ildiğimiz, basit, klişeleşmiş ayak oyunları, komplolar, çeşitli entrikalarla iyiden iyiye belirginleşen  taraf olma halleri, yıllardır Fenerbahçe’yi canından  bezdirmişti. Görüyoruz ki, aynı oyun yine sahneye konmak üzere. Bu kez de  başrolde Teknik Direktör var. Futbol piyasasında adı sanı pek duyulmamış bu kişi, dünya çapında bir yıldızı, alelade bir futbolcu hüviyetine sokup “hazır değil” diyerek oynatmıyor. Kendi isminin üzerinde anılmasını istemiyor anlaşılan.

İşin garibi, 1.5 yıldır görmediği talebesine iki günde dört idman yaptırarak en önemli bir maçta görev verebilme cesareti var. Anlaşılacak gibi değil!...

Aslında, Ortega’nın Fenerbahçe’ye geldiği günden beri başına bir çorap örüleceği ve kıskançlık duygularının yoğunlaşacağı belliydi. Fenerbahçe’ye on yıl hizmet edecek bir yıldızı, Sergen’i de bu şekilde kaybetmediler mi?

Ben Alman çalıştırıcının aldığı ve bazı spor yazarlarının beğenip “sağ kanat açığını kapattı” dediği  Yugo’da inanın bir parıltı göremedim. Aksine, bir Ceyhun, Yusuf, hatta Abdullah kadar top tekniği bile olmayan biri... Bakalım, zaman ne gösterecek hep birlikte  göreceğiz. Umarım, ikinci bir Simao olayına tanık olmayız.

Fener takımında  Fatih kademede iyi, ama Galatasaray’daki gibi hücuma çıkmıyor. Kondisyon eksiliği var, bu açık. Solda o bildiğimiz Abdullah yok. Rakip forvet işi bitirmek üzere iken, geriye döndüğünü fark ediyorsunuz. Ogün’ün libero oynaması şart, Mirko da Mustafa’dan iyi.
Rapayiç tam bir profesyonel. Milli takımda oynadığı gibi olmadığı kesin. Paramı alır üzerine yatarım misali, göz boyamaktan başka yaptığı hiçbir şey yok. Zira, başka bir klüp Fener kadar hovarda değildir.

Kalede Rüştü “ya  o da olmasaydı” sözünü her  zaman dile getiriyor. Ona tavsiyem şu; Beşiktaş’ın Cordoba’sını seyretmesin.  Yoksa, topla çok oynamaya başlayacak, bu hareketi de  pahalıya patlayacak. Çünkü onun gibi ayaklarına hakim değil.

Revivo, Ortega’ ya sahip çıktı; belki iyi niyetle bunu yaptı, ama aynı şeyi kendine pek uygulayamadı. Onun deplasman fobisi olduğunu söyleyenler yanılıyor. Revivo’nun kapasitesi bu kadar. Bunu tespit edememek için insan basiretsiz olmalı. Bir  maçta on sekizin üzerinde frikik olmuyorsa, Revivo’nun taklalarını pek göremiyorsunuz.

Serhat takıma faydalı, ayrıca Milli formayı da giyebilecek düzeyde...

Ortega’ya gelince...
Ondaki futbol oyunu ve bilgisinin yanı sıra, farklı meziyetleri de fark edebildiniz mi acaba bilemiyorum.
Ben tespitlerimi sıralayayım :
Kızmıyor, küsmüyor, dünyaca tanınan bir yıldız olduğunu kimseye hatırlatmıyor; Maradona’nın halifesi olduğunu söyleyenlere “Onu ayrı tutun, benimle mukayese etmeyin” diyor. Dışarı alındığında formasını yere atmıyor, yere tükürmüyor; kendine faul yapanların elini sıkıyor ve bir kez olsun onlara edepsiz bir hareket yapmıyor. Bunlar doğru değil mi? Bizim süperlerle hele bir kıyaslayın bakalım!...

Futbolcu değil, sanki Mevlevi Dervişi mübarek!...
Tribünlere keyif veren, ayağa kaldıran bu insana hiç bu gözle baktınız mı?
Şayet bunu düşünmediyseniz, çok ayıp doğrusu!...

İstanbul - 18.08.2002
http://sufizmveinsan.com


Üst Ana sayfa e-mail