Dev şirketler vardır , kıyasıya mücadele ederler rakipleriyle, serbest piyasa denen bir savaş alanında. Üzerinde uğraştıkları, tüketici olup belirli bir gelir seviyesindeki kitlelerdir.

Dev Devletler vardır , önceleri sıcak, şimdileri soğuk savaş içindedirler; savaş alanları bazen borsa tahtaları , bazen bir üçüncü dünya ülkesi toprakları , bazen de  uzaydır.
Devleştikçe büyür savaştıkları alanın boyutları.

Dev Partiler vardır , alanları yaşadıkları ülke toprakları üzerindeki halk yığınlarıdır; tarzları, yaptıkları aynı şeyi , bir diğeri yaptığında halk yığınlarına kötü gösterme çabası, becerikliliği ve başarısıdır. İnsan hayatını kolaylaştırıcı unsurlar yaratmak ve uygulamak çok  zordur bu tarz oluşumlarda.

Dev medya grupları vardır , onların da alanı TV’ler , Radyolar ve gazetelerdir. Aslında en etkin alan bunların elindedir. Zira burada haram , mübah ve mekruh da helâl olmuştur. Stratejiler için birkaç can yanmış , birkaç milyon dolar uçmuş önemli değildir. Diğer tüm Devler de, bu alanı kullanmak isterler, yığın halk kitlelerine ulaşıp “ Kamu Oyu” oluşturmak adı altında kıvrımsız beyinleri şartlı-programlamaya tabi tutmak için.

Mahalle aralarında “DEV” gibi görünmeye çalışan, garip kılıklı ve tümden çaresizler vardır. Alanları yine mahalle aralarıdır. Onlar da diğer devlere nisbetle paskalya çöreği gibi kalan menfaâtleri için vuruşurlar, delikanlılık kıspetini giymiş yağlı güreş pehlivanları misali...
Vuruşurken birkaç günahsız da ölür ya da sakatlanırsa önemli değildir onlar için...

Dev yazarlar vardır; bazen aynı masada , aynı atmosferde demlenmelerine karşın , savaş alanları olan gazete köşelerinde kıyasıya vuruşurlar. Bu vuruşmaları Medya patronlarının çıkarına dokununcaya kadar demokratik ortamın getirdiği serbestlik zevkiyle takip edilir, ne öğrenilirse de gerçeğe yakın veya gerçek olan bu hesaplaşmada, yalın, kılıfsız bir şekilde okuyucuya ulaşır. Tabii ki bu çıplaklık patronun çıkarlarına dokunup , o çıkarlar teşhir edilmeye başlanıncaya kadar sürer…

Devler vardır , İsa (a.s) ve Deccal gibi savaş alanları ‘kudret’leridir. Kılıçları, kudret kılıcıdır, savururlarken bir o yandan bir bu yandan, kıyarlar birçok cana.
Ortalık hep kandır , kaçışır birileri birinden bir yana, varınca bir yana sanırlar en doğru yan vardıkları yer…
Yansızlık fıtratına sahip  olup da Devlerin çarpışma sahalarına girmeyenler de mevcuttur. Onlar devlerin ne yapmaya çalıştıklarını anlamaya çalıştıklarından Yansızlık içinde seyrederler , yandaş da istemezler yanlarında.

Devler vardır , internet sayfalarında savaşırlar …
Kiminin lakabı Hacker ( hakırdır) kimininki de “fakir”… 
Silahları bazen İsa-Deccal gibi kudret kılıcı iken, bazen de düşündürme-kurgulama tabancasıdır. Mermileri isabet eden ağır yaralar alır beşeriyet bedeninde ..

Yansızlar vardır, hadlerini bilenler onlar dışarıdan seyreder ve genelde şöyle yorum yaparlar:
“Tüm devler aslında aynı şeyleri söylüyor ve aynı silahları aynı yöntemleri kullanıyorlar.”
Dev devletlerden , dev medya kuruluşu ve dev şirketler hepsi aynı şey üzerinde farklıymış gibi görünme çabasındalar. Aynılıklarını, farklılıkları ile gizlemeyi profesyonelce yapmaktalar.

İsa’nın kılıcı ile Deccal ‘ın kılıcı aynı dükkândan satın alınmış , buna dikkât eden yok!.. 
Kılıcın tuttuğu ele kılıcın ismi verilmiş. Dükkân sahibi keyifli ….
Neden olmasın ki, satılan her ikisinde de kendi malı, tatlı rekâbet , çok serbest bir piyasa...

İnternet devleri , aynı dükkânın silahlarını almışlar ellerine , ellere göre isim verildiğinden çoktan gizlenmiş aynılıkları farklılık içinde ..
Arada menzile giren zavallı sanal kullanıcılar , yara almakta veya ölmekte…
İşin garibi , yara alan, yandaşına yaranmış olma HAVA sı içinde kendini gazi bile ilan etmiş, bir diğeri de  sanıyor şehit olduğunu...

Bütün bunlardan sonra , Allah bizi “DEV” lersiz bir hayatın tatsızlığına itmesin.
Onlar olmasa biz kendimizi bir şey “Sanabilir miyiz?”…
Yandaş olmadan yaşayabilir miyiz?

İstanbul - 07.07.2000
http://sufizmveinsan.com


Üst Ana sayfa e-mail