VAMPİRİZM

Geçen gece Discovery Channel’da Avrupa ve Amerika’da faâliyette olan vampirizm kültünün nasıl yeni bir din hâline dönüşmekte olduğunu anlatan ilginç bir belgeseli gözlerim fal taşı gibi açık vaziyette seyrettim. Tabutlarında uyuyan, tam olarak vampire benzeyebilmek için dişlerini özel yaptırmış kadınlı erkekli bir güruh! Buluşma yerleri Alman asıllı sarışın, iri yarı bir erkek vampirin kurup yönettiği ultramodern bir gece kulübü. Nev’i şahsına münhasır bir müzik refakâtinde yılan gibi kıvrılarak acâyip danslar ediyorlar. Hetero- veya homoseksüel, bâzen de grup hâlinde oynaşmalar var. En can alıcı sahne ise, vampir başının kan emdiği an! Kılığı ve davranışlarıyla homoseksüel olduğu izlenimini belirgin olarak veren bir delikanlı bir yandan piyano çalıyor, bir yandan da vampir başı sağ omzunun üzerinden dişlerini etine geçirip kanını emerken gözlerini yumup zevkle, hâtta şehvetle titriyor.
Daha sonra vampir başının vampirizmle ilgili açıklamaları ekrana yansıyor: “Bu aslında bir kült de değil, yeni bir din. Vampirlerle ilgili bilgiler genellikle yanlış veya hatalı. Biz satanist değiliz, sâdece vampiriz. Vampirlik bana, kendi ölçülerim içerisinde (ne demekse) sonsuz özgürlüğü sağlıyor. Aramıza katılanlar da kısa sürede bu özgürlüğü ve saadeti yakalıyorlar”. Bu adam belli ki hem sapkın hem de epey uyanık, bu işten iyi para kazandığı anlaşılıyor.
Başka sahnelerde ise, başkasını “ememezse”, kendi bileğini veya kolunu ısıran yâhut jiletleyen, sonra da emen tipleri seyrediyorsunuz. Şabalak suratlı bir psikiyatr iki kere ekrana getiriliyor ve “biz bu işin içinden çıkamadık” diyor. Bir de vampir “theologian” yâni din adamının derin, ruhânî yorumlarını tüyleriniz diken diken olarak dinliyorsunuz. Bir başka enstantanede de, ergenliğinden beri kan emmekten hoşlanan “fıtrî” bir vampirellanın “yaşamöyküsü” anlatılıyor. Artık kendi âlemine kavuştuğu için pek mutlu. Kanın sıcak kaynağından, taptâze içilmesi gereğini vurguluyor ve ekliyor: “Bardağa konunca soğur ve evsâfını kaybeder”. Ancak mecbur kalırsa hayvan kanı içtiğini, en kötü ihtimâlle biraz para verip fakir ve evsiz kişileri “ikna” ederek beslendiğini anlatıyor, bu kulüp açıldığından beri kendisinin de, arkadaşlarının da çok rahatladıklarını söylüyor. Birbirlerini eme eme idâre ediyor çocuklar, ne yapsınlar!
Eğer bugün (14 Ağustos 2003 Perşembe) yaptığım gibi, http://www.wikipedia.org/wiki/Vampirism adresine bir girer de bakarsanız, lüzum eden bütün “ilmî” mâlûmata vâkıf olursunuz.
Bugüne kadar bir parafili (cinsel sapma) olarak kan içmekten hoşlanan tek bir vak’a gördüm. O da şizofrendi ve karısıyla ayrılma noktasına gelince yardım aramışlardı, sonra kayboldular ortadan; acaba Karanlıkların Efendisi’nin yanına mı gittiler, bilmem!
Klâsik ve gayrı ilmî kalmış dinî öğretilerin çağın gelişmeleri karşısında yeniden tefsir edilerek ve Tanrı korkusuyla değil, sevgiyle sunulmasının âciliyetini bir kez daha fark ettim programı seyrederken. Hâlâ safsatalarla uğraşıp gidersek, yakında bu garâbetler daha çok artar. 

 

Prof.Dr. M. Kerem Doksat
doksat@superonline.com
İstanbul - 14.08.2003
http://gulizk.com


Üst Ana sayfa e-mail