Anne baba olmak kolay bir iş değildir. Ancak hakkıyla yapabilmek daha da zorca ve sorumluluğu üst düzeyde bir durum. İnsan olmanın değerlerine ulaşarak kendini aşmaya çalışmak lazımdır sadece insan yetiştirmek değil, topluma faydalı birey yetiştirmek gerek. İnsan için lazım olan kıymetli erdemlerden anne babanın kendisinde olması gerek ki çocuğa yansıtsın.

Belki birçoğumuzun haberi yok, ama ABD dünyanın gelmiş geçmiş en büyük ve Ay'a gitmekten daha önemli projesini tamamladı. Eğer bu buluş kötüye kullanılırsa, önümüzdeki yıllarda insanlığa kan kusturabilir'. Bu buluş uzun bir çalışma sonucu gerçekleşti. Allah’ın insanoğluna bahşettiği akıl nimetini kullananlardan almamız gereken o kadar mesaj var ki!..

Adamlar yıllarca çalışmış çabalamış, insanın genetik  şifresini çözmüşler. Bu ne demek? İnsandan alınan bir damla kan örneğinden kişinin kalıtsal özellikleri, zevk ve yetenekleri, şeker, kanser gibi hastalıklara yakalanma riskine kadar birçok özelliği bilgisayar düğmesine basarak öğrenilebiliyor. Çocukların meslek seçimlerine kadar etkili olan bu buluş 21. yüzyıla damgasını vuracağa benziyor.

Peki biz ne yapıyoruz? Gençler üniversiteyi bitiriyor, hâlâ niçin okuduğunu, ne iş yapacağını bilemiyor. Amaçsız, vasıfsız, işsiz milyonlarca insan yığını... İşte size terör, işte size sosyal patlama, işte size gerçek gericilik, satanizm, uyuşturucu vs.

Eğitim sistemimizin yaz-boz tahtasına döndüğü, laçkalaştığı şu günlerde, ciddi ve gerçekçi olarak ülkemizin esenliği kavuşması için işe her şeyden evvel, eğitimden başlamamız gerektiğini herkes söylüyor;ancak somut gelişme yok. Mecburi eğitimi  sekiz yıla değil, on sekiz yıla da çıkarsak, kalite olmadıkça, hedef ideal olmadıkça çocuklarımıza vatan ve insan sevgisi aşılamadıkça, adalet ve demokrasi duygusu verilmedikçe, sonuç yine hüsran olacaktır. Keşifler, bilimsel buluş ve araştırmalar, teknoloji konusunda en az yüz yıl geride olduğumuzu düşünürsek, eğitimimizin ürkütücü boyutlarını daha iyi göreceğiz.

Peki ne yapmalıyız? Eğer bir şeyler iyi gitmiyorsa, evde yangın varsa, söndürmeye kendi evimizden başlayacağız. Kendi çocuklarımızı yangından kurtaracağız. Çünkü, çocuklarımız birbirini boğazlamaya kesmeye başladı.

Bu yazımda insan kaynaklarıyla ilgili bir eğitim şirketinin seminerinden edindiğim izlenimleri sizlerle paylaşmak istiyorum.
Şunu unutmamak gerekir ki, "dünyadaki aynalar, gümüşlenmiş cam parçaları değil, çocuklarımızdır. Onlarda kendilerimizi görürüz.

Ailenin çocuklarla iletişim kurması için en etkin yol, küçük yaşlardan itibaren "etkin dinlemedir Şayet çocuklarımıza servet bırakmak istiyorsak, iyi ve etkin bir dinlemeyi öğretmek zorundayız.

İyi bir anne-baba olmak; çocuğun davranışlarını şekillendirmek tüm problemlere çözüm bulmak, her şeyden sorumlu olmak ve hep haklı olmak değildir.'
Çocuğu dinlemek, onların isteklerini mutlaka yerine getirmek demek değildir. Çocuğun duygularını baskı altına alırsanız, çocuk sorunlu olur. Anne-baba olarak duygulara değil, davranışlara sınır getiriniz, (süre, miktar gibi...) Onun dediğim dedik biri olmaması için duygularına anlayış göstermek, davranışlarına kısıtlama getirmek gerekir. Bu dönemde gence özgürlük verilmesi, çocuğun sorumluluğu kazanması adına çok önemlidir, Gencin sorumluluğu ölçüsünde özgürlüğü, özgürlüğü ölçüsünde de sorumluluğu olmalıdır.

Yapılması gereken en güzel şey, önce gence güven duyma, sonra onun davranışlarını gözlemleme ve sınamadır. Çocuklarımız bizim kopyamız olmak zorunda değillerdir, onların da ayrı ve farklı bir birey olduklarını kabul etmek zorundayız.
Çocuğumuzun sorunları olduğunda yanında olmalı, fakat sorunlarını kendisi çözmesi için onu sadece cesaretlendirmeliyiz.

Çocuklar başarısız olacaklarına gerçekten inanırlarsa, başarılarını sınırlamış, güçlerini hapsetmiş olurlar. Emir vermek ve yönlendirmek çocuğu kırar, kızdırır ve düşmanca hareketlere sebep olur. Sık sık uyarı ve gözdağı onu korkak ürkek yapar, hayata küstürür. Toplum dışında kalmasına sebep olur.

İnsan kendini aşma çabasına karşı duyarlı olmalı. Tecrübe ve kültür birikimi kişinin hangi yönde ne iş yapması gerektiğini tahmin ettirse de, sonucun asıl olacağı belli değildir. Kişi ancak akıl, vicdan ve iman doğrultusunda hareket etmeli. “İlimsiz gidilen yolun sonu karanlıktır” diyen Hacı Bektaş-ı Veli ne güzel söylemiştir!..

Belki doğru insanla tanışmadan önce yanlış insanlarla tanışmamız gerektiği doğrudur. Böylelikle, en sonunda doğru insanla tanıştığımız  zaman bu hediye için nasıl minnettar olmamız gerektiğini öğreniriz.

Belki doğrudur, kaybedene kadar neye sahip olduğumuzu bilmediğimiz, fakat başka bir doğru da gelmeden (elde etmeden) önce bizde ne eksik olduğunu bilmediğimiz.
Çünkü senin bir tane hayatın olacak ve sadece bir şansın var bütün bunları yapabilmek için.

Belki yeterli mutlulukların var seni sevimli yapan, ya da yeterli deneme yanılmaların seni güçlendiren, yeterli kederlerin (acıların)
seni insan yapan, yeterli umutların seni mutlu yapan. Her zaman kendini başkasının yerine koy. Eğer bu seni yaralayıp incitirse, başkalarını da incitebilir.

İnsanın yarınlarını temsil eden çocuklarımıza ancak seviyelerine inmekle diyalog kurabiliriz.
Hz. Resulullah’ın " İnsanların seviyelerine inerek, anlayabileceği lisanla hitap ediniz" hadisi bize her tür insanla kaynaşma ve diyalog kurma becerisi veriyor.

Bugünün çocuğu yarının yetişkini hep böyle devam edecek...

Bodrum - 26.03.2002
hilbira@hotmail.com
http://sufizmveinsan.com


Üst Ana sayfa e-mail