Burçlar konusu her türlü suistimale açık mı? Herkes bir şeyler söylüyor. Ehli olmayan birçok kişi şu âlemde iş yapıyor; mesela çiçekçi fotoğrafçılık yapıyor, manav çerez satıyor, kırtasiyeci çiçekçilik yapıyor; ama işi bilen de yapıyor bilmeyen de...

Burada ilmin kabahati olmasa gerek. Zira işi ehline vermezsek başa gelen çekilir. Bazı gerçekleri olduğu gibi yazıyorum, yorum yapmayı size bırakıyorum.
Önce, Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in şu açıklamasına kulak verelim:
" Muhakkak yüce ALLAH, yarattıklarını bir karanlık içinde yarattı. Sonra onlara “ nur ” undan saçtı!.. Bu “ nur ” dan nasibini alan hidayete erdi!... Nasibini alamayan da, dalalete saptı!... Bunun için, ALLAH'ın ilmine göre kalem kurudu! "

Şimdi de şu ayetleri dikkâte alalım:
" ALLAH DİLEDİĞİNE HİDAYET EDER !.. " (22-16)
" YILDIZ iLE HİDÂYETE ERERLER !.. " (16-16)
" BÜTÜN YILDIZLAR EMRİYLE FAALİYETTEDİRLER... " (12-16)
" EMRİ SEMÂDAN ARZA NÂZİL OLARAK TEDBİR EDER... " (32-5)
" ALLAH YEDİ KAT GÖĞÜ VE YERDEN DE ONLARIN BİR MİSLİNİ YARATMIŞ; EMRİ ARALARINDAN NÂZİL OLMAKTADIR... " (65-12)
" ALLAH SİZİ YARATTI VE DÜZENLEDİ, BİÇİMLENDİRDİ. DİLEDİĞİNCE TERKİP ETTİ !.. " (82-7/8)

Merhum İmam-ı GAZALİ, meşhur eseri " İHYA "da, ashabın âlimlerinden olan İbn-i Abbas Radıyallahu Anh’ın şöyle dediğini yazar:
" O ALLAH ki, yedi sema yaratmış, arzdan da onların bir mislini; ARALARINDAN emir inip duruyor!...  (65-12)
ayeti celilesinin tefsirini yapacak olsam, beni taşa tutardınız... Bana kâfir derdiniz!.."

Şimdi de,
" EMRİ SEMADAN ARZA NÂZİL OLARAK TEDBÎR EDER "  ayetindeki, " TEDBÎR " in manasına gelelim:
Bakın, merhum Hamdi Yazır  " TEDBÎR " i nasıl açıklıyor:
" TEDBÎR, bir işin arkasını görerek ona göre gereğini tayin etmektir. Allah Teala’nın tedbiri ise, HİKMETİNE göre İRADE buyurmasıdır. 
Şu halde burada “ EMÎR ”, umurun tekili olarak “ şein ” manasınadır.
Yani, DÜNYANIN İŞİNİ MELÂİKE GİBİ SEMÂVÎ ESBAB VE KUVA iLE YUKARIDAN AŞAĞIYA iNDİRMEK SURETİYLE TEDBİR ve iDARE EDER.."
(C.6; s:3859)

Sanırım, artık iş iyice şekillenmeye başladı...
Bakın, " BÜTÜN YILDIZLAR, EMRİYLE FAALİYETTELER "
Peki ne iş yapıyorlar, görevleri ne ?... 
Boş yere, kuru kuruya gökte dönsünler, sadece süs olsunlar diye mi yaradılmış bu yıldızlar?...
" ALLAH YEDİ GÖĞÜ VE ARZDAN (YERYÜZÜ) DA BİR MİSLİNİ YARATMIŞ; EMİR (hüküm) , ARALARINDAN NÂZİL OLMAKTADIR"  ayetinin yorumunda bakın Hamdi YAZIR merhum ne diyor, HAK DİNİ KUR'ÂN DİLİ isimli en kapsamlı ve değerli tefsirinde:
" Bizim anlayabileceğimize göre, bunun zâhirde seyyarelerden her biri kendi semâsı dahilinde bir arz (yeryüzü) gibidirler; ve ONLARDA DA ALLAH' IN BİRTAKIM MAHLUKATI VARDIR; demek oluyor!.." (c:7;s:5078)
" Esahhı akval olan bu ihtimale göre, Arzımızın seyyarelerle, seyyarelerin arzımızla bir mücaneseti, ve semalarla da bir mümaseleti bulunduğu neticesi alınır.
Bundan da, arzımızın dahi bir seyyare ve seyyarelerin az çok arzımız gibi kendi âlemlerinde birer merkezi sıklet ve bazı mahlûkata mesken ve bazı eserlere menzil olan maddi ve laekalmeadin ve nebatı hâvi birer cirm oldukları sezilebilir..." (
c:7;5081)
Ancak ne var ki, biz bu gerçeği bir türlü fark edemiyor, anlayamıyor ve dolayısıyla inkâr etme anlamına gelen bir tarzda olayları yorumluyoruz...
Ya, O'nu yüceltme tahayyülü ile, O'nu her şeyin ötesine, ötelerin ötesine, Arş'ın ötesine, kısacası hayalimizdeki en uzak öteye, noktaya oturtuyoruz !..
Ya da, gördüğümüz her pireyi-deveyi " O " yapıp; " O " nu orada ortaya konulan mana ile kayıt altına alıp; her şeyi " ALLAH " kabulleniyor ve böylece geri planda " birimselliğimizi ALLAHLAŞTIRIYORUZ !.. "
Veyahut; her birimizin varlığını, vücudunu ispat eder bir düşünce ile; sen, ben, o var; varlıkta her şey mevcut, bir de " O " var!... deyip " O " na " SINIR " getiriyoruz !.. Sonra da bu görüşe dayalı bir biçimde, " O " nun bizlere, makro ya da mikro birimlere yaptırdıklarından dem vuruyoruz !..

Oysa; nasıl bir yazarın kafasında türlü senaryolar olur da, hepsi onun kafasından, onun özellikleri istikametinde oluşursa ve buna rağmen de yazarın kişiliğinden, " oluşturduğu kişiliktir " diye söz edilemezse; benzer şekilde, her birimi ve tüm varlığı kendisinden ve kendisiyle meydana getiren " ALLAH " da, o yarattıklarıyla sınırlanmaktan ve kayıt altına girmekten ve onlar olmaktan beri ve ötedir !..
Tüm varlık isimleri altında ortaya çıkan kudret ve mana hep O' na aittir... 
Tüm varlıklar ve oluşturdukları tasarruflar hep O' na aittir ve onların her biriyle bir diğerini etkilemektedir!... 
Ancak bütün bunlara rağmen de, ne mikro ne de makro plandaki hiçbir " şey " için " ALLAH " tır denemez!... 
Fakat, oradaki " vücûdu " da inkâr edilemez !..
Bu yüzdendir ki Resulullah Aleyhisselam, şöyle buyurmuştur:
" İnsanlara şükretmeyen, ALLAH' a şükretmiş olmaz !.. ” 
Ayrıca;
" ALLAH, iHSAN EDENLE BERABERDİR... "
ayetinde işaret edilen bir biçimde, " İhsan edende veren Hak'tır!.. " 
Tasavvuf’ taki mâiyyet sırrı da budur işte !..
Ve sen, o ihsan edeni görüp de şükretmezsen; artık sadece, hayalinde " tasavvurun olan tanrına " şükretmiş olursun ki; bu da gerçek ihsan ediciye şükretmemiş olman sonucunu doğurur...
İşte eğer bunu anladıysak, yukarıdaki ayetlerde işaret edilen manayı kolaylıkla kavrayıp, sistemi de çözmüş, yani " OKU " muş olacağız...

Her biri canlı ve bilinçli bir yapı olan, çeşitli " ALLAH " isimlerinin manalarını hâvi " BURÇLAR " ın, yani günümüz deyimiyle “takım yıldızların”, yaymış oldukları bir kısım kozmik ışınlar, sürekli olarak birbirlerini ve bu arada dünyamızı da etkilemektedir!..
Semadan, yıldızlardan gelen ve "ALLAH " isimlerinin çeşitli manalarını ihtiva eden kozmik ışınlar, hiç farkında olmadığımız bir biçimde, bütün canlıların beyin hücre genetiğindeki “DNA” ve “RNA” dizinlerini etkileyerek, onlardaki çeşitli yönelişlere ve genetik programlamalara yol açmaktadır.
İşte bu sebepledir ki; büyük keşif sahibi Evliyaullah’ tan ve o devrin "OKU " muşlarından olan Muhyiddin A'rabi, " Fütuhat'ı Mekkiye " isimli eserinde; 
" Dünyada, berzahta ve cennetlerde tekevvün etmekte olan ve edecek (oluşacak) her şey BURÇLARDAN iNEN TESİRLERLE meydana gelir. " demiştir !..
Ve işte bu sebepledir ki; " EMİR " yani " HÜKÜM ", yani o hükmü oluşturacak tesirler semadan, yıldızlardan inmektedir, denmiştir...

Bodrum - 23.09.2002
hilbira@hotmail.com
http://sufizmveinsan.com

Kaynak: Temel Esaslar (Ahmed Hulûsi)


Üst Ana sayfa e-mail