Çok
önceden fark ettiğim bir şey vardı. Bu konu, geçenlerde bir
gazetede anket sonuçları ile birlikte yayımlandı.
Toplum olarak bilime
olan ilgisizliğimiz ve bilim kültürüne uzak olmamız
konusu.
Bilime ilgi,
kişisel tercih ve yeteneklere göre
her kişide farklı ortaya çıkar.
Herkesten bilim adamı
olmasını beklememiz doğru olmaz,
fakat insanı hayrete düşüren buluşların yapıldığı günümüz
dünyasında bilime bu kadar ilgisiz gençlerin olduğu kaç tane
gelişmiş ülke toplumu vardır merak ediyorum.
Bilimsel bakış açısının çocukluk ve gençlik dönemindeki okul ve
aile içi eğitimle bire bir alakalı olduğu kanaatindeyim.
Çevrenin etkisini de unutmamak gerekir.
Çevrenizdeki insanlar
‘çıplak paraya’, ucuz kahramanlıklara paye verirken sizin zaten
bilim adamı olma gibi bir hedefinizin olması beklenemez.
Üstüne üstlük, yüzyıllarca önceden yığın haline gelmiş tabular
ve yanlış bilgiler karşınızda dururken, bunları aşıp özgür
düşünce ile gelen yeni bilgi üretimine geçmeniz çok zordur.
Amerika Birleşik Devletleri yeni bir toplum olduğunda bu yığınla
karşı karşıya kalmamıştı. Bu avantaj birçok bilimsel ve
teknolojik gelişmeye ev sahipliği yapmalarına da sebep oldu.
Diğer yandan, geleneğin kutsallaştığı Japonya’da ise teknoloji
usta-çırak
ilişkisinin mükemmel uygulanması ve ast üst ilişkisine dayanan
tarz ile hergün yeni bir teknolojik buluş gerçekleşmektedir.
ABD, bilim adamlarına sağladığı olanaklar ile dünyanın her bir
köşesinden sahasının önde gelen beyinlerine kapı açmaktadır.
Zira Japonya’da üniversite hocalarının aldığı maaşlar ve sahip
olduğu araştırma fonları bütün dünyada gıpta edilir seviyededir.
Japonya’daki şirketlerin bünyesinde yapılan bilimsel çalışmalar
Nobel ödülü
alacak düzeydedir.. Bu sebeplerden, ülkemizdeki gençlerin
mesleki yönden bilime ilgisiz olması anlaşılabilir. Zaten okumak
isteyenler de bir meslek sahibi olmak için, avukat, doktor olmak
için ve neticesinde getireceği ekonomik güven için istiyorlar.
Yoksa bilmek,
okumak
derdinde olan çok az kişi var ki,anket de bunu teyid eder
vaziyette.
Fonda insana ninni gibi
gelen, bir iki eksantrik hayvanın görüntüsünün verildiği, ikinci
sınıf seslendirmenin buğulu sesle sunduğu, arkadan orjinal
yabancı dilinin Türkçe ile karıştığı, kötü programları belgesel
kuşağında veren medyadan da gençlerde bilime ilgi uyandırması
beklenemez.
Dinin bir görüşünü benimsemiş kanalların ise evrim ile açıklanan
belgeselin orjinalini
tanrının mucizesi
olarak sansürlemesi ise hayli enteresandır. Gününün önemli
kısmını TV başında geçiren toplumumuz için bilimsel bakış
açısının verilmesi ve bilime ilgi çekilmesinde TV kanallarına
büyük görev düşüyor. Öyle programlar yapacaklar ki hem anlaşılır
olacak, hem de öğretici ve eğlendirici. Aslında bunu en güzel
yapanlardan biri Japonya’nın devlet televizyon kanalı BS’tir. Bu
kanalın öyle programları var ki alakasız kişilerde bile bilime
ilgi uyandırıyor.
Benim bir hayalim
aslında bu, ülkemizde bilimi prime time’a taşıyan programa imza
atmak.
Toplumsal tabuların bilime engel olması hususunda son olarak
şunu da eklemek istiyorum: Maalesef, Müslüman toplumlarda sanki
bilimi dine alternatifmiş gibi algılanmakta ve
şeytan-işi, Allah’ın
işine karışma
olarak yorumlanmaktadır. Şaka gibi gelse de bu bir gerçektir.
Aslında, bu ayrı bir konu, ona bu yazıda girmeyeceğim ama şunu
da söylemeden geçmemek gerekir:
Bugün, Müslüman
toplumların aydınlanması, din ile bilimin bir bütün olduğunun
fark edilmesi konusunda yüzyılımızın en büyük eserleri
ülkemizden çıkmıştır.
Maalesef, bu da özellikle basın tarafından görmezlikten
gelinmekte ve bu eserler zaman zaman tamamen siyasi ve
magazinsel boyuta çekilmektedir.
Konunun Sabah gazetesinde yayımlanan şu haberi ilginize
sunuyorum:
On gençten sadece üçü
bilimle ilgileniyor (Sabah 9 Mayıs 2006)
TÜBİTAK'ın araştırmasına göre Türkiye'de sadece 10 gençten
sadece 3'ü bilime ilgi duyuyor.
TÜBİTAK, gençlerin bilime bakışlarıyla ilgili çarpıcı bir rapor
hazırladı. Rapor, geçtiğimiz ay gerçekleştirilen Bilim ve
Teknoloji Yüksek Kurulu toplantısında Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan'a da sunuldu.
TÜBİTAK'ın 'Bilim Okur-Yazarlığı
Araştırması' adı altında 47 il, 97 ilçe ve 68 köyde 15-24 yaş
grubundaki bin 33 gençle yüz yüze yaptığı araştırma sonucu
ortaya çıkan vahim duruma göre, 10 gençten sadece 3'ü bilime
ilgi duyuyor.
Araştırmada, gençlerin bilimsel
gelişmelere ve bunlara ilişkin haberlere ilgi duymalarına
karşın, bilimsel yazıları okumaya ya da arkadaşlarıyla bu
konularda tartışmaya ayırdıkları zamanın az olduğu da
belirlendi.
TÜBİTAK'ın 'Bilim
Okur-Yazarlığı Araştırması' raporu, Bilim ve Teknoloji Yüksek
Kurulu toplantısında, internet kafelerin çocuklar ve gençler
üzerindeki olumsuz etkilerinin görüşülmesi çerçevesinde ele
alındı. Raporda yer alan çarpıcı bölümlerden bazıları şöyle:
"- Türk gençlerinin
yüzde 29'u yeni icatlar ve yeni teknolojilerle ilgili haberlere
çok ilgi duymaktadır. Bu oran Avrupalı gençler için yüzde
38'dir.
- Gençlerin ilgisini en
fazla tıp ve internetteki bilimsel ve teknolojik gelişmeler
çekmektedir. Bu alanları çevre, astronomi ve beşeri bilimler
izlemektedir.
- Genetik ve
nanoteknoloji Türk gençleri arasında az ilgi çeken alanlar oldu.
Avrupalı gençlerde en fazla ilgi çeken alan internettir. Bunu
tıp ve diğer alanlar izlemektedir. Nanoteknoloji (kök hücre)
Avrupalı gençlerin de en fazla ilgisini çeken alandır.
- Yapılan bilgi
sınamasında Türkiye'deki gençler, 10 sorudan 5'ine doğru yanıt
verebilmiştir. Buna göre Avrupalı gençlerde yüzde 70 olan doğru
yanıtlama oranı aynı yaş kesimindeki Türk gençlerinde yüzde
51'dir.
- Türk gençleri bilimsel
gelişmelere ve bunlara ilişkin haberlere ilgi duymasına karşın,
bilimsel yazıları okumaya ya da arkadaşlarıyla bu konularda
tartışmaya ayırdıkları zaman azdır. Bilimsel konulardaki
etkinliklere katılma düzeyi düşüktür. Bu düşük düzeyin söz
konusu alanlarda yaygın etkinliklerin olmamasından kaynaklandığı
da rahatlıkla söylenebilir. Avrupalı gençler özellikle bilime
ilişkin yazıları okumak ve arkadaşlarıyla bilimsel konularda
konuşmak açısından Türk gençlerinin hayli önünde yer almaktadır.
- Yeni bilimsel
keşiflerle ilgili haberler Türk gençlerinin yüzde 27'sinin çok
fazla ilgisini çekmektedir. Bu oran Avrupalı gençlerde yüzde
33'tür."
Turhan Doğan
turhan-sufizmveinsan@hotmail.com
Tokyo - 02.05.2006
http://sufizmveinsan.com
|