eçen
hafta arda kalan maçlardan izlenimlerimi şöyle.
Fenerbahçe ’nin
insani değerler açısından son derece iyi oyunculardan kurulu ve
sempatik bir takım görüntüsü veren, ama her zaman organize bir
ekip görüntüsü oluşturamayan Kocaeli karşısında
korkulu anlar yaşadığını söylemek doğru olmaz. Bu
bakımdan rakibine tek pozisyon bile vermedi. Dolayısıyla, bu
ekibe karşı oyunu geriden başlatması bir hataydı. Bu
taktik,
hücum etkinliğini zayıflattı.
Kocaeli’nde
de iki büyük zaaf vardı: İlki, Beşiktaş sendromundan
yakasını kurtaramayan Serdar’ın
oyun içindeki tutumu. İkincisi, teknik direktörleri Hikmet Karaman’ın oyunu okumaktan yoksun yönetimi... Serdar bağırıp
çağırmaktan başka bir iş yapmıyor. Karaman
ise Terim’in bir kopyası sanki. Bakışları, suratının ifade tarzı
onunkinin aynısı. Eğer Terim
klonlansaydı, Hikmet Karaman kadar başarılısı olamazdı
diye düşünüyorum. Sadece
bu izlenimi uyandırıyor. Oyuna bir katkısı yok gibi. Kısacası,
ikisi de faydalı olamıyor. Ancak,
takımın geri kalanı için de iyimser şeyler söylemek
güç...
Fener’de
ihtiyar delikanlı Andersson’da
kıpırdanma var. Hakkını yememek lazım. Galiba,
Hakan Şükür
gibi pijamalarını giymekten vazgeçti. İsveçli, oynadığı
süre içinde faydalı oldu. Yerine giren Oktay,
rakip müdafaa ile tam bir kör dövüşü içine giriyor.
Oktay, ligin orta sıralarındaki takımların hücum gücü
olmaya aday. Ama buna rağmen, Serhat’ tan daha iyi, son
hareketleri daha şuurlu en azından.
Fener,
yeni bir oyuncu getirdi Brezilya’dan.
Defansa yakın oynadı. Onu biraz, sahanın içinde saklanıp
dururken buldum. Belli ki, hata yapmak istemiyordu. Belki de
taktik gereği böyle oynadı. Garanti oynuyor ve ayağa pas yapıyor.
Şu an, hakkında bir fikir yürütmek mantıksız. İlerisi için
ümitli olabilirim. Ancak bir beyin olmadığı gerçek. Bu hali
ile Simao’ nun yedekteki Sarı Lacivertli futbolculardan fazla
bir üstünlüğü olmadığını yazmakla yetineceğim..
Evet
maçın özeti böyle. Sonuçta, tek devrelik bir oyun oldu.
Galatasaray,
deplasmanda beraberlik serisine devam ediyor. Antalya,
uzatmada maçı güç bela kurtardı. Müsabakanın
en ilginç yanı, Antalya’nın
1500 dolar
transfer ücreti ve maç başına 500
dolar primle anlaştığı
Kongolu futbolcusuna son on beş dakikada yer vermesi oldu.
Beşiktaş,
puan
kaybına devam ediyor. Samsun
maçında adeta tek kale oynamasına karşın, gol yollarını
bir türlü açamayınca maçı berabere bitirdi. Ve Fener’le
aralarında 4 puan kaldı. Siz artık Fener’in
nasıl hovardaca puan dağıttığını hesap edin!.. Ya
Trabzon’a ne demeli ? Bu kadarını kendileri de beklemiyordu.
Sapır sapı dökülüyorlar. Temennimiz, bir an önce
toparlanmaları.
İtalya
da Emre’li İnter Torino ile berabere kalırken, Emre Belezoğlu, oynadığı futbolla beni sukutu hayale uğrattı.
Türkiye’de orta sahanın virtüözü olarak tanıdığım
Emre’yi
maalesef
iyi bulmadım. Ortaya koyduğu futbol, Türkiye ile İtalya
piyasası arasındaki kalite farkı ile ilgili. Bunu
kabullenmeliyiz.
Torino
maçında İnter’li
Vieri’yi görünce, ister istemez Beşiktaşlı
İlhan Mansız’ı hatırladım. Sanki
ikisi de aynı anda, aynı astrolojik etkileri almışlar. Aralarında
astrolojik bağ olmalı. Şayet bir gün maç esnasında Vieri’nin de bayrak tekmelediğini görürseniz şaşırmayın. Okan
yedek kulubesinde bile yok. Herhalde formsuzdu...
Haftaya
görüşmek üzere hoşçakalın.
İstanbul
- 05.02.2002
http://sufizmveinsan.com
|