üyük
Patlama ( Big Bang) olarak nitelenen, enerji boşalımından
beri yaklaşık on üç milyar yıl geçtiği
saptandı.
Bizler
her ne kadar, Hubble Uzay Teleskobu sayesinde artık evrenin
“kenarı” denebilecek uzaklıktaki noktalarını
görebiliyorsak da, galaktik yapıların ‘Büyük
Patlama’dan ne kadar zaman sonra oluştuğunu kesin olarak
bilmiyoruz. Hubble’nin görüntülediği garip görünüşlü
birçok ilkel gökadanın, evrenin yaşının onda birinden daha
genç olduğu sanılıyor. Bu gözlem evrende, bir değil
çok sayıda Bing bang olduğunun kanıtı. Gördüğümüz
kadarıyla, evren yaklaşık bir milyar yaşındayken de gökadalar
en azından biçim olarak şimdikilere benziyor ve her biri, yakınımızda
gözlediğimiz yaşlı gökadalardaki gibi milyarlarca yıldız
içeriyordu.
Diğer
yandan, kendi ölçülerimizle değerlendirdiğimiz tarihsel
zamanın evrensel kozmik ölçülere göre çok küçük bir
dilim olduğu anlaşıldı. Yapılan basit bir hesap, insanoğlunun
dünya üzerindeki yaşamının 8.6 saniye gibi bir süreyi
kapsadığını gösteriyor. Evrim araştırmalarına göre,
atalarımız (dünya takvimine göre) iki milyon yıl kadar öncesinde
görülmeye başlandı. Yaklaşık on bin yıl önce de
hayvanlar evcilleştirildi,gelişen evrimle birlikte buğday
ürünü ortaya çıktı.
Aynı zamanda, yerleşik insan
toplulukları oluştu.
2000 ‘li yılların içinde olduğumuz bugünlerde ise,
“evrendeki yerimiz”, “zaman dediğimiz göreceli kavram”
gibi konular yaşantımızdaki yerini aldı.
İnsan
soyu olarak güç ve yeteneklerimiz konusunda gerçeklerin
saptanmasına ve geleceğimizi yönlendirebilmemizin detaylarına
girişildi. Ne çare ki, bu dönemde bile Dünya üzerinde yaşayan
birçok ülke, teknolojik açıdan, birbirlerine kıyasla büyük
farklıklara ulaştı.
Güneş
sistemimizin dört –beş milyar yıl öncesinde oluşmaya başladığı
ve Samanyolu yıldız kümesinin (Galaxie) dört sarmalından
birinin uçlarına yakın bölgede yer aldığı tesbit edildi.
Hubble Teleskobuyla elde edilen verilere dayanılarak, uzayda
saptanamayacak kadar çok sayıda yıldız kümesi olduğu kabul
edilirken, şu ana kadar sadece Samanyolu’nda 400 milyardan
fazla yıldız olduğu belirlendi. Samanyolu’nun kendi çevresinde
bir turu 250 milyon yıl alıyor.
Yerel Gökada Kümesinin üyesi olan ve bize en yakın mesafede
olduğunu bildiğimiz Andromeda
yaklaşık iki milyon ışık yılı
uzağımızda...
(Samanyolu Gökadası, büyük olasılıkla Andromeda’yla çarpışacak.
Ancak bundan Samanyolu’nun zarar göreceğini sanmıyorum.
Bilimsel
verilerin ortaya
koyduğu böyle bir tablo
karşısında, yerküremizin boyutlarını değerlendirebilmemiz
olanaksız gibi gözükürken, ister istemez bu muhteşem eser için
“sonsuzluk” deyiveriyoruz.
Esasen
Kur’an “Subhan olan
Allah” kavramı ile bu tarifi yapıyor. Yani sonsuz ve sınırsız
Ehad olan varlık...
Acaba
milyonlarca yıl sonra Kozmos’un herhangi bir yerinde yaşayan
biyolojik yapıdaki bilinçli canlı türleri ile iletişim
kurabilecek miyiz?
Çeşitli
araştırmalarla oluşturduğum
yazıyı hazırlarken dilimin ucuna gelen bu soru Kozmos yaşamında
her zaman güncelliğini korumuştur.
Ben
Kozmosun büyüklüğünü taşıyamıyorum. Yıldızları
saymaya çalışırken bunu anlıyorum ve sadece
Dünyanın
görkemi ile yetinmeye çalışıyorum.
İstanbul
- 23.05.2000
http://sufizmveinsan.com
Popüler Bilim
Ocak 2003
|