Şimdi Hicret Zamanı...


Hicret,  Peygamber  Efendimiz (sav)  ve  gönlünü  İslamiyet’e  adamış  mübarek  sahabelerin  Mekke’den  Medine’ye  göçüdür.

Hicreti   vatan  değiştirme, bir  yerden  bir  yere  taşınma  zahirinde  bırakırsak, o  kutlu  ruhu  anlayamamış  oluruz.

Çünkü  hicret, küfürden  tevhide, batıldan hakka, karanlıktan  aydınlığa  çıkıştır. Cahiliyenin,  insanı  hayvanlar  mertebesine  düşüren  sefilliklerinden, insanın  yaratılış  itibariyle layık  olduğu  medeniyete  yükselişidir  hicret. Bu  manada  muhacir  ise, nefsinin  hoş  gördüğü  hal  ve  hareketlerden Allah’ın  çizdiği  sınırlar  dahiline  hicret  eden  kişidir. Başıboşluktan nizama, sınırsızlıktan  disipline  geçişle gerçek  manadaki mutluluğa  varıştır hicret.

Uyanışın, dirilişin  manevi  timsali  olan  bu  kavramı  sadece  o  döneme  özgü  saymak, İslamiyet’i  o  döneme  has  kılmakla  eş manada sayılır. Çünkü  insan,  kıyamete  kadar  hep  yaşar  hicreti.

Nefsinde  yaşar   başta.
Kendini  Allah’a  kul  olmaktan  uzaklaştıracak  nefsinin  telkinlerinden  Rabbine  sığınarak  yaşar .
Aile  ve  çevresinde  de hakeza...
Hicrete  devam  ettikçe ufku  aydınlanır , değeri  artar ve manevi  yükselişlerle salihler  zümresine  ilhak  olunur. Kur’an’ı  Kerim’de  buyrulduğu  şekliyle,  tüm  canlılar  için de  beden  ve  ruh  haliyle  en  güzel  biçimde  yaratılma  şerefine  nail  olmaya  çalışır. Hakkı  batıla  tercih  etmesi ve bu  yoldaki  zahmetlere  göğüs  germe  sebatını göstermesi, ancak onu Rabbi  katında güzel  bir  seviyeye  ulaştırır.
Başta  nefsine,  sonra  şeytan  ve  yoldaşlarına  karşı  direnişi ,   körü körüne  yürümeyişi   ve  aklını  Hakk’ın  emrine  verişi   ile  umulur  ki, Rahman’ın  hicret  eden  muhacire  verdiği  sevaba  nail  olur.

Şimdi  hicret  zamanı…
Nefsimizden  Yaradan’a  sığınışın  böylelikle  kendimizi korunmanın en  güzel  yoludur HİCRET….

Ö.Zeyneb EKİNCİ
muttakisahabe@hotmail.com

Kayseri - 24.02.2004
http://gulizk.com


Üst Ana sayfa e-mail