Bal
ile ilgili bilinmesinde yarar olacak bazı hususlar şunlardır:
Çiçek
ballarının tamamı, o balı oluşturan çiçeklerin özelliklerine
göre değişiklik gösteren sürelerde mutlaka “kristalleşirler”.
Buna halk arasında “şekerleme” yada “bitme” de denir.
Bu, balın kalitesizliğini göstermez ya da şeker karıştırılmış
olduğu anlamına gelmez. Aslında daha hoş bir özellik kazanır.
Böyle yenmek istenilmezse, bal kavanozu sıcak su bulunan bir
kabın içerisine oturtularak açılması sağlanır. Kesinlikle
ateş üzerinde ısıtılmamalıdır. Özelliklerini kaybeder.
Ana
yapısı itibariyle kara kovan balı ile fenni kovan balı arasında
hiçbir fark yoktur. Ancak; fenni kovanlardaki bal içinde
bulunan birim mum miktarı daha fazla olabilir. Bu, tadın algılanmasını
perdeleyebilir.
Modern
tarım yapılan yerlerde , örneğin yoğun olarak şeker pancarı
, ay çiçeği , mısır vb. ekilen çevrelerden elde edilen
balların ; kalite bakımından
kırsal alanlardan elde edilen ballara göre değeri daha
azdır. Çünkü içerisinde bulunan çeşitlilik oranı azdır.
Anadolu’nun kırsal kesimlerinde kekik, geven,
kır yoncası, sığır kuyruğu gibi nektar açısından
zengin olan bitkilerden elde edilen ballar oldukça değerlidir.
Meyvelerin bol olduğu yerlerde de miktar olarak fazla bal elde
edilebilir, lakin kalite olarak
aynısını söylemek mümkün değildir.
Anzer
yaylasından elde edilen ballar da çok kıymetlidir.
Burada çam balı üzerinde de bir açıklama yapmakta yarar
olduğu kanısındayım. Yurdumuzda Marmaris civarında, Dünyada
da Hindistan ve İtalya’da bulunduğunu bilebildiğim çok özel
bir tür çam ağacı vardır.
Denizden karaya doğru rüzgâr estiği zamanlarda, bu ağaçların
kabukları içerisinde yaşayan bir tür böcek, bu rüzgârdan
etkilenir ve daha derinlere girmek için çaba sarf eder. İşte
bu sırada ağaçta meydana gelen tatlı bir sıvı kabuktan dışarı
akar. Arılar oldukça bol olan bu sıvıyı kovanlarına taşırlar.
İşte “çam balı” olarak adlandırılan bal budur. Besin değeri çiçek
ballarıyla karşılaştırıldığında oldukça fakir kalır.
Tadı da biraz buruktur. Eğer gördüyseniz, bazı söğüt ağaçlarında
da benzer tatlı sıvılar oluşur.
Bir
de “acı bal”
vardır. Özellikle Karadeniz ikliminin hüküm sürdüğü
yerlerde ve genellikle ormanlık alanlarda yetişen orman gülü,
kestane gibi bitkilerin çiçeklerinden arıların topladığı
ballar “acı bal” olarak adlandırılır. Alınma miktarı
insan vücudunun direnci ile orantılı
olmak üzere, yiyenlerde sarhoşluk, hatta zehirlenme
belirtileri gözlenir. Halk arasında ilaç gibi algılanmasına
rağmen, böyle bir özelliği ispatlanmamıştır.
Polen
denilen çiçek tozları
da
arıların temel beslenme maddelerindendir. Arıların ömürlerinin
kısalığı göz önüne alınırsa, hızlı üreme hayati
derecede önem arz eder. Petek gözlerine bırakılan yumurtaların
larva haline gelmesinden sonra; arı sütü, bal, polen ile karıştırılarak
bunlar beslenirler. İşçi arıların arka ayaklarının iç
taraflarında “ayak
torbaları” vardır. “Sepetçik”
de denir bunlara. İçi özellikle ilkbaharda bol olan çiçeklerin
tozları ile doldurularak kovana taşınır.
Genellikle boş olan petek gözlerine doldurulur. İhtiyaç
duyulan kadarı oradan alınarak kullanılır. Bütün sene
orada kalan çiçek tozları da olabilir. Genellikle dedim !...
Çünkü polenin de ticareti yapılmaktadır. Kovan kapılarının
iç kısımlarına konulan polen
tuzakları , arıların getirdikleri bu çiçek tozlarının
bir kutu içerisinde birikmesini sağlar. Gerek balda, gerek
polende hiçbir zaman aşırı alıma gidilmemeli, arıya
yetecek kadarı bırakılmalı, fazla olan kısım alınmalıdır.
Çok
değerli bir ürün olan arı sütüne gelince
; işçi arıların doğumunun altıncı gününden on -on
ikinci gününe kadar , beyinlerinin iki yan taraflarında
bulunan bir bezede ürettikleri, akıcı, beyazımsı, ekşimsi
bir sıvıdır. Sonra bu bezeler körelir ve artık salgı
yapamaz duruma gelir.
Arı sütü, kovanda besleyici olarak kullanılır. Ana
arının petek gözlerinin dibine bıraktığı yumurtalardan çıkan
larvalar, üç dört gün kadar arı sütü ile beslenir. Bu
zaman zarfında ilk ağırlıklarının 1000 katına erişirler.
Ana arı hücresi ise birkaç gün daha aynı şekilde
beslenmeye devam edilir.
Farklılaşma hemen gözlenebilir.
Larva
safhasının üçüncü gününden sonra, petek gözündeki
larva bir araç yardımıyla çıkarılır. Dibinde bulunan arı
sütü ; enjektör gibi bir emici alet veya kazıyıcı minik
bir spatula yardımıyla toplanır.
Bir ana arı yüksüğünde (hücresinde) 100-250 mg. arı
sütü bulunabilir.
Hava ile temas ettiğinde esmerleşir ve koyu bir kıvama
gelir.
Genellikle bal ve polen ile karıştırılarak kullanıldığı
gibi yalnız bal ile yahut tek başına özel koruyucu kapsüllerle
alınabilir. Bazı krem ve pomatların da üretiminde kullanılmaktadır.
Gençleştirici , büyümeyi artırıcı ve hızlandırıcı,
cildi yenileyici özellikleri yanında beyin faaliyetleri yoğun
olanlarda da fark edilebilir aktivite oluşturduğu
bilinmektedir.
İstanbul
- 04.06.2002
http://sufizmveinsan.com
|