Ey güzeller güzeli olan Allah’ım. Sana olan aşkımdan gözlerim pınar oldu neredesin? Beni yad ellere mi attın? Ne.... ama diyorsun ki “ben kuluma şah damarından da yakınım.” Sen bana çok yakınsın da yoksa ondan mı göremiyorum?

Ey güzeller güzeli Allah’ım, diyorlar ki “Allah ilimle bilinir?” Ama Mevlana’mız diyor ki “bir sinek yese yese bir çuval şekerden ne kadar yer?”
Peki Allah’ım bu ilimden bir sineğin yediği kadar tadanların hepsi ayrı anlayıştalar. Körlerin fili tuttuğu gibi, ellerine gelen yeri anlatmadalar. Çoğu, ya fırıncı gibi kulları ateşe atmada ya da kimileri şişe dizip köfte misali ateşe koymada,Allah’ım yoksa...?

Hayır, o benim Allah’ım değil, onların hayalindeki olmalı...Sen ne dersin benim güzeller güzeli Allah’ım? Senin ne kadar merhametli olduğunu, affetmek için ne kadar sebepler halk ettiğini,ilk önce kaleme “cemalim celalime galiptir “ yazdırdığını kulların bilir de neden söylemez? Neden hep celalinden bahseder de cemalinden bahsetmezler? Celalin içindeki cemalini neden görmezler? Şu teknoloji ve ilim çağında insanlar çocuklarını diri diri kuma gömmüyorlar ki, değil mi benim Allah’ım?

Sanırım ki, biz senin Şanını, yüceliğini, Vedud ism-i Şerifini ve manâsını, Resulullah’ı dahi rahmet olarak gönderdiğini yeterince bilmediğimizden, acizliğimizden, şartlanmalarımızdan,”miş miş” ve “di di”lerden kurtulamayışımızdan bilemiyoruz.

“Zatında merhamet, adalet ,acıma olmaz” diyorlar sen güzel Allah’ım her şeyden arı ve mükemmelsin eksiğin ve ihtiyacın yok ki, onlara lüzum hissedesin. Zatın ile birlikte başka bir şey yok ki, başka bir varlık senin durumunu izah etsin!Ama sen bilinmeyi arzu edersen gücün kudretin her şeye yeter değil mi benim Allah’ım?.Kulun aciz ve zelildir; ilim sahibidir de diyemem, peki benim anlayabileceğim şekilde bana kendini.... kendini anlatır öğretirsin değil mi Allah’ım ? Bunun için ki sen hadisi kudside “Ben kuluma kendimi istediğim gibi tanıtırım “demiştin. Sen her şeyi apaçık yaptın söyledin de biz seni anlayamadık galiba değil mi benim güzel Allah’ım?

Sen kendine büyük bir saray yaptırmışsın içinde sonsuz penceresi olan; bir de içine sayısız elbiseler koymuşsun giyinmek için, her pencerende başka bir görüntü, başka bir ilim, başka bir anlayış, başka bir anlatış, ama her pencerenin manzarası kendisi için mükemmel. Acıdın merhamet ettin de kuluna bir odacık verdin ,bir pencerecik açtın tam da giysilerinin karşısına.
Gördüm giysilerini hamdım, şükrüm ve acizliğimle. Hikmeti acaba şu mu ola ? Nereye bakarsam ilk önce Allah’ın vechini görürüm. Diyenlerin şerhi mi ola? ... Güzeller güzeli olan benim Allah’ım,bana çok yakın olduğunu anlatmak için mi?Yoksa kulum garib kalmasın, her gördüğü elbisemin içinde Beni tanısın diye mi penceremi odanın karşısında açtın.

Ey benim apaçık ortada olup da yine gizli olan ,her elbisenin içinde olup da her şeyden münezzeh olan Allah’ım! Yoksa bizim elbisemizi giyen de Sen misin? Yoksa kendinden kendine giden yolda kendini arayan, yanıp yakılan, Mecnun’un Leyla’sı Aslı’nın Şirin’i,Leyla’nın Mecnun’u,Şirin’in Aslı’sı hep Sen misin?

Ben Sana âşık olduğumu zannediyordum, Seni her yerde her şeyde, kendimde, gönlümün derinliklerinde arar dururdum. Yoksa ben değil, arayan Sen misin? Yoksa benim sana olan aşkım senin kuluna olan aşkın mıdır?Kulun artık her şeyi unuttu, ne adı kaldı ne de sanı. Senin elbiselerini gördü göreli....

Fakirim,eğilenim,muhtacım, zillet sahibiyim ve günahlarımın esiriyim. Bir ismi de Vedud olan, güzeller güzeli, merhametliler merhametlisi Allah’ımın kapısında dilenciyim, tevbeler ederek af dilemedeyim. Senin kapın yalnız âlimler ve mükemmel kulların içinse, bu aciz ve zelil kulun kimin kapısına gitsin?”Ümit ve iltica kapısı tektir, o da Allah’ındır.”diyorsun.  Bizi affetsen de , bekletsen de kapındayız,  kapıyı açıp ayağını ilk attığın yerde, aciz kulunun başı, ayaklarının altında olacaktır. Benim güzeller güzeli Allah’ım!...

Hak fakiri aciz ve biçare kulun Deveci...

Bodrum - 26.03.2002
http://sufizmveinsan.com


Üst Ana sayfa e-mail