on
zamanlarda Galatasaray’da ilginç bir özellik gelişmeye başladı.
Küçükle küçülüyor,
büyükle büyüyor. “Güçlü” diye tanımlanan takımlara
karşı hem iyi bir futbol örneği sergileyen, hem de sonuçta
başarılı bir performans gösteren Galatasaray, kalite olarak
kendinden alt seviyedeki takımlar karşısında ise başarısız
sonuçlar alıyor. Bursaspor, Erzurumspor, Roma maçları ve
son karşılaşmaları... Barcelona ve Ankaragücü müsabakaları...
Ankaragücü
maçı, bu bakımdan son derece önemliydi. Biri ligin ortalarında
yukarılara tırmanmak isteyen bir takım, diğeri ise dünya
piyasasında her zaman vitrinde olan bir ekip. Ancak sonuç
ortada!.. Bu istikrarsız kimlik, bakalım daha ne kadar devam
edecek ve bizleri hayrete düşürecek?...
Fenerbahçe
ise, bugüne kadar sahasında yaptığı maçlarda kazandığı
moralle idare edip gidiyordu. Şampiyonlar liginde gerçek
ortaya çıktı. Bu ligde sıfır puan çeken takımın teknik
direktörü, Trabzon maçından sonraki yenilgiye her zaman olduğu
gibi bir kılıf buldu. “Devre
arasında iyi hazırlanma imkânı
bulacağız!”
Bu anlamsız sözleri yöneticiler kabul etmiş, bir bakıma
yemiş durumda... “
Arkandayız ! “
sözü, bunu belli etmiyor mu?
Bu durumda
bize düşen pek bir şey yok.
Ne diyelim, temennimiz zamanın Mustafa Denizli’yi haklı
çıkarması...
Ama görünen şu ki, Fenerbahçe, dibe giden her takımın ilacı
olma durumunda.
Beşiktaş’a
gelince,
bana göre iyi top oynuyorlar. İyi de bir kaleci aldılar. Fevzi sendromundan kendilerini kurtarmayı becerdiler. Sadece Daum’da
birtakım acayiplikler var. Bazı planlar yaptığı belli.
Futbolla
iç içe olanlar, Türkiye liglerinin yanı sıra İtalyan
liglerini de ilgiyle takip ediyorlar.
Emre
ve Okan, oynadıkları
oyunla İnter’de
ilk on bire girmeyi hakkettiler. Hakan
Şükür’ün ise galiba devri kapandı. Maalesef, adı
bile duyulmaz oldu. Nasıl duyulsun ki, Ronaldo’
nun takıma gelişi ile birlikte golcüleri Callon
bile yedeğe düştükten sonra!..
Geçen
Pazar, Milan-Juventus
maçını seyrettim. Ancelotti’nin
gelişiyle birlikte Milan’da
bir iyileşme
görmedim. Rui Costa, eski tanıdığımız, bildiğimiz Rui değil. Sadece müdafaada bir değişiklik yapılmış;
Danimarkalı, yedekte bırakılmış. Tesadüfi bir golle maçı
berabere bitirdiler. Milan, Terim’i
çok arayacak, ama iş işten geçecek. Aslında, Milanlı
futbolcular şampiyon olmak için yeterli düzeyde değiller. Çoğu
da yaşlı. Milan’ı parsellemişler. Kısacası, Ancelotti de bu takıma fazla bir şey veremeyecek kanaatindeyim.
Ya İnziangi’nin
sakatlanmasına ne diyelim? Dört ay futboldan uzak kalacak.
Etme bulma dünyası; sen bile bile Terim’i satar, yakar mısın?
İşte böyle olur, “Tokadın nereden geldiğini bile anlayamazsın!” dövünüp
durursun.
Değerli
dostlarım, bir başka “Spor yazısında”da tekrar görüşmek
dileğiyle hoşçakalın.
İstanbul
- 11.12.2001
http://sufizmveinsan.com
|