Kayıt için burayı tıklayın

ünya devlerinden biri olan Rusya’nın devlet başkanı Yeltsin’in protokol sırasında yaptığı birbirinden ilginç esprileri sanırım BBC’den izleme fırsatını buldunuz. Global Dünya bu şakalara kahkalarla gülerken, bizler, gülmek ve burukluk arası bir şaşkınla bakakaldık..

Evet, insanı şekilden uzaklaştıran, protokoldeki ciddi, katı tutumu ve farklı davranışları yıkan bu gösterileri izlerken, ne yalan söyleyeyim bayağı hoşlanmıştım.

Ya Bill Clinton’a ne demeli?..
Hayat geçici, başkanlık onun için izafi bir kavram olmaktan öteye gidemiyordu.
O halkın içinden geldiğini kanıtladı.
Son klibi ile güler yüzlü şakacı ve alçak gönüllü olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Bill’in Türkiye’yi ziyareti sırasında çadırlara uğraması ve bir çocuğu kucağına alması, sempatik hareketlerle yaklaşım sağlaması onun davranışlarının asla yapmacık olmadığını göstermiştir.
Bu iki ünlü devlet başkanı, tek düze giden hayatin monotonluğundan sıyrılmak istemiş, genlerinde her an mevcut olan, yani örtülmüş duygularını duyular önüne sermekten çekinmemişlerdir.

Beyaz Sarayda “son günlerini yaşayan” Clinton, bu tür karakter yapıları içinde kah zirveye çıkmış, kah değişik bir anlayışla yaşamasını bilmiş bundan büyük bir keyif de almıştır...

Ne var ki şartlanmaları, değer yargıları veya hünerleri, onun nefesleri kesen konuşmalarına, kararlı güçlü azimli birinden beklenen kararlarına engel olamamıştır.

O sanki, duyu organlarına hizmet etmeyen ve beden hapsi içinde yaşamayan bir velideki gibi toplum düzeyine ters düşen beklenmeyen sıradışı hareketleri ortaya koyabilmiştir.
Yeniden yapılanma bilincinde tüm etmenleri dikkate alırken Yeltsin ve Clinton’un verdiği dersleri unutmayalım.

Ayrıca bu tip olayları büyük bir özveri ile karşılayan Amerikan toplumundan ders almamız gerekiyor.

İstanbul - 4.5.2000
http://afyuksel.com


Üst Ana sayfa e-mail