Erzurumlu İbrahim Hakkı merhum, Marifetnamesi’nde buyuruyor ki:
“Evliya’nın hikmeti İlmi billahtır, ki hakikât ilmidir ve hal ilmidir.
İrfan ilmidir, aşk ilmidir, batın ilmidir, ledün ilmidir, sudûr ilmidir, yani gönülden doğuştur kalpler ilmidir.
Allah ilmi kerubun ilmidir, yani Allah’a yakınlığın keşfidir uyubun, yani ayıpların örtülmesi zunubun, yani günahların kefaretidir.

Allah ilmi hikmet adı ile tanınmıştır. Ve Kuran’da hayrı kesir pek çok iyilik diye anılmıştır.

İbrahim Hakkı’nın bu tarifleri aynı fikri değişik sözlerle tekrardan başka bir şey değilse de neticede, tasavvufu hikmetin kısımlarından saydığını görüyoruz.
Onun ilimle hikmet arasındaki farkı göstermek için yazdığı satırlar pek dikkât ve önemle okunmaya layıktır.

İlim, öğretmek ve öğrenmekle olur. Hikmetse kendini aç bırakmakla olur, o halde ilim lisandan lisana gelir, hikmetse gaybdan kalbe gelir, zahir ilim lisandan çıkar ancak kulak deliğine gider, batın ilmi gönlün derinliğinden çıkar, nefse tesir edip kalbin içine akar, zahir ilmi lisanın işlerindendir.lisansa mülk aleminin hazine bekçisidir.

Batın ilmi gönül hallerindendir. Gönülse melekut aleminin hazine bekçisidir. Zahir ilmi halk içinde meşhurdur. Kitapları yazılmış ve yayılmıştır.
Batın ilmi Hak için göğüsler içinde örtülmüş, halka açıklanması yasaklanmış ve halk ona yaklaşmaktan sakındırılmıştır.

İlim tefekkürle bilinir, hikmet tezekkürle anmakla bulunur.
Ebü Talibi Mekki demiştir ki:Allah ilmini bilen kâmilin üç ilmi vardır: Biri zahir ilmidir ki, zahir ehline saçılır . Biri batın İlmidir ki ancak ehline söylenir. Ama üçüncü ilim ne zahir ne de batın ilmidir. O gizli bir sırdır ki, kişi ile Allah arasında örtünmüş ve gizlenmiştir.

İbrahim Hakkı bu farkı gösterdikten sonra hikmeti şöyle tarif ediyor:
Hikmet ledün ilmidir ki, Rabbani ilhamdır. Hikmet, anlayış ve hızlı kavrayışın sezişin eksiksiz halidir. Hikmet yakinin, kesin bilginin açılmasıdır. Hikmet kesin bilginin görünüşe gelmesi ve yoklanmasıdır. Hikmet bir nurdur ki, izafi ruhtan gelip arifin kalbinde zuhur eder. Hazzı daha fazla olan arifin hikmeti daha tam ve daha çoktur.

Hikmet sözlerde işlerde ve hallerde isabet doğru olana uygun düşmektir.
Hikmetin alameti: Dünya şehvetlerinin sevgisini terk etmektir.Yükseğe çıkmayı ve Mevla’nın huzurunu istemektir.
Hikmetin alameti: Az yemek, az içmek ve az uyumaktır. Ve devamlı sağlığa dikkat etmek gerektiği kadar, konuşmak gönülden Mevla’ya tam yönelmektir.
Hikmetin alameti: Hakk’a tevekkül Gücünün ve sorumluluğunun gereğini yerine getirdikten sonra sonucu Allah’a bırakma, teslim ve rızadır. Halka güzel ahlakla, tevazu, yumuşaklık ve güler yüz göstermektir.

Hikmet kendinden büyüğe teslim olmak, kendinden küçüğe hürmet ve şefkât etmektir.

Bu vasıflarla vasıflanmış olan arif, İlahi hakimdir. Hikmeti ehlinden men etmek ehline zulümdür. Ve hikmeti ehli olmayana söylemek hikmete zulümdür.

mehmetdeveci@hotmail.com
Bodrum - 04.02.2003
http://sufizmveinsan.com

Kaynak:
Tasavvuf Tarihi; Mehmet Ali Ayni


Üst Ana sayfa e-mail