Hz.
Peygamber (s.a.y)'in vahiy kâtipleri içinde Übey b. Kâb'dan sonra
Medine'de en çok vahiy yazan Hz. Zeyd b. Sabit ayrıca tercümanlık
yapmış âlim sahabelerin meşhurlarındandır. Okuma-yazmayı Bedir
esirlerinden, fidye karşılığı olarak on çocuğa okuma-yazma öğrettikten
sonra serbest bırakılmayı kabul edenlerden öğrendi. Bu vesile ile
okur-yazar olanların sayısı bir hayli çoğalmıştır.
Hz.
Zeyd (r.a) Medineli olup Hazrec kabilesinin Neccar oğulları
kulundandır. İslamiyetten evvel Hazrec ve Evs kabileleri arasında
cereyan eden Buas savaşında babası Sabit maktul düşmüş,
kendisini annesi Nevvar binti Malik (r. anha) yetiştirmiştir. Babası
öldüğünde altı yaşında idi. İslamiyeti kabul ettiğinde ise
onbir yaşında henüz buluğa ermemiş bir çocuktu. Akıl ve
dirayeti, zeka ve basireti, kavrayışı ve hafızası ile etraf ındakilerin
dikkatini ve hayranlığını celbediyordu. Henüz Peygamberimiz
(s.a.v) Medine'ye hicret etmeden önce birçok sure ezberlemiş
bulunuyordu. Kur'an sevgisi O'nu geleceğin büyüklerinden yaptı ve
ölümsüz hizmetleriyle de müslümanların kalbinde yer tuttu.
Bedir
ve Uhud savaşlarına katılmak istediyse de yaşının küçüklüğü
sebebiyle emr-i nebeviye uyarak Medine'de kaldı. Fakat başta Hendek
savaşı olmak üzere bütün diğer gazvelere katıldı.
Peygamberimiz'in vefatından sonra meydana gelen Yemame, Yermuk gibi
savaşlarda da bulundu. Önemli hizmetler gerçekleştirdi.
Kur'an'ı
ezberlemesi, güzelce okuması ve yazması, kabiliyetli ve becerikli
bir genç olarak kendinden memnun olan Rasülullah bir gün O'na şöyle
dedi: "Ey Zeyd! Benim için yahudilerin yazısını öğren, çünkü
ben söylediğim şeylerde onlardan emin olamıyorum." Bunun üzerine
Zeyd İbranice'yi kısa zamanda öğrendi. Böylece Peygamberimizin
tercümanı oldu. Hatta Zeyd Hazretlerinin dil öğrenme konusundaki
üstün yeteneği sayesinde İbranice'den başka Rumca, Habeşçe, Süryanice
ve Mısırlıların dillerini de biliyordu, diye rivayet edilmiştir.
Peygamberimizin
vefatından sonra hilafet münakaşası vuku buldu. Ensar, Beni Saide
sakifesinde toplandı. Bunu haber alan Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer, Hz.
Ebu Ubeyde (r.anhüm) toplantı yerine geldiler. Halife Ensar'dan mı
Muhacirin'den mi olsun deniliyordu. Hz. Zeyd'in burada söyledikleri
meselenin hallinde etkili oldu, O şöyle dedi: "Rasul-i Ekrem
(s.a.v) Muhacirlerden idi. Halifesi de O'nun gibi Muhacir olacaktır.
Biz nasıl Rasulullah'ın yardımcıları (Ensar) idiysek,
Muhacirlerden olan imamın da yardımcıları (Ensar) olmalıyız."
Daha sonra elini Ebu Bekir es-Sıddık'a uzattı ve şöyle dedi:
-
"İşte bu sizin halifenizdir. O'na beyat ediniz."
Hz.
Abdullah b. Abbas (r.a) ilme gidilir diye O'nu ziyaret ederdi. Bir
defasında Zeyd Hazretleri hayvanına binerken özengiyi ve yuları
tutunca "Bunu yapmaktan vazgeç, ey Rasulüllah'ın amcaoğlu!"
dedi, İbn-i Abbas:
"Biz alimlere böyle davranmakla emrolunduk." diye karşılık
verince, "Bana elini göster." diyen Zeyd'e elini çıkarır
çıkarmaz eğilip öperek, şöyle dedi Zeyd Hazretleri İbn-i Abbas
(r.a)'a: "Biz Peygamberimizin ehlibeytine böyle davranmakla
emrolunduk.
Peygamberimizin
vefatından sonra meydana gelen Yemame savaşında bir çok hafız
sahabe şehit oldu. Kur'an'dan birşey kaybolmasın diye dağınık
olan bu vahiy malzemesinin toplanmasına karar verildi. Hz. Ebu Bekir
Zeyd'i çağırarak bu işi O'nun uhdesine verdi. O da Kur'an'ı
topladı. Bu mushaf-ı şerifi Hz. Ebu Bekir'e teslim etti, onun vefatından
sonra bu nüsha Hz. Ömer'e geçti. O'nun vefatı üzerine Ümmülmü'minin
Hz. Hafsa (r.anha)'ya ve sonra Hz. Osman'a intikal etti. Hz. Osman
(r.a) zamanında Zeyd b. Sabit (r.a) başkanlığında teşekkül
ettirilen bir komisyonca bu nüshadan nüshalar çoğaltılarak islam
ülkelerine gönderildi. Elimizde bulunan bu Kur'an o zamanki nüshalardan
hiçbir değişiklik olmadan çoğaltılarak günümüze kadar gelmiştir.
Kıraati de Zeyd b. Sâbit'in kıraatidir. Bu sebeble bütün müslümanlar
Zeyd Hazretlerine minnettardırlar, şefaatini umarlar.
Hz.
Ömer ve Hz. Osman zamanında kaymakam olarak onlara vekalet etmiş,
kadılık yapmış, fetva vermiş, hadis rivayet etmiştir. Fitnelere
karşı Hz. Osman'ı desteklemiştir. Beytülmal (Maliye) nazırlığı
yapmıştır. Feraiz ilmindeki geniş bilgisi bizzat Peygamberimizce
övülmüştü.
Hz.
Zeyd b. Sâbit'in evlatları ve torunları da dini sahalarda hizmet
etmişlerdir. Bunlardan Harice isimli oğlu meşhur yedi fakihten
biridir.
Miladi
612 yılında Medine'de doğan Hz. Zeyd b. Sabit (r.a) yine Medine'de
Miladi 665 yılında vefat etmiştir. O vefat edince müslümanlar,
O'nun ölümüyle toprağa gömülen ilme ağladılar.
Hamdi
Boydak
İstanbul
- 14.08.2002
http://sufizmveinsan.com
|