Haç Takma Modası

Son senelerde iyice ivme kazanan bir moda var: Haç takmak. Özellikle “sosyeteden” olan kişiler arasında bu zâten epeydir “in” idi, artık orta sınıfa da sirâyet etti. Kilisede dua edenler de var. İlginç olan husus, tatbikatçıların Müslüman olması!

Jung’dan beri ideologya dünyamıza yerleşip, evrimsel psikiyatriye de ufuk açan arketipler açısından bakalım mes’eleye. Arketipler filogenetik psişeye (ortaklaşa bilinçdışına) evrimsel adaptasyonlar sonucunda yerleşmiş olan fıtrî davranış kalıplarıdır (her türlü düşünce, duygu ve eyleme davranış dediğimizi hatırlatayım). Düşünen yaşlı adam, ana gibi daha rafine arketiplerin yanısıra güneş, ay, yıldız gibi nesneler de aynı vasıftadır. Arketipal simgelere mâruziyet, onların dekode ettiği davranış kalıplarının harekete geçmesiyle sonuçlanır.

Bütün dinler kendi timsâlleri olarak arketipal nesneleri seçmişlerdir: İslâm’ınki hilâldir, Musevîliğinki yıldızdır, Hristiyanlığınki ise haç. Kurman Kitâbeleri’nin keşfinden beri, belli entellektüel ve dinî çevrelerde deforme veya reforme edilmiş bir Musevî kültü olarak görülmeye başlanmış olan Hristiyanlığın semâvî değil, dünyevî bir nesneyi kendisine timsâl olarak seçmesi Hz. İsa’nın çarmıha gerilmesi efsânesine dayanır. Çarmıh da haç şeklindedir.

Homo sapiens sapiens’in en çok etkilendiği şeylerin başında ekstremitelerini iki yana açmış vaziyetteki canlı nesneler gelir çünkü bu sevgiyle kollarını açmış anne de olabilir, kanatlarını gerip plonjona geçmiş dev bir kartal da, avlanmaya çıkmış vahşi bir hayvan da. Nitekim, melekler de, şeytan da, Hristiyanî antropomorfizmdeki gökteki sakallı Tanrı da haç çağrışımıyla tasvir edilmiştir. Yâni, haç önemli ve etkili bir arketiptir.

Peki, zâten din bilgisi nâkıs olan, olsa da o bilginin çağın icaplarıyla ne kadar örtüştüğü çok su götürür durumdaki, kimlik ve kendilik krizi yaşayan Müslüman Türk zevât haç takarsa ve kiliseye giderse ne olur? Filogenetik psişedeki simge sürekli uyarılır, şuurlu ve şuurdışındaki âidiyet ve mensubiyet duygusu erozyona uğrar ve önce kendi kültüründen ve dininden soğuma, akabinde din değiştirme gündeme gelir.

Olmuyor mu? Oluyor ve artarak da olacak. İslâm’ı kendi tefsirlerine hapsederek enjekte etmeye çalışan muktedirlerin bu dayatmalarıyla, korkarım daha da artacak. Korkarım çünkü dinî mensubiyet Türk ulusunu ulus yapan faktörler arasında, en önemlisi olmasa da, önemli olanlarından birisidir. Zâten her açıdan erozyona uğratılan millî kimliğimize bir darbe de buradan inmektedir. İhvan-üs Safâ’yı kurabilmiş bir kültürün havâsstan mensupları için bu bir sorun değildir ama, avam için ciddi bir tehlikedir.

 

Prof.Dr. M. Kerem Doksat
doksat@superonline.com
İstanbul - 21.08.2003
http://gulizk.com


Üst Ana sayfa e-mail