alatasaray’ın geçtiğimiz hafta içinde oynadığı Roma maçı sonrası, büyük olaylara neden oldu. Maçın bitimiyle birlikte saldırıya geçen Romalı futbolcuların eylemlerine karşılık veren ve soğukkanlılığını koruyamayan Galatasaraylı futbolcular, ne yazık ki haklı oldukları davada haksız duruma düştüler. Bir ara tepkilerini, polisi yumruklamaya kadar  vardırdılar. Deneyimli İtalyan polisi de karşılık vermekte gecikmedi. 

Koridorlarda tespit edilemeyen enstantanelerde ise bazı futbolcuların bayılana dek dövüldükleri anlaşılıyor.

Sahada oynadığı iyi futbolun yanı sıra, hakemle ve diğer takımın oyuncularıyla uğraşmayı alışkanlık haline getirmiş Galatasaraylı futbolcular, artık sınırlarını saha dışına yansıtmayı uygun görmeye başlamışlar.

Hemen belirteyim; benim bazı kronik Fenerbahçeliler gibi Galatasaray’ a duyduğum bir alerjim yok. Bu nedenle bunları dile getirmiyorum. Tam tersine , Galatasaray’ın Türkiye’deki rakiplerine fark atan bir oyun anlayışına sahip olduğunu söyler dururum. Ama , burada gerçekten üzerinde düşünülmesi ve mutlaka değinilmesi, tedavi edilmesi gereken  psikolojik bir durum var.! Ne yazık ki bazı Galatasaraylılar bu gerçeği görmemekte ısrarlılar.

Bir başka değinmek istediğim nokta ise, Romalı Lima ile ilgili: Çoğumuz, onun 1996 yılında Gaziantep’te oynadığını bile bilmiyorduk. Üç büyüklerin hangisi bu topçuyu yakın takibe aldılar ve ona takımlarında yer vermek istediler.?

Hafızamı yokluyorum bu yönde; Lima  ile ilgili basına yansıyan kayda değer bir bilgi hatırlamıyorum. Anlaşılan, onun Roma’ya transferi hakkında kimsenin bir bildiği yok. Şimdi ise ;Avrupa’nın en iyi takımlarından biri olan Roma’nın defanstaki belkemiği.

Bu örnek bizim  bir futbolcuyu nasıl izlediğimizi gösteriyor.

Bilmem anlatabiliyor muyum..?

Diğer yandan Ligin sonuna yaklaştıkça bazı takımların performanslarında yükselme, bazılarında ise düşüklük başladığı görülüyor.Beşiktaş da bu havaya kapılanlardan. Kupada saf dışı ettikleri Denizli’yi bu kez evlerinde yenme başarısını gösteremediler. Takır takır top oynadığını söylediğimiz bu ekip, şimdilerde takır takır dökülüyor..

Beşiktaş, sahadaki boşlukları yeteri kadar kullanamayınca galibiyet için yeterli sayıyı bulamadı. Bu ekipte, kolay gol yeme hastalığı var. Gol atmakta zorlanmayan Beşiktaş, gol yemekte de zorlanmıyor.

Denizli ise, oyun disiplinini bozmadan oynadı. Beşiktaş’a karşı çok önemli fırsatlar yakaladı. Fırsatların ikisini değerlendirince, sahadan hiç olmazsa bir puanla ayrılmasını bildi.
Fenerbahçe; 50 bine yakın taraftarının da desteği ile çıktığı Malatya  maçında iki kez öne geçmesine karşın  sahasında 2-2'lik skorla puan kaptırırken, zirve yarışında da önemli bir yara aldı
. Fenerbahçe, ayağına kadar gelen kısmeti teperek lider olma şansını kaybetti.
Beşiktaş’ın da  puan kaybettiği dikkate alındığında, ligin ipinin artık tamamen Galatasaray’da olduğunu söylemek sanırım doğru olur.

İstanbul - 18.03.2002
http://sufizmveinsan.com


Üst Ana sayfa e-mail