erhangi
bir konuda çığır açmak bana asla nasip olmamıştır.
Belki de, bu nedenle kendimi hep eleştirmişimdir...
Ama, özeleştiri bence iyi bir
eylemdir. İnsan eksikliklerini görebilir.
Diğer taraftan, biriken
enerjinin boşaltılmasına
da yardımcı olur...
Bu sayede, kişi rahatlayarak
stressiz bir ortama kavuşabilir...
Düşünüyorum!..
Otuz yıla yakın bir zaman,
Allah yolunda, iyi-kötü bir mücadeleniz olmuş...
Bu yolda, sizi daima tenkit eden karşıtlarınız eksik olmamış;
kâh sevilmişsiniz içten, özden; kâh,
varoşların bağrından kopan temiz vahdete aday, saf çocuklarının
nefret sembolü haline gelmişsiniz.
Seven de sevmeyen de, size, yeri geldiğinde “baba/ağbi
“demiş.
Belirli nedenlerle dost niteliğini kazanmış,
veya eleştirilere hedef olmuş, öldürücü oklarla boğuşmuşsunuz
.
Aslı olmayan referanslara muhatap kılınmışsınız.
Öyle bir an gelmiş ki, muhalifiniz dahi kalmamış.
Hülâsa; ömür törpüsü gibi bir yaşamı sahiplenmişsiniz...
Acaba siz olsaydınız, bu şartlarda,
dış dünya ile ilişkiden kaynaklanan, bölük pörçük
yaşantıların sahibi olan bir
benlikle mi, yoksa
“Mutlak Ben” ile,
her şeyi tek bir gözle seyretmeyi mi yeğlerdiniz,
‘Siz’siz seyreden
olarak’
veya bırakıp çeker gider miydiniz?...
Önce kendinize sorun!..
Siz olsaydınız, bırakır mıydınız?...
Siz olsaydınız;
döner miydiniz davanızdan,
devam mı ederdiniz?..
Cevap verin!...
“Ne
yapmalı?” sorusuna dair cevapları olanlarla, cevaplarını meşru bir zemine inşa
etmek isteyen ve geleceğin kapalılığını, belirsizliğini
azaltıp giderecek kabiliyete sahip olanlar, evrenselliğe adım
atarak yeni bir boyuta geçebileceklerdir....
İstanbul
- 09.11.2000
http://afyuksel.com
|