Havalar
vesilesiyle evde otururken, teniste sezonun ilk büyük grand
slam'i Avustralya açıkta oynanan maçları seyretmenin verdiği
keyifle edindiğim izlenimleri sizlere anlatayım istedim.
Bugün seyrettiğim son yarı finalde İsviçreli Federer, İspanyol
Ferrero’yu rahat denebilecek bir oyundan sonra 3-0 yenerek
finale adını yazdırdı.
Diğer finalist ise geçen seneyi sakatlıklardan dolayı fazla maç
yapmadan tamamladığı için, seri başı olarak katılamayan, fakat
“ben de
kortlardayım” diyen Safin...
Pazar günü sabaha karşı bizi sağlam bir final bekliyor, ben
erken kalkın ve bayram namazından önce o finali bir seyredin
derim:-)
Bakalım maçın sonuna kadar soğukkanlılığını koruyan, mükemmel
yeteneğini maç içersinde özel vuruşlarla da pekiştiren ve
kararlı oyunundan ödün vermeden güçlü forehand ve tek el back
hand vuruşlarıyla bize görsel bir keyif verecek olan Federer'in,
Rusun dinamosu, her ne kadar kort içinde agresifliğini son
zamanlarda maksimum derecede saklamaya çalışsa da finale kadar
gelen sürede içindeki bu tenis canavarını agresif ve sinirli
hareketlerle her zaman ortaya çıkaracak bir potansiyele
sahip, güçlü oyunu, servisi ile “geri döndüm” diyen ve finale
gelene kadar iki önemli favori Amerikalı Roddick ve Agassi’ yi
eleyen Safin karşısında ne yapacağı merak konusu...
Bu arada röportajlardan dinlediğim kadarıyla Federer'in genç bir
tenisçiyken konsantrasyon problemi yaşadığını,çabuk
sinirlendiğini ve yapabildiği en fazla antrenmanın günde 1 saat
olmasına karşılık, şimdiki zamanda bizlere televizyonlardan bir
soğukkanlılık ve kararlılık örneği göstermesi, her zaman için
teniste bir değişimin olabileceğini ve pozitif yönlenmeyle maç
kazanmak için gereken özelliklerin oluşmasına vesile
olabildiğini gösteriyor.
Bu arada istatistiksel olarak en enteresan olan, bir gün önce
oynanan Agassi-Safin maçı...
Bu maçta Agassi, toplam 171 puan almasına karşı, Safin 170 puan
kazanıyor, servis kırma oranlarında ise sekiz kez bu şansı
yakalayan Agassi
dördünü puana çevirirken, Safin’de bu oran daha az. Bunun
yanında maç içersinde yapılan basit hata sayısı ki, bu maç
kazanmada en büyük
kriterlerden biridir, Safi’nin Agassi’ye oranla yaptığı basit
hata daha yüksek.79’ a 44!! Fakat, buna rağmen maçı kazanan
Safin!!!
İşte tenis böyle bir spor, matematiğin de üzerinde:-)
Bu arada 2001’de Wimbledon’a gidip beraber resim çekmeyi
baþardığım tek tenisçi olan ve çeyrek finalde elenen solak
oyuncu Faslı Hicham ARAZİ’ nin en
azından bir final oynamasını çok isterdim. Ne de olsa
muhabbetimiz var:-)
Bu arada gerçek bir FOREHAND show izlediğimiz ve ilk turlarda
oynanan Şilili GONZALES-ve ABD’li RODDICK arasında oynanan maçın
çeyrek finalde oynanmasını isterdim. Gerçek bir forehand showdu,
bu temel tekniği gösterişiyle beraber, böyle güzel bir şekilde
vuran iki kişi herhalde kendini tenise adayacak olanlar için
mükemmel bir ilham kaynağı olacaktır.
Ama, tenis sadece forehand değil ve şu anda sezonun iki devi,
sezonun ilk grand slam'inde en önemli silahlarını konuşturmak
üzere, pazar sabahı bizleri de ekran başına kitleyerek 2004’ e
güzel bir merhaba demeye hazırlanıyorlar.
Her ne kadar unutsak da doğanın gerçeği olarak yöntemleri
genelde acımasızca olsa bile, bizlere kendilerini hatırlatmaktan
geri kalmayan sevgili bayanlar da Avustralya’da herhangi bir
sürprizin yaşanmadığını söylemek pek garip kaçmaz.
Avustralya’da bayanlarda beklenen bir şekilde iki Belçikalı
raket CLISTERS ve HENİN finalde, ABD’ li siyah kuşak abla
Williams Venus, uzun süredir turnuva oynamamanın verdiği
hamlıkla çeyrek finale gelemeden elendi, küçük kardeş Serena da
sakatlıktan kurtulamadığı için zaten turnuvada yoktu,
dolayısıyla, hep finalde görmeye alıştığımız ve klasik haline
gelen Wiliams finali, yerini yeni bir klasik olan iki Belçikalı
finaline bırakmış durumda. Ama, burada şahsi kanaatim olarak
şunu belirtmek isterim, iki Williams oynarken, kendimi
bilgisayarda hazırlanmış tenis oyunu seyrediyormuş gibi
hissediyordum,vuruşları, özellikleri, hareketleri, güçleri aynı
olan iki rakette herhangi bir seyir zevki vermiyordu bana.
Özellikle bu iki Belçikalı’dan Henin’ in tek el backhand
tekniğine dikkat etmenizi rica edeceğim sizden. Boyu sadece 1.60
civarında ve muhtemelen son İstanbul fırtınasında sokaklarda
olsaydı hava akımına kapılıp gidecek kadar zayıf olan Henin'in
şimşek backhandi görülmeye değer. Bu ikili arasında geçen son
iki finali Henin almıştı,bakalım cumartesi ne olacak?
Daha çiftler, mixler juniorlar filan var ama, Benden bu kadar
Herkese iyi bayramlar...
Sağlıkla ve tenisle kalın
Enis
Güller
İstanbul
- 02.02.2004
enisg@yahoo.com
http://gulizk.com
|