İbadete düşkünlüğü ile tanınan ve ay­nı zamanda Peygamberimiz'in süt kardeşi de olan Osman b. Maz'ım (r.a) İslamiyet'i ilk kabul eden (14. cü olarak) büyük sahabilerdendir. Kaç tarihinde doğduğu ve ve­fatında kaç yaşında olduğu bilinmemekte­dir.

İslam'ı kabul etmeden önce de ahlaki bakımdan birçok güzel özelliklere sahip en­der sahabilerden biridir. Akla zarar verdi­ği, insanı zillete düşürdüğü için Cahiliyye döneminde bile ağzına bir damla içki koy­mamıştır. Halim ve selim bir zat idi. Şeklini ise tarihçiler orta boylu, çok esmer tenli, geniş ve uzun sakallı olarak bil­dirmişlerdir.

Darül Erkam'da bir grub arkadaşıyla birlikte müslüman olmuştur. Beş kişinin birden müslüman olması Rasulullah'ı çok memnun etmiştir. Hz. Osman b. Maz'un (r.a) İslam'ı kabul ettik­ten sonra evine giderek ailesini de müslüman yapmıştır. Böylece ailece islam olmak şerefine nail olan pek az sahabeden biridir.

Önce Habeşistan'a sonra Medine'ye hicret etmiştir. Habeşistan'a hicrette kafilenin başka­nı olduğuna dair bir ri­vayet de vardır. Kafilenin başkansız olduğu da söylenmektedir. Mekke'lilerin toptan müslü­man olduğu yalan habe­ri üzerine Habeşis­tan'dan Mekke'ye döndüklerinde himaye­siz olarak girmenin çok zor olduğunu gö­rünce Velid b. Muğire'nin himayesine gir­miş fakat daha sonra da ayrılmıştır. Bunun sebebi ise, kendi sıkıntı çekmeden yaşarken himayesiz müslümanların Kureyşlilerin elinden gördüğü işkenceler karşısında haya etti ve bu durum çok ağrına gitti. Bunu kendisi için bir noksanlık sayarak Velid b. Muğire'nin himayesini reddetti. Velid'e hi­mayesinden fayda gördüğünü lakin Allahü Teala'dan başka bir kimsenin himayesinde bulunmak istemediği için böyle yaptığını bildirdi.

Osman b. Maz'un hazretleri Kureyş meclisinde bulunduğu bir sırada şair Lebid'e itirazından dolayı gözüne şamar vu­rulur. Himayeyi reddetmesen bu şamarı yemezdin Velid'e, "Benim öteki gözüm de böyle bir şamara muhtaç" diyerek Allah yolunda hiçbir ezadan yılmadığını göster­di. Şad b. Ebi Vakkas hazretleri yapılan bu hakarete dayanamayarak Hz. Osman'a vuranı yakalayıp onun suratına öyle şiddetli bir tokad indirdi ki yüzünü gözünü kanattı. Bir rivayete göre, İslam tarihinde müslümanlar tarafından dökülen ilk kan budur.

Peygamberimiz'in havarilerinden oldu­ğu da rivayet edilen Hz. Osman b. Maz'un'un Cuma günleri hutbe sonunda okunan “innallahe ye'muru..” ayetinin nü­zulüne şahit olmuştur. İşte bunun üzerine Osman (r.a), "Kalbime iman oturdu" demiş ve Ebu Talib'e vararak yeğenine uymasını ve rüşdü bulmasını istemiştir. Medine'ye hicretten son­ra Ebul Heysem ile onu Peygamberimiz kardeş yapmıştır.

Osman b. Maz'un son derece haya sahibi idi. İslam davası uğru­na her türlü eza ve cefâ­ya sabır gösterirdi. Bü­tün   hayatı   boyunca zühd ve takva içinde ya­şamayı   kendine   şîar edinmişti. İbadete o ka­dar düşkündü ki, evi­nin içinde kendine tah­sis etmiş olduğu hücre­den hiç çıkmadan gün­lerce ibadet ederdi. Hat­ta hadım olmayı bile gö­ze almıştı. Fakat sevgili Peygamberimiz onu ve onun gibi yaşamak isteyenleri bundan men etti; Ben sizin için güzel bir örnek değil miyim? "Benim sün­netimden yüz çeviren benden değildir." bu­yurdu. Böylece ibadette itidali ve her hak sahibine hakkını vermeyi tavsiye etti. Ruh­banlıkla gönderilmediğini söyledi.

Bedir muharebesi sırasında Hz. Osman b. Maz'un hastaydı. Tedavisine çalışıldı fa­kat iyileşemedi. Hicretten otuz ay sonra ve­fat etti. Vefatına Peygamberimiz çok üzül­dü. Kefenlenirken alnından öptü. Gözyaş­ları onun yanaklarına damladı. Medine'de ilk ölen muhacir idi. Müslümanların henüz kabristanı yoktu. Peygamberimiz Cennet'ül Baki'nin yerini müsait gördü ve oraya def­nedildi. Orası bundan sonra müslümanla­rın kabristanı oldu. (Radiyallahü Anhüm)

Hamdi Boydak
İstanbul - 09.0
4.2002
 http://sufizmveinsan.com

 


Üst Ana sayfa e-mail