3.Bölüm

Bal ile ilgili bilinmesinde yarar olacak bazı hususlar şunlardır:

Çiçek ballarının tamamı, o balı oluşturan çiçeklerin özelliklerine göre değişiklik gösteren sürelerde mutlaka “kristalleşirler”. Buna halk arasında “şekerleme” yada “bitme” de denir. Bu, balın kalitesizliğini göstermez ya da şeker karıştırılmış olduğu anlamına gelmez. Aslında daha hoş bir özellik kazanır. Böyle yenmek istenilmezse, bal kavanozu sıcak su bulunan bir kabın içerisine oturtularak açılması sağlanır. Kesinlikle ateş üzerinde ısıtılmamalıdır. Özelliklerini kaybeder.

Ana yapısı itibariyle kara kovan balı ile fenni kovan balı arasında hiçbir fark yoktur. Ancak; fenni kovanlardaki bal içinde bulunan birim mum miktarı daha fazla olabilir. Bu, tadın algılanmasını perdeleyebilir.

Modern tarım yapılan yerlerde , örneğin yoğun olarak şeker pancarı , ay çiçeği , mısır vb. ekilen çevrelerden elde edilen balların ; kalite bakımından  kırsal alanlardan elde edilen ballara göre değeri daha azdır. Çünkü içerisinde bulunan çeşitlilik oranı azdır. Anadolu’nun kırsal kesimlerinde kekik, geven,  kır yoncası, sığır kuyruğu gibi nektar açısından zengin olan bitkilerden elde edilen ballar oldukça değerlidir. Meyvelerin bol olduğu yerlerde de miktar olarak fazla bal elde edilebilir, lakin kalite olarak  aynısını söylemek mümkün değildir.

Anzer yaylasından elde edilen ballar da çok kıymetlidir.
Burada çam balı üzerinde de bir açıklama yapmakta yarar olduğu kanısındayım. Yurdumuzda Marmaris civarında, Dünyada da Hindistan ve İtalya’da bulunduğunu bilebildiğim çok özel bir tür çam ağacı vardır.  Denizden karaya doğru rüzgâr estiği zamanlarda, bu ağaçların kabukları içerisinde yaşayan bir tür böcek, bu rüzgârdan etkilenir ve daha derinlere girmek için çaba sarf eder. İşte bu sırada ağaçta meydana gelen tatlı bir sıvı kabuktan dışarı akar. Arılar oldukça bol olan bu sıvıyı kovanlarına taşırlar. İşte “çam balı” olarak adlandırılan bal budur. Besin değeri çiçek ballarıyla karşılaştırıldığında oldukça fakir kalır. Tadı da biraz buruktur. Eğer gördüyseniz, bazı söğüt ağaçlarında da benzer tatlı sıvılar oluşur.

Bir de “acı bal” vardır. Özellikle Karadeniz ikliminin hüküm sürdüğü yerlerde ve genellikle ormanlık alanlarda yetişen orman gülü, kestane gibi bitkilerin çiçeklerinden arıların topladığı ballar “acı bal” olarak adlandırılır. Alınma miktarı insan vücudunun direnci ile orantılı  olmak üzere, yiyenlerde sarhoşluk, hatta zehirlenme belirtileri gözlenir. Halk arasında ilaç gibi algılanmasına rağmen, böyle bir özelliği ispatlanmamıştır.

Polen denilen çiçek tozları  da arıların temel beslenme maddelerindendir. Arıların ömürlerinin kısalığı göz önüne alınırsa, hızlı üreme hayati derecede önem arz eder. Petek gözlerine bırakılan yumurtaların larva haline gelmesinden sonra; arı sütü, bal, polen ile karıştırılarak bunlar beslenirler. İşçi arıların arka ayaklarının iç taraflarında “ayak torbaları” vardır. “Sepetçik” de denir bunlara. İçi özellikle ilkbaharda bol olan çiçeklerin tozları ile doldurularak kovana taşınır.  Genellikle boş olan petek gözlerine doldurulur. İhtiyaç duyulan kadarı oradan alınarak kullanılır. Bütün sene orada kalan çiçek tozları da olabilir. Genellikle dedim !... Çünkü polenin de ticareti yapılmaktadır. Kovan kapılarının iç kısımlarına konulan polen tuzakları , arıların getirdikleri bu çiçek tozlarının bir kutu içerisinde birikmesini sağlar. Gerek balda, gerek polende hiçbir zaman aşırı alıma gidilmemeli, arıya yetecek kadarı bırakılmalı, fazla olan kısım alınmalıdır.

Çok değerli bir ürün olan arı sütüne gelince ; işçi arıların doğumunun altıncı gününden on -on ikinci gününe kadar , beyinlerinin iki yan taraflarında bulunan bir bezede ürettikleri, akıcı, beyazımsı, ekşimsi bir sıvıdır. Sonra bu bezeler körelir ve artık salgı yapamaz duruma gelir.  Arı sütü, kovanda besleyici olarak kullanılır. Ana arının petek gözlerinin dibine bıraktığı yumurtalardan çıkan larvalar, üç dört gün kadar arı sütü ile beslenir. Bu zaman zarfında ilk ağırlıklarının 1000 katına erişirler. Ana arı hücresi ise birkaç gün daha aynı şekilde beslenmeye devam edilir.  Farklılaşma hemen gözlenebilir.

Larva safhasının üçüncü gününden sonra, petek gözündeki larva bir araç yardımıyla çıkarılır. Dibinde bulunan arı sütü ; enjektör gibi bir emici alet veya kazıyıcı minik bir spatula yardımıyla toplanır.  Bir ana arı yüksüğünde (hücresinde) 100-250 mg. arı sütü bulunabilir.  Hava ile temas ettiğinde esmerleşir ve koyu bir kıvama gelir.  Genellikle bal ve polen ile karıştırılarak kullanıldığı gibi yalnız bal ile yahut tek başına özel koruyucu kapsüllerle alınabilir. Bazı krem ve pomatların da üretiminde kullanılmaktadır. Gençleştirici , büyümeyi artırıcı ve hızlandırıcı, cildi yenileyici özellikleri yanında beyin faaliyetleri yoğun olanlarda da fark edilebilir aktivite oluşturduğu bilinmektedir.

İstanbul - 04.06.2002
http://sufizmveinsan.com


Üst Ana sayfa e-mail