por/psikoloji
ağırlıklı bir yazımın başlarında
Portekizli diktatör Salazar’ın, iktidarda kaldığı otuz küsur
yıl boyunca, 3F formülünü uygulayarak yerini koruduğuna değinmiş,
fazla detaya girmeden 3F’nin
açıklamasını yapmıştım:
Futbol, fiesta ve fado (eğlence ve şenlik) diyerek...
Bazı rivayetlerde Fadonun, eğlence ve şenlik gibi kavramlarla
değil, Portekiz'in Fatima şehrinde yıllar önce üç küçük
kıza kendisini gösteren ve onlara üç sır verdiği iddia
edilen Hz. Meryem'le ilgili olduğu belirtilmektedir.
Okuyuculardan konunun
biraz daha detaylanması gerektiğine dair aldığım yoğun
istek üzerine,
Fado ile ilgili araştırmalarımı sunuyorum;
Fatima Mucizesi ...
Fatima, bir insanın ismi değil, bir kasabanın adıdır. Dolayısıyla,
konunun ''Hazreti Fatima'' ya da ''Azize Fatima'' ya atfedilmesi
tamamen yanlıştır.
Fatima olayının gelişimi
şöyledir:
13 Mayıs 1917 tarihinde Portekiz'in Fatima kasabasında, üç köylü
çocuk Meryem Ana' yı gördüklerini iddia eder.
Bu iddialara istinaden Meryem
Ana, altı ay boyunca, her ayın on üçünde kendilerine görünmüş
ve bazı bilgiler vermiştir.
13 Ekim 1917'deki son görünüşünde, kasabaya akın eden
yetmiş bin kişinin gözünün önünde ''güneşin dans ettiği''
öne sürülür.
Ne var ki, Kilise bu iddiaları ciddiye almaz.
Fakat on üç yıl sonra, kasabanın bağlı olduğu Leiria yöresinin
Piskoposu, Meryem Ana' nın çocuklara görünme ''mucizesinin'' doğru ve inanılır nitelik taşıdığını'' ilan eder.
Papa IX. Pius da kasabayı ziyaret edenleri takdis eder.
Meryem Ana' nın çocuklara göründüğü öne sürülen yerde
bir kilise inşa edilir.
Papa VI. Paul, ''mucizenin'' gerçekleşmesinin ellinci yıldönümünde
Fatima' ya gider ve ayinleri idare eder.
Papa II. John Paul, Fatima mucizesinin, 13 Mayıs 1981'deki
suikastta (mucizeden tam 64 yıl sonra aynı gün) kendi hayatını
da kurtardığını söyler ve Mehmet Ali Ağca' nın sıktığı
kurşunu, müzeye konmak üzere Fatima' nın bağlı olduğu
Leiria Piskoposu'na verir.
Papa'nın bu davranışının altında Fatima mucizesine dayalı
olarak efsaneleşen üç sır yatmaktadır.
İnanışa göre, Meryem Ana çocuklara göründüğü zaman
onlara üç sır vermiştir.
Birinci sır, kıyamet gününde günahkârlar cehenneme
giderken, kendisine inanarak ibadet edenlerin ve tövbekârların
cennete alınacağıdır.
İkincisi, dünya barışının ancak Sovyetler Birliği'nin
çöküşü ve Rus milletinin yeniden Katolikliğe dönüşü
ile sağlanacağıdır.
Vatikan tarafından yeni açıklanan Üçüncü sırda ise
Papa'ya suikast düzenleneceğini haber vermiştir, Meryem
Ana...
Bizzat Papa II. John Paul, Meryem Ana' nın, kurşunun yolunu değiştirdiğini
söylemiştir, onu Piskopos'a verirken.
Fatima mucizesinin birbirinden farklı iki boyutu var:
Birincisi, Fatima Kasabası, umutsuz hastaların şifa aradığı
bir ziyaret alanı haline gelmiş ve pek çok kişi Meryem Ana
mucizesinin kendisini iyileştirdiğini öne sürmüştür;
dolayısıyla bu, kasaba için müthiş bir gelir kaynağı oluşmuştur.
İkinci olarak, mucize, Katolik Kilisesi'nin, Sovyetler Birliği'ne
karşı açtığı savaşın bir aracı olmuştur.
Çünkü Meryem Ana' nın sırları, doğrudan doğruya Katolik
Kilisesi'nin Sovyetler Birliği'ne karşı tutumunu dile
getirmektedir.
Tesadüf bu ya, Mehmet Ali Ağca da, tam Meryem Ana' nın göründüğü
13 Mayıs günü, ''mucize'' den 64 yıl sonra Papa'ya ateş
etmiştir.
O tarihlerde Ağca, Abdi İpekçi' yi öldürdükten sonra girdiği
hapisten kaçırılmadan önce, hiç kimsenin anlam veremediği
bir biçimde, ''Hapisten kaçacağım ve Papa'yı vuracağım''
demişti.
Bu arada ''üçüncü sırrın'' Meryem Ana' yı gördüğünü
öne süren Lucy Dos Santos tarafından 1957 yılında Vatikan'a
aktarılmış olduğunun ve Vatikan'ın bu sırrı o zamandan
beri sakladığının söylendiğini de belirtelim.
Bize göre olay, otuz küsur
yıl, çeşitli yöntemlerle halkın gözünü boyayarak ülkeyi
yöneten diktatör
Salazar’ın inisiyatifinden çıkmış, tamamen Hrıstiyanlık
propagandası haline getirilmişitr..
Dünya tarihine bir göz atın; göreceksiniz ki, her toplumda o
toplumu ayakta tutan ve yapıların çözülmesini engelleyen
bir kurum mutlak surette vardır. Hrıstiyanlık aleminde
devamlılığı sağlayan, koruyan bu kurumun adı Kilisedir.
Şahsen, yaşadığı süre içinde dahi mütevazı bir yaşamı
kabul eden Hz.Meryem’in bu mucizeleri gerçekleştirdiğine
inanamıyorum. Kilisenin önce bu mucizevi hadiseleri
reddetmesi, belirli bir süre sonra manevra yaparak
kabullenişi yukarıda anlatılan
nedenlere dayanmaktadır.
Ancak niyet, açıkça bellidir.
Propaganda /Hıristiyanlığın devamını sağlama...
Kimlerin
neyi ne tarafa çekmek istediklerini iyi düşünün!.
İstanbul
- 16.6.2000
http://sufizmveinsan.com
Kaynakça:
5.6.2000 ; Cumhuriyet Gazetesi.
“Hz..Meryem”
Yeni Dünya Dergisi
|