Hayat, çözülmek üzere
sunulmuş bir bilmecedir.
Bazılarımız ipuçlarına sıkıca
yapışıp çözüme ilerlerken, bazılarımız ise
karşı karşıya olduğumuz bilmeceden bile habersiz,
ömrümüzü tüketir gideriz.
Farkında olmakla başlar her şey.
Sıradan olan her şeye sıra dışı muamelesi
yapmakla...
Her an nefes alıyoruz, rutin bir işlem. Ama
ya bir an alamazsak diye düşündüğümüz
an, gerçekleri gizleyen perdeleri aralamaya
başlamış oluruz. Nefes almanın aslında ne
büyük bir lütuf olduğunu hissetmenin
hazzıyla, iman merdivenini bir basamak daha
atlarız belki.
Bilmece bu, bazı şeyler
aşikâr değil. “Akıl ve kalbimiz ne güne
duruyor? Çözümü üretsin ya diyoruz değil mi?”
Akıl ve kalb ancak ''hak '' ile beslenme
alışkanlığını kazanmış ise gerçekleri
görebilir.
''Güneş kadar açık hakikâtleri insanlar
nasıl göremiyor ?''diye kendimizi yediğimiz
dönemlerde ''farkında oluş '' nimetine karşı
ne kadar şükretsek azdır.
Nefis ve şeytani güçlere
karşı durmada iradeye güvenme kadar
hatalı bir tutum olamaz herhalde.
Nefis ve şeytan kadar kuvvetli
muhaliflere karşı bizi tek koruyacak şey
''teslimiyet'' tir; ancak, Teslimiyet ise, istisnasız
her an ALLAH' la beraber olduğumuzu
unutmama duygusunu edindiğimiz an, gerçek
manasına kavuşmuş olur. Görüyor gibi
davranarak, huzurda olduğumuzu hissederek, kısacası,
yaşayışımızı sorgulamaya ve perdeleri açmaya
azmettiğimiz anda , yaşamaya başlamış, fizyolojik
insandan'', huzura kabul olunacak kul '' seviyesine
çıkmış oluruz, inşallahu Teala..
RABBİM ebeden yar ve
yardımcımız olsun...
Ö.Zeyneb EKİNCİ
muttakisahabe@hotmail.com
İstanbul - 18.11.2003
http://gulizk.com
|