Gönülden Damlayanlar
-2-


Dua yüklü bulutlar,
Gönlümü rahmetle yıkadılar…

DUA, nefsinin acz içinde olduğunun itirafı,Cenab-ı Hakk’ın  en  yüksek  mertebede tazimi,kudretinin tasdikidir. Bütün  kainata hükmettiğini  iddia  eden  insan  o kadar  acizdir  ki, varlığını ancak mikroskoplar altında binlerce  kez  büyütmedikçe  göremediği bir mikrobun, bir bakteri veya virüsün  vücuda  girip de bütün  vücudunu  ateşler içinde bırakmasına engel olamaz. Dua, işte bu aczin ifadesi,ihtiyaçlarının  sonsuz olduğunun itirafıdır. Resulullah (sav) buyuruyor ki: Sofranızdaki  tuzu da  Allah’tan  talep eyleyin, bir tutam dahi olsa...Arkasından, Cenab-ı Hakk’a dua ettiğiniz  zaman  cennetin en yüksek mertebesi  olan   Firdevs-i Ala’yı da  dileyiniz , diyor. Bu  ifade :
‘ Ya Rabbim ! Ben  o  mertebede  büyük  ihtiyaçlara  sahibim  ki,ihtiyacım  o  kadar  çok ki, soframdaki  bir  tutam  tuzu  bile  elde  edemeyecek  kadar  acizim, sen ihsan  etmezsen  elde  edemem .Benim  ihtiyacım o mertebede büyüktür ki Ya Rabbim ! Cennetteki Firdevs’e de ihtiyacım vardır. Senin yardımın  olmadıkça bunların  hiçbirini  elde etme gücüne sahip değilim ‘ idrakinin itirafıdır.

DUA  kulluğun  alameti,kişinin Rahman’a  talep  tarzında  müracaatı,namaz, oruç gibi  kulluğun  icabı,gereğidir. Bir  hadisi  şerifte   ‘Dua, ibadetin  iliğidir, özüdür.’ buyrulmaktadır.

Dua,  insanın  kulluğunun  gereği  bir  ibadet  olduğu  için dualarımızda  talep  ettiğimiz  şeylerin bize  ulaşması  endişesi,arzusu,hırs  ve  ihtirası bulunmamalıdır.Sadece  kulluğumuzu  ifa  etme, Allah’ın ‘ Dua  ediniz ‘ emrini  yerine  getirme isteği  mevcut  olmalıdır.Duada amaç, talep  edilen  mahiyet  değildir,dua  ile  ifa  edilen  kulluktur.Çünkü  dua,  Allah’ı  tazimin  bir  yoludur.

DUA , dünyanın  haris  menfaatleriyle  insanın  gönlündeki  arzuların  ihtiras  haline  gelmesi  ve  kişinin  bu  ihtirasını  tatmin  etmek  için Allah’ı  vasıta  kılması  değildir.

DUA,  ezelde   takdir  olunan  kaderin  tahakkuk  etmesine  sebep  olarak  kılınmıştır. Cenab-ı Hakk’ın  takdiri  iki  türlüdür.Birincisi  sebebe  bağlı  takdir  edilmiş  kader,ikincisi  ise  sebep  olmaksızın  mutlak  takdir  edilmiş  meselelerdir.İşte  dua  bu  sebebe  bağlı  meselelerin  sebebidir.Yani  kişi  dua  ettiğinde bu duası  onun  kaderinin  tahakkuk etmesine  sebep  olmuştur  oysa bu  takdir  ezelde  Allah  tarafından  belirlenmiştir .Rasulullah (sav): ‘Kader,takdir  olunmuştur  ve  kalem  kurumuştur,yeniden  takdir  olunmaz ‘ buyurmaktadır.Allah’ın  kaderini  hiçbir şey  değiştiremez. Bazı  kimseler ‘Madem kader var, öyleyse Allah’a dua etmenin manası  nedir? ‘yanlışlığına  düşmektedir.Dua ,kaderde sabit  olan  ve  bizim  için  takdir  edilmiş  olan  şeyleri  reddetmek,değiştirmek veya ona itiraz etmek için değildir, elbette ki  Allah’ın  emri  ne   ise  o tahakkuk  edecektir bunda şüphe yoktur. Ancak,  bizim  mükellefiyetimiz  kulluktur.Dua  da  kulluğun bir gereği,bizim  irademizi  ortaya  koymamızın bir yolu ve bir çok Kur’an  ayetinde  belirtildiği  üzere  Allah’ın  bir  emridir.

‘’ Bana  dua  ediniz   ki  size  icabet  edeyim ‘’ (Mü’min 40/60)

İşte  bize  kulluğumuzun  gereği olarak emre itaatle teslimiyet düşer. Unutulmamalıdır ki zamandan  ve  mekandan  münezzeh olan Allahu Teala bizim ne  zaman dua  edeceğimizi  bildiği  için  kaderde  bir  değişikliğe sebep  olmaz  dua...

Hastalık, kaza, başa gelen sıkıntı ve felaketler dua için sebeplerdir, dua  etmemizin  vakitleridir. Bu durumlarla karşılaşınca kulluğumuzu  dua  şeklinde  tecelli   ettirir,dua  şeklinde ifa ederiz. Neticesi ise, Allahu Teala’nın takdirine  kalmıştır.

DUA,  İlahi huzurda  kalmanın  bir  yoludur, dua süresi  uzadıkça  huzurda  kalma  anları  da  artacaktır  bu  ise  kalbi doyuran, mutmain  hale  getiren  bir  iksirdir,bir  kere  gerçekten dua  hazzını  yakaladı mı  insan, o anların  özlemiyle  defaatle  dua  edecektir  artık. Dua edebilme nimetini elde etmek  için  de  dua  edecektir.Çünkü  dua  eden  bir  kula   rahmet  kapıları  açılmıştır.

Dua  halinde  gözden  akan  birkaç  damla  gözyaşı  kalbi  masiva  ve  kederlerden  arındıran  rahmet  yağmurudur.

DUA ,  bir  nurdur.Bu  nuru  ise  Rahman ve Rahim  olan  Allah  kalbe  koymaktadır.Dua  etme  lütfunu  bize  ihsan  eyleyen de  şüphesiz  O’dur. İnsanı  Rabbine  yaklaştırdığı  için , insana  verilen  en  büyük   nimettir,   dua  edebilme  nimeti  ve bu  lütuf  şükre  şayandır.Rabbimiz,  şükrü  eda  edilmeyen  nimeti  elimizde  tutmayacağını  söylüyor,  bu  yüzden canla başla sarılmalıyız kalbimize Rahman tarafından bahşedilen dua  etme  isteğine.

Gönüllerimizin dua ile yıkanması, her işimizin dua yakınlığı ile başlayıp dua rahmetiyle  sonlanması dualarımızla….

Ö.Zeyneb EKİNCİ
muttakisahabe@hotmail.com

Kayseri - 30.12.2003
http://gulizk.com


Üst Ana sayfa e-mail