Bilgide ve Bilgelikte Ölçüler

Zaman zaman sorgulama yaparken sormuşumdur kendime “Acaba insanın her şeyi bilmesi
gerekir mi? Yoksa,bilmesi gerektiğine inandığı bilgileri mi bilmelidir?”diye.Sorgulamamın neticesinde sonsuz yaşamda müsbet getirisi olması noktasında insanın bilmesi gerektiğine
inandığı doğru bilgileri alması ve değerlendirmesi gerektiği kanısına vardım.Bu kanıya varmamda elimde önemli addettiğim doneler vardı.Bunlardan birkaçını sıralayacak olursak:
Birincisi,nakle dayalı bilgilerin insanın düşünce gelişiminde sadece taklit özelliğini geliştirdiğini fark etmiştim.İkinci olarak, insanın ancak düşünerek ve sorgulayarak,yeniye açık bir objektiflikle geleceğe hazırlanabileceğini yaşamış ve görmüştüm.Üçüncüsü ve
belki de benim açımdan en önemlisi de insanın sonsuz yaşamını kapsayacak düzeyde çok
hayati olduğuna inandığım ve bilginin kaynağı olarak niteleyebileceğim,hakikat nurlarını
neşreden Kuranı Mübiyni en büyük irşad kaynağı olarak benimsemem olmuştu.
Bu mevcut donelerden yola çıkarak,”bilginin ve bilgeliğin ölçüsü ne olabilir?”
sualine cevap teşkil edebilecek hususlar zihnimde belirmeye başladı.Bu hususları belirtmeye
çalışacak olursak şu tespitlerde bulunabiliriz:
Öncelikle bilgiye yaklaşımda ve bilgelikte kesinlikle önyargılı olunmaması gerektiğine inanıyorum.Meselelere objektif olarak yaklaşım,bilgelikte ve bilginin değerlendirilmesinde hayati öneme sahiptir.
Hazreti Rasulullahın bizlere kazandırdığı en büyük mucize olan ve bizlere yepyeni düşünce ufukları açan hakikat ilmini çağın idrakine göre yeniden yorumlamak ve anlaşılır kılmak(tecdid misyonu) da bir o kadar önemli bir ölçüdür.Nakle dayalı bilgilerin olduğu
gibi alınıp değerlendirilmesi,o bilgilerin günün eriştiği bilgi ve idrak seviyesine göre geliştirilememesi,bilgide ve bilgelikteki ölçüsüzlüklerden biridir.Bilgiyi ve Bilgeliği değerlendirirken ölçüde insaf düsturlarını elden bırakmamaktır.Buna,idrak edilemeyen bir hususu inkar etmeme erdemi de diyebiliriz.
Müspet felsefi düşünce sistemi olarak da ifade edebileceğimiz,her şeyin nedenini niçinini bilme ilmi olarak yerini alan Hikmet ilmi,Müminin yitiği olarak değerlendirilmiş ve o bilginin mesafe kavramı olmaksızın acilen elde edilmesi gerekliliği vurgulanmıştır.Günümüzde en büyük düşünce evreni olan ve çağın Babil Kütüphanesi olarak nitelenen internet,
Biginin ve Bilgeliğin değerlendirilmesi ve özellikle bilgi paylaşımı noktasında bizler için büyük
bir nimettir.
“Gerçek Bilge kimdir?” sualinin cevabına gelince: Gerçek Bilge odur ki,tüm ilimlere
açıktır.Çevresine günün seviyesinin üzerinde bilgi verir.İnsanları hiçbir kavram ve düşünceyle
sınırlamaz ve kayıt altına almaz.Sınırsız bilgi potansiyeline sahip insan bilincini hiçbir kavramla
bloke etmez.Her zaman yeniyi tavsiye eder.Yeni bilgilerle ve insanlarla tanışıp kaynaşmayı
salık verir.İnsanları geçmişte değil, bilakis gelecekte yaşatır.Hz.Ali'nin eşsiz ifadesiyle yeni nes-
li yaşayacakları zamana ve yaşam boyutuna göre yetiştirir.
Günümüzde ise birtakım kimseler bırakınız yarının bilgisini,bugünün bilgisinden bile
haberleri yoktur.İnsanları geçmiş zamanda yaşatmayı marifet addederler.Halbuki asıl ölçü or-
taya konan yenilikten kaçmak değil,o yeniliğin üzerine giderek değerlendirmek olmalıdır.İnsanları,o insanların fevkindeki bilgilerle donatarak,karşılaşacakları zararlardan korumak ve geleceğe dönük bir biçimde geliştirmek,bilgide ve bilgelikte büyük ölçülerden biridir.Din nakledicisi olmaktan çıkıp,Dini yani yaşam sistemini anlamış kişi olmak,zaman ve zeminin uygunluğuna göre kişide oluşabilecek düşünce virüslerini derhal temizleyebilmek işte asıl ve asil bilgelik
budur.Tefekkür gücünden,olaylarrı geniş açıyla seyredebilme basiretinden,bilimden,insanı
tanımak marifetinden uzak kalmış beyinlerin,gördüğü ve işittiği kadar fikir yürütmesi dolayısıyla ortaya çıkan acı tablolar malumumuzdur.
Hattizatında insan,sürekli olarak bulunduğu yerden bir başka noktaya doğru sürekli olarak ilerlemektedir.Eğer düşüncesi isabetli ise o yolda ilerlemesini sürdürür ve açılımları artar.Şayet düşüncesi yanlışsa, o taktirde de hakikatten uzaklaşır ve taklit seviyesinde kalır.Demek ki Bilginin ve Bilgeliğin önemli bir ölçüsü de düşüncenin doğru ve isabetli oluşudur.
Yine Bilginin ve Bilgeliğin önemli bir ölçüsü de beşeri değer yargıları ve kavramlardan sıyrılabilmektir.Yaşamı ve olayları değerlendirirken beşeri kavramlardan ne ölçüde sıyrılabilirsek o nispette evrenselliğe açılabiliriz.O olayları üst planda oluşturan ve devreye sokan
üst bilinç seviyesinden değerlendirebilirsek hakikati yaşamanın sırrını ve anahtarını elde etmiş
oluruz.Düşünce kozasından çıkıp evrenselliğe açılmış bir Bilge için ihtiram sahibi olmak,bir say-
gınlık ölçüsü de değildir.Toplumun yüzeysel değerleri onlar için hiçbir anlam ifade etmez.
Gerçek Bilgeler ve yolgöstericiler ki -bunlara manevi irşad görevlileri de dahildir-
hiçbir kimseden saygı beklemez,huzurlarında elpençedivan durulmasından hoşlanmazlar.İnsanların onları benimsemeleri veya reddetmeleri umurlarında bile değildir.Onlar dünyada misafir gibidirler.Ünvan ve payeden hoşlanmaz ve taklit ehlinin ürettikleri kutsallıklarla etiketlenmezler.
Bilgelik,kula kullukla asla elde edilemez.Bilgeler,kendi önlerinde elpençedivan duran
mukallit ordusuna değil,dediklerini anlayıp,gerçekleri farkedip insan olmaya çalışan bilinçli insanlara değer verirler.Bilgeliği değerlendirmenin yolu da kesinlikle bilgi ezberlemek değildir.Bilgelik
her şeyden önce bir yaşam tarzıdır.Bilgiyle, ölmeden önce ölüp Bilgeliğe ulaşamayan Evrensellikte hiçbir zaman yerini alamayacaktır.
Sözlerimi,İslam düşünürlerinden Sühreverdi'nin Heyakilin Nur(Nur Heykelleri) isimli risalesinin önsözünde yeralan bir tespitle bitirmek istiyorum:
" İlim,kendilerinden sonra Melekut Aleminin kapılarını kapayarak onun feyizli gelişmesini menetmek isteyen bir zümreye vakfedilmiş değildir.Şek ve şüphe yoktur ki,Melekut Aleminin Nurları ( Kozmik sistemlerden gelen anlam yüklü ışınlar) hasret çekenlere yetişip kurtarmak
için her an inmektedir(bizlere manen tesir etmektedir) ve kutsal ışıkları heran yayılmaktadır.
İlmin kaynağı(Kur'an), Ufuk i Mübin'den nurlarını saçmaya her an devam etmekte ve
gayb aleminden gelen feyz ve bereketini taliplerinden esirgememiştir ve hiçbir zaman da esirgemeyecektir.

İlham aldığım kaynaklar:
Ahmed Hulusi(İnsan ve Sırları2
Sistemin Seslenişi1)
Sühreverdi( Nur Heykelleri)

ahad103@hotmail.com
03.05.2005
http://sufizmveinsan.com


Üst Ana sayfa e-mail