Kayıt için burayı tıklayın

atıda insanların nasıl sayıldığı hususunda bir fikrim yok, bilmiyorum. Ama, kesinlikle eve kapatılarak değil.
Bu tarz uygulama,Türk medyasında okuduğum kadarıyla sadece bizde, İngiltere’de ve başka bazı ülkelerde uygulanıyor.

Sayım yapılmadan önce malûm basın yine yaygarayı kopardı.
“Yine mi saatlerce evde hapis kalacağız. Yeter artık!..” diyerek.
Anlaşılan o ki, insanlar bu durumu, önlerine dikilmiş bir tür iç sıkıcı engel olarak kabul ediyor...

Hemen herkesi ve her şeyi eleştiren medyada bazı değişik görüşlü entelektüel kesim ise, rahat bir gün geçirmenin, bunun keyfine varmanın, sayımın böyle yapılmasının isabetli ve doğal olduğunu belirten görüşlerini çekinmeden yazabildiler.

Bizim insanımızda adeta evde oturamama hastalığı var. Oysa, beş senede bir, evinde sadece akşama kadar oturmanın tadını çıkartmak fena mı olur sanki?..
Bol bol dinlenmek, rutin işlerden, trafiğin karmaşasından kurtulmak, sere serpe uzanıp bir “oh !” demek, akla borsa, para, seks vs.. getirmemek, gündelik haberlere pek aldırış etmemek, kısacası gün boyunca istirahat etmek kötü mü  yani?..

Ancak, nedense bazı şeylerin farkında değiliz. Belki de bizi evde oturamamaya  iten bir sebep vardır:

Alışkanlık!...

Bu duygunun ağırlığı ile yapacakların hiçbir işe yaramıyor.
Koca bir günü, ertesi güne sağlıklı hazırlanmak, işlerine çekidüzen vermek üzere kullanmak yerine, kendini anlamsız bir ortama bırakıyorsun. Mutlaka dışarı ile ilgili bir isteğin oluyor ve bu da seni yapacağın işlerden, düşüncelerden ayırıyor. ”Arkadaşım burada olsaydı!..”  ya da “bu işi mutlaka bugün yapmalıydım.”  gibi  istekler galip geliyor.

Bir başka etmen daha var evde oturmaman için:
Evinin altından geçen menfi akım kanalları...
Bu tür manyetik alanlar beyinde oldukça olumsuz bir hava yaratabilir. O yüzden o mekânda rahat rahat oturmanız mümkün değildir.
Şayet oturduğunuz yer, müsbet akım kanallarının üstüne inşa edilmişse, belki farkında olmadan işinizi bitirip hemen eve dönmek sıcak yuvanıza kavuşmak istersiniz. Tabii bu arada başka nedenleri de göz ardı etmek istemiyorum.

Anlatılanlar bir yana, geçtiğimiz pazar günü “sayım”la birlikte insanlar tek tek işaretlendi.
Sayım sırasında bizi en çok şaşırtan şey, bilinen normal soruların yanı sıra, daha öncekilerden biraz farklı sorulara muhatap oluşumuzdu. Hemen herkes, bu soruları yadırgadı diyebilirim.

Örneğin, “beş yıl önce nerede sayıldınız?” ya da “salonla birlikte, evin kaç odası var?” (belki sosyal amaçlı bir soru olarak düşünülebilir) gibi sorular,  insan sayım amacına pek uygun değildi.
Böylesine ciddi bir uygulamada daha farklı soruların hazırlanmasını bekliyordum doğrusu...

Bu karmaşayı önemsemiyorum. Beni ilgilendiren, sevinebileceğim husus, sayımda görev alan 960 bin memurun o gün çıkardığı nafakasıdır. Araç ve gereçler için ödenecek yaklaşık 15 trilyonluk miktarın yanı sıra, sayım memurlarına ayrılan toplam ücretin de 15 trilyonu bulması, ödenecek bu meblağ içinde halkımıza pay düşecek olması sevindiriciydi.

Önemle üzerinde durduğum asıl nokta ise, insanların bir günlük hapisten böylesine şikâyet etmeleri ve bunalmalarıdır.
Ya kader mahkumu olan ve yıllarını hapishanede geçirenlerin durumu veya geçim derdine düşmüş kişilerin yaşadığı, içinden çıkılmayacak, yaşamı adeta kâbusa çeviren olaylar?..

Hapis sadece bir gün değil, ölüm ötesi yaşamdaki kabir hapsine ne demeli?
Ya daha sonraki boyutların getirdiği hapis ortamları?..
Bunları hiç düşündünüz mü?

Yaşamı boyunca kendini bir et-kemik varlık olarak kabul eden insan, acaba bu biyolojik yapısının içinde aynen et kemik bedeni gibi hareket eden, canlı şuurlu ikinci bir bedeninin farkında mı?
Yıllarca beden kayıtlarında yaşadığı ve kabullendiği bu haliyle onu hapsettiğinin bilincinde mi?
O bedenin asli yapısı hür olmaktır. Dolaşmayı sever.
Ama, bugüne kadar senden hiç şikâyetçi oldu mu?

Evet sayıldık, adam olduğumuzu, nüfusa katkımızın bulunduğunu anladık!..
Ancak şu hususu asla atlamayalım.
Belki bu sayım bizlere başka şeyleri de getirmiştir.
Ne demişler çuvaldızı kendine, iğneyi başkasına batır.

Umarım öyle olur...

İstanbul - 26.10.2000
http://afyuksel.com


Üst Ana sayfa e-mail