ir
köy lafıdır tutturduk gidiyoruz
Köye Dönmek’ten bahsediyorum.
Nufusu ikibinden az
yerleşim birimine, aynı zamanda bağ, bahçe ve tarlalalara
cami, okul otlak, yayla gibi ortak mallara sahip alanlara
dönmek değil anlatılmak istenen.
Köy ve köylü sözcüğü günlük yaşamın vazgeçilmez bir parçasıdır
diyebiliriz.
Şiirlere aynı zamanda şarkılara ve çeşitli düşünsel konulara
katık olmuştur.
Aslında köy kavramının bazen mecazen kullanıldığını
söyliyebiliriz.?
Ayrıca bir Galaksinin Samanyolunda Hz. Resulûllahın deyimiyle “Çöle
atılan bir yüzük halkası kadar” yer tuttuğu bir boyutta
bir köyü bırakın şehrin mekânsal olarak ne değeri olabilir?
Bence bu davranış
yorgunluğun bir ifadesi değil, raslantı ise hiç değil...
Nasıl bir duygu acaba köye dönmek.?
Kolay değil.
İnsan kendinden eminse mesele yok,
Bazende kendinden emin olmak yetmiyor.
Böyle durumlarda sıkılıyor, üzülüyoruz.
Ve hayallere dalıyoruz.
Yaşam öylesine
kanıksanmış ki, sanki köye dönüşle her şey hallolacak,
insan kendini boşluğa salacak, yüzler ve yürekler ilk kez
ışıyacak, onca heyecandan sonra ruhunu yeniden kaplayan başarı
duygusuna kendini bırakacak.
Tabiki her fiil bir düşüncenin nahsulüdür..Ama sonu
hüsranla bitecek hayaller kurulmasın, yanlış umutlar doğmasın
diye bunu yazmak zorundayım.
Belki köye dönme ile
çokluktan. dedikodudan uzaklaşma veya bir dönüşümü murat etme
istenilmiştir.
Halkın içinde hakkani vasıflarla yaşayanın köye/geriye
dönme arzusu ancak bu şekilde izah edilebilir.
Yani Onun hiç ama hiç hiçbir şey hissetmeyeceği,ama sanki
hissediyormuş sanki heyecanlanıyormuş gibi yapmak zorunda
kalacağı bir olgu gibi.
Bu bilgilere sahip olabilenin ister istemez aklına şöyle bir
soru geliyor.
“Ben yokum ki diyen nasıl köye dönebilir ?”
Bir anlamda da köye dönmek bireyin yorgun ve bezgin gösteriyi
bitirmek veya bir sonraki gösteriye ‘kendini hazır
tutma’ istemesinden kaynaklanır.
Her ölüm yeni bir
doğum yeni bir yaşamın başlangıcıdır.
Ne varki bireylerin köye dönme eylemi içinde, eskiye sünger
çekerek yeni bir hayata başlamak gibi bir arzu da yatabilir.
Yani köye dönme basit bir anlam ifade etse bile düşünen beyinler
için belki çok şeylere gebe olabilecek bir tutum sayılmalıdır.
Fırtına öncesi sessizlik gibi..
'İnsan kendi köyünde peygamber olmaz,' denir.
Bu nedenle birçok nebi ve resûl gibi bazı yüksek düzeydeki
velileler ve toplumu yönlendirebilecek vasıftaki kişiler
bulundukları ortamdan ayrı düşmek zorunda bırakılmışlardır.
Nitekim, Hz. Muhammet de dahil olmak üzere,
peygamberlerin çoğunun kendilerini ilk kez peygamber olarak ilân
ettikleri yerde kalabilme imkanı olmamıştır.
İngilizler, "Kimse
uşağı için büyük adam değildir," diyerek, toplumsal
değerlere ve şartlanmalara yaklaşım içinde olurlar.
Bizim köylülerin deyişi daha bir değişiktir.
"Buzağı, kendi evinde öküz olmaz."
Utanma duygusu
sadece insana özgüdür.Onur gibi, vicdan gibi..Bir yerde bu
duygular insanı köye dönüşe zorlayabilir.
Şöyleki,
Ünlü futbolcu
Kubilay Türkyılmazda futbol hayatının son
döneminde Yozgat spora transfer olmak bir anlamda köyüne dönmek
istemiş.
Esad'ı ise vasiyeti gereği doğum yeri olan Kırdaha'ya
gömdüler...
İnsanlar, ölümleri
yaklaştıkça çocukluk anılarına dalarlar, eski günlere giderler.
Çoğu da öldükten sonra köylerine gömülmek ister.
Onun içindir ki köylerin belirli yerlerinde mezarları olur.
Hatta bazen köyü hiç görmemiş çocukları da götürüp babasının
köyüne gömdükleri olur.
Evet konuyu belirli
bir seviyede tutmak gerekiyor.
Farklı düşünenler olabilir ama köye dönüşü böyle algılıyorum.
Bu yazıyı bana insani niteliklerini kaybetmek ve kimlik
zaafına uğramak istemeyenlerin “Köye dönmek ne demektir
?” şeklindeki sorunları üzerine yazdım.
Ne bir heyecan, ne
karar verme ne de sosyal ilişkileri sağlıklı bir şekilde
değerlendiremeyenlerin çözebileceği düşünebileceği türden değil
bu anlattıklarım.
Çekip gitmeyi başka
bir insan olmayı başaramadığımız veya bazı şeyleri
değiştiremediğimiz hatta buna teşebbüs dahi edemediğimiz içinmi
yapıyoruz bunu?
Acaba ’ Köye dönmek ’ kafamızda sanal bir
bırakıp gitme durumu yarattığından ötürü mü bizlere bu kadar
enteresan ve cazip geliyor.
Bunu zaman gösterecek
Hoşçakalın.
İstanbul
- 14.05.2003
http://gulizk.com
Bu yazı
29-06-2000 tarihinde
www.sufizmveinsan.com sitesinde yayınlanmıştır
|