Geçmiş yirmi yılda
üniversite’de
Kimya veya Fizik okuyanların elinden geçen hatta elinden
düşürmedikleri bir
fiziko
kimya
kitabı vardır. Oxford Üniversitesi yayınları arasında yer alan
ve bizimde fakültede okuğumuz,
fiziko
kimya’yı
lisans düzeyinde ele alan bu kitabın yazarı Profesör Peter W.
Atkins’tir. Atkins’in kimya, fizik branşları ve diğer bilimsel
konularda yazdığı 100 civarında kitabı mevcuttur
Bunların bir kısmı ders kitabı niteliğinde iken örneğin
Galile’nin parmağı kitabı (Galileo's Finger) genel düzeye hitap eden
bilime ilgi duyan herkes tarafından
rahatlıkla okunabilecek bir kitaptır.
Atkins son yıllarda bilim dünyasını etkileyen,
kendi deyimiyle ‘on muhteşem fikiri’ ele almış bu
kitabında. Profesör Atkins hem bir dizi ders vermek için hemde
bu kitabını Japonya’da tanıtmak için Tokyo Üniversitesini
ziyaret etti. Bu kitabının adını taşıyan semineri benim de ilgimi çekti. Hemde
fakülte yıllarından kalan kitabıma bir imza almak fırsatı doğdu.
Atkins’in kendine göre seçtiği on muhteşem fikir yüzyılımızın
birçok felsefi
tartışmalarda da değinilen konuları içermekte.
Popüler bilimin de devamlı gündeminde
olan konular.
Konferans sonunda benim de Atkins’e birkaç sorum oldu. Bunlara
geçmeden önce Atkins’in Top10 listesine bir göz atalım.
Galile’nin
Parmağı : 10 muhteşem fikir;
1. Evrim doğal seleksiyonun sonucudur.
2. Genetik bilgiler DNA moleküllerinde kodlanmış olarak
mevcuttur.
3. Enerjinin korunma esası;
termodinamiğin birinci kuralı. Newton kuvvet kavramını
kullanmıştır, enerji kavramı ise 19.yüyılın sonlarında ortaya
atılmıştır. Zamanın muntazam (uniform) olmadığı durumlarda
enerjinin korunurluğu ilkesi geçerliliğini yitirir.
4. Entropi artış gösteren bir eğilim sergiler.
(Fiziğe
aşikar olmayan veya bilgilerini tazelemek isteyenler için bir
kaç hatırlatma yapayım. Entropi, fizikte termodinamik bir
sistemde elde edilemeyen enerji miktarını tanımlar; herhangi bir
sistemin evrenle birlikte düzensizlik ve tesirsizliğe doğru olan
eğilimi olarak
da
tanımlanır.
Bir başka deyişle,enerji
ve maddenin düzensizliğinin veya kaosun ölçü birimidir.
Bilimsel alanda çok sık kullanılan bu terim günlük
kelimeler arasında yerini alamamıştır.
Enerji
kelimesi
kadar sık kullanılmamaktadır. Entropiye basit bir örnek verelim.
Elinizde bir avuç bilyeyi
saçtığınızı düşünün,
birde sıra ile dizdiğinizi. Saçılan bilyelerin entropisi daha
yüksektir. Entropi kavramı makro ve mikro plana
ugulanabilmektedir.)
5. Madde atomlardan oluşmuştur.
6. Simetri kontrol eder ve yön verir.
7. Enerji quantlara ayrılabilir.
Bunun sonucu olarak hız kütle çarpımı olan momentum ve yer
kavramı ayrı ayrı ele alınmalıdır.
8. Evren genişlemektedir.
Tek genişleyen evren düşüncesinden sayısız evrenler olabileceği
düşüncesine gelinmiştir.
Muhtemelen sayıları
artan evrenler söz konusudur.
9. Uzay zamanı madde ile eğilmektedir.
Einstein’ın açıkladığı yerçekiminin göreceli olarak
varolduğu tezidir. Örneğin bize göre
güneş, dünya gezegenler eliptik yörüngelerde iken,
uzay zamanı tezini uyguladığımızda düz bir yörüngesinin
düzolduğundan söz edinebilir.
10. Aritmetik tamamlanmamıştır.
Günümüz bilim dünyasının artık duayeni sayabileceğimiz isimler
arasında yer alan Prof.Atkins’e seminerinden sonra sorulan
sorularda bir hayli ilginçti. Örneğin Atkins eğer onbirinciyi
yazmak istese bunun levha tektoniği olacağını ifade etti. Bilim
dünyasının bir nevi temsilcisi pozisyonunda gördüğüm Atkins’e
bende
birkaç soru sordum:
Eğer Newton ile Einstein
arasında tercih yapmak isteseniz hangisini tercih edersiniz
diye
klasikeşmiş soruyu sordum. Türkçe’den kalan bir telafuz biçimi
ile Newton ismini telafuz ettiğim için mükemmel Oxford
ingilizcesi konuşan Prof.Atkins önce soruyu anlamadı sonra biraz
esprili bir cevap verdi;
‘‘Eğer
akşam yemeğine çıkacak olsam Einstein’ı tercih ederdim. Çünkü
Newton aksi denebilecek kişiliğe sahipmiş;
bu yüzden hiç yakın arkadaşı da yokmuş. Newton’la beraber bir
akşam yemeği hiç çekilmezdi. Bilimsel açıdan ele aldığımızda
ise Newton teorik fiziğin kurucusu olduğundan ve Einstein’ın o
yolda bir merhale teşkil ettiğinden tercihim Newton olurdu.
’’
Seminer sırasında Profesör’ün
tam bir evrim aşığı olduğu belli oluyordu. Evrim konusunu da çok
sıkı incelediği, verdiği örneklerden
kendini ele veriyordu.
Bu
konuda yazdığı kitapta mevcut.
İkinci sorum ise “evrimde
yönlendirici bir kuvvet olması açısından bilincin rolü nedir?”
oldu.
Cevaben, biz
tamamen tesadüfen
yani
bir kaza eseri burdayız,
dedi.
Kendisi ile aynı
görüşü paylaşmadığımı şu soru ile ifade etmek ve fikrini
öğrenmek istedim. “Diyelim
ki moleküler boyuttan tek hücre boyutuna geçmemiz tesadüf eseri
oldu. Ancak şu gerçek ki tek hücre boyutunda kalmamız bizim
için daha avantajlı olacaktı zira bir göktaşı veya savaş bugün
yeryüzünde değil insanları bütün memelilerin kökünü kazıyacak
düzeyde. Neden evrimin sonucunda ortaya zeki-akıllı bir varlık
bir insan ortaya çıkmıştır.”
Prof.Atkins’in
cevabı
şöyleydi; “Bu
zor bir soru.”
Seminer sırasında
Akıllı tasarım konusunun Amerika’da pek revaçta olduğunu ancak
böyle bir düşüncenin bilimsellikle alakası olmadığını ifade
etmişti. Son sorum ise; “akıllı
tasarımın,
evrimdeki bu boşluğu doldurbilirliği” üzerine
idi. Çünkü akıllı tasarım düşüncesi daha yeni doğmuş bir bebek
gibi geliştirilmesi gereken bir düşünce. Atkins ise çok katı
sınırları vardı.
“Akıllı
tasarımı defterden silin”
dedi. Atkin’in buna gerekçesi ise bilimin çok yoğun çalışmalar
sonucunda sonuçlar ortaya koyduğu halbuki akıllı tasarımcıların
tamamen tembelce oturarak fikir ortaya atıkları yönünde idi.
Yorumu size bırakıyorum ama bu
cavaplar beni tatmin etmedi. Bu sorular mı çağrıştırdı
bilmiyorum ama bir Japon öğrencinin bu sorulara müteakip sorduğu
soru; “canlıyı
nasıl tanımlayabiliriz.”
Moleküler biyoloji dalında yüksek lisans yapan bu öğrencinin
sorusuna da Akins’in cevabı:
“Bilmiyor
idi...”
Mekanik fizik, quantum fiziği,
evrimdeki anlaşılamayan noktalar, canlı, evren,
bilimin geldiği
bu noktada
gösteriyorki bu on muhteşem fikir
de
sadece hepsi bir yap bozun parçaları gibi.
Ne
varki sonsuz sayıda parça mevcut.
Bu
yüzden
sonsuz
sınırsıza
varım parçalarla mümkün değil.
Atkins’inde sanki kafasında bu vardı.
Konuşmasında
“Acaba
birgün herşeyin teorisi yapılabilir mi”
diye sordu ve bilimin sonsuz olacağı için herşeyin
teorisinin fizik açısından mümkün görünmediğini
ifade etti. Kimbilir birgün bir muhteşem beyin herşeyin
teorisini
ve
sonsuzluğu basit bir formülle anlatır,
belki de anlatıldı da farkında değiliz.
Turhan Doğan
turhandogan@yahoo.com
Tokyo - 29.10.2005
http://sufizmveinsan.com
|