
ordusu;isterseniz sahabeler ordusu; isterseniz melekler ve
şehitler ordusu;isterseniz ifritler ordusu; isterseniz
Zülkarneynin ordusu; isterseniz yıldızlar ve galaksiler
ordusu deyin, âyetteki geneli ifade eden anlam kapsamını
daraltamaz ve sınırlayamazsınız.
Çünki sonsuz ve sınırsız varlık hiçbir şekilde
sınırlanamaz.Dolayısıyla sonuç değişmeyecektir.Belki de evrenin
değişik boyutlarında daha nice gizli vazifeli ordular var kim
bilir!
Sonuç olarak, ordu ifadesiyle yerini bulan Kudret sıfatı
tezahürlerinin her biri gerçekte tek bir gücün açığa çıkışıdır.GÖKLERDE
VE YERDEKİ BÜTÜN ORDULAR ALLAH’IN HÜKMÜNÜ YERİNE GETİRMEK İÇİN
VAZİFELENDİRİLMİŞTİR.
ahad103@hotmail.com
15.08.2006
http://sufizmveinsan.com
|