ep
telefonları zararlı mı?
Taşınabilir telsiz
telefonların her türlüsü, uzaktan gelen manyetik dalgalar
aracılığıyla işlev gördüğü için, çevresinde bulunan
insanlar kadar diğer elektronik cihazları da etkiliyor. Ama
nasıl ve ne kadar?
Alman Der Spiegel
Dergisi'nin araştırma yazısına kulak verecek olursak,
olumsuz etkileri yüksek
olsun ya da olmasın, manyetik dalgaların alanında gereğinden
fazla durmamakta yarar var!
Nitekim telefonlardan yayılan elektromanyetik dalgaların,
insan sağlığını ne derecede tehlikeye attığı ile ilgili
sayısız varsayım dolaşıyor ortalıkta. İngiliz araştırmacılar,
cep telefonlarından yayılan dalgaların, insanlar üzerinde
zararlı etkiler yarattığını ileri sürüyor. İsveçli tıp
uzmanları beyinde bazı farklı proteinlere rastlarken, Alman
onkologlar, beyindeki hücrelerde ısı yükselmesi
kaydettiklerini belirtiyorlar.
Tüm bu varsayımları daha kesin sonuçlara götürmek amacı
ile, Fransa, İngiltere, Almanya, ABD ve dokuz farklı ülke
birleşerek, bugüne kadar gerçekleştirilmiş en kapsamlı araştırmayı
başlatma aşamasına gelmişler.
Beyninde tümöre
rastlanan insanlara ''cep telefonu kullanıyor musunuz'' sorusu
yöneltildiğinde yanıt “evet” ise, ''hangi sıklıkta''
kullandığı araştırılmaya başlanıyor. Almanya ve diğer
ülkelerin iştirak ettiği araştırma, WHO sağlık örgütünün
denetimi altında yürütülürken, yalnızca cep telefonlarını
değil, taşınabilir ve uzaktan kumanda edilebilir her türlü
telefon aracını da kapsamına alıyor. Çünkü, kablosu olmayıp
uzaktan idare edilebilen her türlü araç ve cihaz, kendi üzerine
çektiği manyetik dalgalar üzerinden bilgi alıyor. Dolayısıyla,
etrafında biriken elektrik alanı, belli bir mesafede bulunan
her şeyi etkisi altına alabiliyor.
Kimi cihazların komut
hafızasına etki ederek, yanlış ya da istenmeyen işlemlerin
gerçekleşmesine yol açması bir yana, insanın idare merkezi
olan beyinde aynı etkileri gösterip göstermediği henüz
kesinlik kazanamıyor. Çünkü, algılar yoluyla sinir
sistemine ulaşan ve oradan da beyne iletilen uyarılar, belli
salgıların serbest bırakılmasına neden olurken, bu sinir hücrelerinin
ya da salgıların, alanına girdikleri manyetik dalgalardan ne
şekilde etki aldığı da tam olarak saptanamıyor.
Bristol Üniversitesi'nde
yapılan bir deneyde, bilgisayar ekranına yazılan çeşitli
sorular, beynin işlevini denetleyecek onbeş farklı işlemi içermekteydi. Denekler, kulaklarına bağlanan cep
telefonlarının açık ya da kapalı tutulmasına bağlı
olarak, önlerindeki işlemleri farklı sürelerde çözmüş,
hatta telefonun açık bulunduğu sırada daha hızlı tepkiler
vermişlerdi. Almanya'da yine aynı deney yapıldığında ise,
aradaki zaman farkını olumlu ya da olumsuz olarak değerlendirecek
kadar büyük bir etkileşimle karşılaşılmamış.
Henüz kesin sonuçlara
varılamasa da, WHO örgütü, bu konuda temkinli davranmaya
davet ediyor insanları. ''Hâlihazırda 400 milyon insan tarafından
kullanılan telefon aygıtlarından, telsiz olarak idare
edilebilenlerini tercih eden insan sayısı oldukça yüksek''
diyen WHO örgütü görevlisi Elizabeth Cardis, şöyle devam
ediyor: ''Bu araçların beyinde herhangi bir hasar yaptığı
yolundaki en küçük bulgu dahi, yeryüzünde yaşayan
milyonlarca insanın hayati tehlike altında bulunduğu anlamına
gelecektir''.
Avrupa Birliği ve iletişim
endüstrisi tarafından sekiz milyon marklık bir bütçe ile
desteklenen araştırma, on beş yıldan bu yana kullanılan
telsiz ve benzeri telefon cihazları hakkında öne sürülen tüm
tehlikeleri yeniden gözden geçiriyor. Bugüne dek baş ağrısı,
kulak kanseri, hafıza kaybı, bağışıklık sisteminin zayıflaması,
karmaşık rüyaların görülmesi, beyinde tümörlerin oluşması
gibi hasarlara yol açtığı varsayılan elektromanyetik
dalgaların, bu etkileri hangi boyutlarda gösterdiği de tartışılan
konular arasında. Yüksek dalgaların, beyin işlevlerini uyardığına
dair bazı verileri gündeme getiren Bristol Üniversitesi Fizik
Profesörü Alan Preece , bu tepkinin, beynin kendini korumasıyla
ortaya çıkabileceğine değiniyor. Preece'in deneyleri,
beyindeki Gyrus Angularis bölgesine kan taşıyan damarların,
telsiz cihazları üzerinden gelen manyetik dalgalardan dolayı
genişlediğini ortaya koyuyor. Dolayısıyla, daha fazla kan
ile beslenen beyin, suni biçimde uyarılırken bir yandan da
bazı dengeleri koruyabilmek için iç basıncı artırıyor.
Beyinle ilgili varsayımlardan bir diğeri ise, beyindeki sinir
sistemi ağına yabancı ve zararlı maddelerin girmesini önleyen
mekanizmanın zarar görmesi. İsveçli uzmanların yaptığı
incelemeler ışığında, taşınabilir telefon cihazlarından
yayılan dalgalar, beyindeki bu mekanizmada delikler oluşmasına
yol açıyor. Fakat, Almanya'nın Max Planck Enstitüsü'nde bazı
araştırmalar yürüten biyologlar, bu varsayımları
desteklemeyerek, manyetik dalgaların, beyindeki hücrelerin su
moleküllerini harekete geçirdiğini ve ısınmasına sebebiyet
verdiğini ileri sürüyorlar.
İleri sürülen tezler
kesin sonuçlara bağlanana dek taşınabilir telefonları gereğinden
fazla kullanmamak gerektiği fikrinde birleşiyor uzmanlar. Çünkü,
manyetik dalgaların, çevrelerini olumsuz etkiledikleri kesin;
yol açtıkları hasarın boyutları ne olursa olsun, uzun süreli
temas halinde, bu etkileri göstermeye başlayacaktır.
Münih Teknik Üniversitesi
Onkoloji Araştırma Uzmanı Ottokar Petrowicz , gündemdeki
sorunu, tıbbi boyutlarından ziyade, sosyal bir fenomen bağlamında
ele alıyor. Telefon ile temas halinde olan beyin bölgesi,
oradaki hücrelerin ısınmasına yol açtığı kadar, alanına
giren her türlü elektronik cihazı etkiliyor.
Yalnızca insan sağlığı
penceresinden bakmakla kalmayıp, daha genel bir bakış ile, çevremizdeki
her türlü araç ya da oluşum üzerinde yaptığı etkileri
incelemek gerektiğini düşünenlerden biri de Braunschweig
Teknik Üniversitesi'nde Fizik uzmanı Achim Enders...
Spiegel Dergisine bir söyleşi
yapan fizikçi, açık tutulan cep telefonlarının elektronik
cihazları ne şekilde etkilediği konusunda bazı bilgiler
veriyor:
- Bir uçağın bagaj bölmesinde
açık unutulan cep telefonu, pilot kabininde yangın alarmı
verilmesine yol açmış; acil inişe geçen uçağın alt bölmesinde
yangın olmadığı, yalnızca cep telefonunun gönderdiği
dalgalardan kaynaklanan bir yanlış etkileşim meydana geldiği,
ancak saatler sonra tespit edilebilmiş.
- Evde açık tutulan bir
cep telefonu, çalışır durumdaki çamaşır makinesini, su boşaltım
programını atlayarak sıkma işlemine geçirmiş. Yirmi kg.
suyu boşaltmadan çamaşırı sıkmaya başlayan makinenin yürümeye
başladığı görülmüş.
- Amerika'da, tekerlekli
sandalyede oturan bir hastanın, kendi müdahalesi dışında yürümeye
başlayan sandalyesini, elindeki cep telefonunun harekete geçirdiği
tespit edilmiş.
- Hastanelerin yoğun bakım
bölümlerinde bulunan sayısız elektronik cihaz, odaya giren
bir cep telefonunun manyetik dalgalarından etkilenerek yanlış
veriler verebiliyor; hatta, kalp atışlarını denetleyen
cihazların göstergesini şaşırtmakla kalmayıp, kalp
pillerini sekteye uğratabiliyor.
-Arabalardaki airbag ya
da ABS sistemini şaşırtan manyetik dalgalar, emniyet yastığının
patlamasına, pencerelerin kendiliğinden açılıp kapanmasına
ya da arabanın tamamıyla denetim dışına çıkmasına neden
olabiliyor.
Cep telefonu ile herhangi
bir elektronik cihaz arasında en az yirmi santim mesafe bırakılması
gerektiğine değinen Enders, telefonla konuşan insanların
bunu yapmalarının imkânsız olduğunu söylüyor
Nitekim, insanın kendini
koruma mekanizması, beyinde bazı salgıların daha fazla salgılanmasını,
ısı yükselmesini gerekli görüyor. Doğadaki dengelerden
yola çıkarak bakıldığında, birçok şeyin en sağlıklı
konumuna, dengede iken ulaştığına tanık oluyoruz'' diyen
uzmanlar, ''doğal denge'' ile gerekliliklerden ya da
zorunluluklardan doğan ''suni denge'' arasındaki farklılığa
dikkât çekiyorlar.
Özümüzde mevcut olan
dengelere yeniden ulaşmak çabasındaki bedensel işlevler, dışarıdan
alınan yatıştırıcı, uyarıcı maddeler yardımıyla suni
bir denge kuruyor. Beyin, kendi iç dengesini fazladan bir çaba
ve bir salgı ile yeniden oluşturmaya çalıştığında, belli
bir süre için dışarıdan gelecek herhangi bir destek olmaksızın
başarılı olsa dahi, o sürenin sonunda yıpranmaya, rahatsızlanmaya
başlıyor.
Uzmanlar dengenin doğal
konumuna gelebilmesi için bazı öneriler getiriyor, doğanın
yeşillikleri içinde yürümek,
gökyüzünün mavisine bakmak, gözleri kapatıp suni olan her
şeyden uzaklaşmaya çalışmak gibi...
Ve
tabii her konuda olduğu gibi telefon kullanımında da bilinçli,
dengeli ve tedbirli olma şartını unutmamak gerekiyor.
İstanbul
- 20.4.2000
http://afyuksel.com
|