eçtiğimiz
hafta içinde, günde altı
yüz - yedi yüz bin kişinin satın aldığı bir gazetenin aynı
zamanda ünlü bir sanatçı olan köşe yazarının yazdığı
yazının başlığı "İnanç ve bilim" ismini taşımaktaydı.
Biraz kısaltarak aynen sunuyorum :
NASA
gezegenler arası navigasyon bilgini Şeyh (Cheick Diarra)
uluslararası üne sahip
(İlgilenenler için bir kitabının adını vereyim: İnterplanetory
Navigator-Albin Micheal Yayınevi).
Ağız dolusu gülen,
yaşamın her saniyesinden büyük
zevk alan dev gibi siyah bir adam...
Dost canlısı.
Akşam yemeği için Flying Fish adlı lokantada buluşuyoruz.
Şeyh, bir yandan anlatıyor, bir yandan da üç dört kişiyi
doyuracak yemeği tüketiyor.
Hem dinsel hem de bilimsel kimliği olduğu için Darwin'in
Evrim Teorisi'ni soruyorum Şeyh'e.
Çünkü Allah'a inanıyor. O zaman evrim teorisini reddetmesi
gerekmez mi?
"Hayır" diyor. "Bunda bir çelişki yok. Big
Bang (Büyük Patlama) teorisi de doğru. Ama hepsinin başlangıcında
aynı soru var.
Bunu kim yarattı?
Daha öncesi neydi?
Dünyanın başlangıçta bir çorbaya benzediği biliniyor, bu
çorbada yaşam başladı.
Deneyler yapılıyor. Bir kap suya amino asit, protein gibi
maddeleri koyup kaynatıyorsunuz ve orada hayat başlıyor. Canlı
ortaya çıkıyor.
İyi ama çorbayı yapan kim?
Darwin, canlıların evrimini açıklamaya çalışmış. Bu
metabolizmayı ilgilendiriyor.
Ama
yaradılış bambaşka bir konu.
Mars,
Venüs, Güneş projelerini yönetmiş olan Şeyh anlatmaya
devam ediyor:
"NASA'da cevaplamaya çalıştığımız en önemli soru,
evrende yalnız olup olmadığımız.
Bir yerlerde yaşam olabilir. Bu yüzden galaksilerin ve
sistemlerin, yaşama uygun olup olmadıklarını araştırıyoruz.
Bunun için yeni araçlar geliştiriyoruz.
Eğer bir gezegende yaşam varsa, çevresinde mutlaka canlı
metabolizmalardan yayılan bir gaz tabakası bulunması
gerekiyor."
"Bazen
televizyonda politikacıları görüyorum. Kendilerinden emin
bir şekilde gülüyorlar. Yani kendilerini çok önemli
buluyorlar. Oysa, bırakın politikacıyı, dünya yok olsa
evrende hiçbir şey değişmez. Evinizdeki sineğin yok oluşu
kadar bile etkilemez. Güneş sistemi gibi yüz milyar sistem
var. Bunun toplamının oluşturduğu galaksilerden de yüz
milyar var. Dolayısıyla güneş sistemini yüz milyar kere yüz
milyar boyutunda değerlendirmemiz gerekir.
Dünya, ölçülebilir, hesaba gelebilir bir büyüklük değildir.
Evrenin yaşının yirmi milyar yıl olduğunu hesaplıyoruz.
Sonra bir bakıyoruz ki, bir yıldız evrenden daha yaşlı çıkıyor.
Kafalar karışıyor. Ne kadar az şey bildiğimizi bir kere
daha anlıyoruz.
Dünya
üç buçuk milyar yaşında. Eğer dünyanın ömrünü on
kilometrelik bir yola benzetirsek, insanlığın varoluşu bunun
bir santimi bile değil. Dünyada birçok tür yokoldu. Bizim türümüz
de yok olacak."
"Bugün yerimiz
bitti. Ama Şeyh'in anlattıkları bitmedi.
Yarın da devam edeceğiz.” diyen
Sayın Zülfü Livaneli, herkesin bildiği gibi belirgin bir kültür
seviyesine sahip. Zaten bulunduğu şartlar da bunu gösteriyor.
Dostluk ve iyi niyet mesajları ile halka yön verebilen,
sempati toplamayı becerebilen, nadir insanlardan biridir. Olaylara kapalı bir insan olmadığını muhtelif yazılarından algılıyoruz.
Kişiliğine ve yazdıklarının tam tersine bir iddiada bulunmak istemem...
Sadece bu yazısı, bana onun mistik konularda biraz politik davrandığını gösterdi. Zira o daha önce yurt içinde bir Nasa(!) anlayışı ile tanışmıştı. Akıl, zekâ ve beceri hünerini doyasıya
yaşayan kişilik sahibi biri olarak bu faktörü
neden görmezlikten geldi anlayabilmiş değilim.
İstanbul
- 18.5.2000
http://afyuksel.com
|