Hakikati
ararken bunalmak, tam “işte, şimdi buldum” dediğinde içindeki
pası görüp cilâya aldanmamayı başarmak ama gene, tekrar,
arayış rüzgârının sizi savurmasına müsaade etmek
zorunda kalmak... Aslâ bitmeyecek bir arayış, koşuşturma,
eleştirme, keşif hezeyanının yanından geçip, gene
bulamamış olduğunu fark etmiş olmanın hüzünlü tâlihini
yaşama...
Hakikat
tıpkı gökkuşağı
gibi! Tam bir karadelik
o, dayanılmaz câzibesi ile sizi çeker. Bembeyaz
o, çünkü bütün renkleri ihtiva eder ve onları karıştırırsanız
elinizde aklık ve paklık kalır. Ve ulaşılmaz
o, ne kadar yaklaşsanız o kadar uzaklaşır, hiç bir zaman
yakalayamazsınız, bir anda kayboluverir. Çünkü aslında
bir yanılsamadır gökkuşağı, güneşin nûrunun suyun
damlacıklarından süzülmesiyle oluşmuş ilâhî bir güzelliktir,
mevcuttur ama varlığı
yoktur.
Kolaycı
ve indirgeyici kafalar için ise, gökkuşağı diye bir
mes’ele yoktur. Başkalarının fikirlerini, ideolojilerini,
hazırlop sunuluvermiş “brainnet”lerini kolayca
benimserler; başka her türlü düşünceye düşman birer
fanatik, sekter, hattâ yobaz olurlar. Bunların renk ve
istikametleri çok farklı tezahür edebilir: Solcu, sağcı,
Freudcu, Darvinci, Müslüman, Hristiyan, ateist... Her kılığa
bürünebilirler ama ana yapı aynıdır: İndirgeyicilik,
hizipçilik ve kendinden olmayandan nefret etmeyi bir kaba
koyup iyice çalkalayın, üzerine de biraz sevgisizlik
ekleyin, işte mâmûlünüz hazır! Bilimle uğraşanları
kendi ekollerinin hâricindekilere düşmanlık ederler,
politikada yer alanları farklı düşünenleri ellerinden
gelince öldürürler, aslâ demokrat olamazlar. İşin vahim
yönü, pek çok alanda en faâl ve örgütlü olanlar da
brainnetçilerdir. Kendilerini aşmak çabaları olmadığı için,
enerjilerini kendi dünya görüşlerini diğerlerini yok
ederek yaymak amacıyla harcarlar.
Gökkuşağını
yakalamak için çabalayanlara gelince... İnsanoğluna yeni
ve güzel şeyleri hediye edenler hep onlardır. Genellikle de
kalabalığın içinde yalnızdırlar. Bir sosyolojik teoriye
göre, onlara” kognitif azınlık” denir, “moral çoğunluğun”
dâima birkaç adım ve 40-50 sene önünde yürürler. 40-50
sene sonraki moral çoğunluk da, onların yarattıklarını
bir güzel kullanırken, yeni kognitif azınlık mensuplarına
sırt çevirmeye devam eder.
Ve
bu devran böyle döner... Gökkuşağı, neredesin?