| 
                  
				Kamil manada 
				olgun bir şahsiyette bulunması gereken önemli vasıfları 
				sıralamak 
				istedim bu 
				yazımda. Belirli idealleri olan aydın bir kişiliğin kendine göre 
				vasıflar taşıyacağı aşikârdır. 
				İdeal insan 
				her şeyden önce Allah’ın yaratığı evrensel sistem ve düzeni Fark 
				edip o sistemde yerini alan ve aynı zamanda sisteme mutlak 
				teslimiyetinin bilincinde olan evrensel kişiliktir.Her zaman 
				için bu şuurlu teslimiyetin farkındalığını yaşamakta olandır. 
				Müslümanlığın ilk şartı bildiğimiz gibi kelime-i şehadettir. 
				Sadece Allah’ın mevcud olduğuna Hazreti Muhammed(s.a.v)’in 
				risaletine şuhud derecesinde şahitlik edilir. Bu yüzden ideal 
				insan müşahede ehlidir.Yine bu noktada ideal insan, aynı zamanda 
				müşahede alanını sürekli geniş tutan ve genişletendir. 
				İdeal insan, 
				ahde vefa sahibidir. Her zaman verdiği sözün arkasındadır ve 
				vefa hissini sürekli kendisinde barındırır.İnsanları hiçbir 
				zaman sükutu hayale uğratmaz. Çünkü hayal dünyasını sürekli 
				genişletir ve insanlara ümit aşılar. 
				İdeal insan 
				marifet sahibidir. Bilgisini artırarak irfaniyet kazanır. Nefsin 
				marifet kespetmesiyle Marifetullaha ulaşır. Kendisinde bulunması 
				gereken tüm güzel hasletleri kendi üzerinde toplamıştır. Bu 
				yönüyle Camii’dir ve Cemil’dir. 
				İdeal insan 
				sürekli gelişir ve yenilenir. Bu gelişme ve yenilenme kainat 
				çapında oluşan değişim ve gelişimle paralel bir seyir takip 
				eder. Yeniye her zaman açıktır ve bu yönüyle  ilerici ve 
				devrimcidir. Önyargı taşımaz . Bir meseleye yaklaşırken 
				olabilirliğini her zaman dikkate alır. 
				İdeal insan 
				marifeti, şeriat ve hakikatin birleşmesinde görür.Çünki 
				hiçbirinin tek olarak İslamiyet’i temsil edemeyeceğinin 
				farkındadır.Zaten şeriat kuralları hakikati fark ettirme 
				noktasında birer işaret ve remizdir.İnsanlar marifet için 
				yaratılmıştır. Hakikat elması elde etmek, marifet ise elmasın 
				değerini taktir edebilmektir.Hattı zatında şeriat hükümleri 
				zahir alemde zuhur ettiği için iç aleme (enfüs) geçişte ve 
				batıni müşahede (içgözlem) noktasında yetersizdir.Yani şer’i 
				yöntemlerle iç aleme geçiş zordur.İnsanın iç alemine geçerek 
				hakikatini müşahede edebilmesi, ancak kendi aslına dönüş 
				yapabilmesine ve böylelikle kendi hakikatini bulup 
				keşfedebilmesi noktasında Hakikat boyutuna şuur yönüyle sıçrama 
				yapabilmesine bağlıdır. 
				İdeal insan 
				İlahi ahlakla ahlaklanmıştır. Allah’a ait olarak bildiği tüm 
				özellikleri kendinde keşfeden ve o özelliklerle tahakkuk 
				edebilendir. Tahkik ehlidir. Her şeyin hikmetini ve gerçeğini 
				araştırır. Bu yönüyle hikmet ehlidir, Hakim’dir. 
				İdeal insan 
				ülkü ve ideal sahibidir.Güzele ve güzelliğe hayrandır.Sürekli 
				daha iyiye ve güzele ulaşma gayretindedir.Bu gayreti de onu 
				İlahi beyanla ahsenül hünsa olarak tabir olunan  güzelliklerin 
				en güzeli ve kaynağı olan mutlak güzelliğe vasıl eder, iletir. 
				Asıl Marifetin Musa’da olduğu gibi Firavunda da Hakkı müşahede 
				edebilmek olduğunun üst bilinç farkındalığını yaşamakta 
				olandır.Mutlak varlık tüm güzelliklerin kaynağı olduğu tüm 
				karanlıkların ve zulmetin de asıl kaynağı olduğunun her an 
				bilincindedir.Bu gerçeği Üstad Ahmed Hulusi, Zat boyutundaki bir 
				müşahedesiyle Tek’in Seyri isimli eserinde vurgulamıştır. 
				İdeal insan 
				asrı saadeti bulunduğu anda yakalama ve yaşama gayreti içinde 
				olan insandır. Bunun da ilim ve irfanla elde edilebileceğini 
				bilmektedir. Mahiyet itibariyle her şey ilme bağlıdır. Kainatın 
				insan, insanın ise Allah için yaratıldığını idrak etmiş, 
				yaşamını bu esasa göre düzenlemiştir. 
				İdeal insan 
				gücünü inancından alır. Sınırsız bir güce bağlı olmanın hazzını 
				yaşar. Nefsini tüm kötü hasletlerden arındırma gayretindedir. Bu 
				yönüyle de Mücahede ehlidir. Mücahede, Gavsı Azamın beyanıyla 
				Müşahedenin oluşumunda ön şarttır ve aynı zamanda Müşahedenin 
				temelidir. Nihayetinde kendisi için ihzar edilmiş(hazırlanmış) 
				nimet ve irfan cennetine ulaşabilecektir. 
				İdeal insan, 
				yaratılan hiçbir varlık oluşumunu hiçbir nedenle yargılamaz ve 
				hor görmez.Varlıkta olan hiçbir yaratılmışı hiçbir nedenle 
				suçlamaz ve yadırgamaz.Ona göre her şey yerli yerinde ve 
				anlamlıdır. Bu özelliği ile de hayatı anlamlandırmaktadır. 
				İnsanlar arasında ayırım yapmaz.Hizipçi değildir ve 
				olamaz.Vahdet ehli olduğu için her şeyi bilaistisna bir görür ve 
				bir bilir.Sürekli vericiliği yaşadığı ve veren el konumunda 
				olduğu için hakikati pratikte yaşamaktadır.Ona göre hiçbir şey 
				Hak’dan gayrı değildir.Gayrı yoktur.Sadece Allah vardır (Huvallahullezi 
				La İlahe İlla HU).Sürekli sevdiğiyle beraberdir ve Onu zikreder. 
				İdeal insan 
				huzurun ve barışın temsilcisidir.Fitne ve fesadın,anarşi ve 
				terörün şiddetle karşısındadır.Çünki ideal insan, düşüncenin 
				güzelliği ile Allah’a yaklaşmakta olan bir cevherdir.İstisnasız 
				her şeyi sevgisiyle kuşatır ve hayatını sevgiyle 
				anlamlandırır.Onun için aşkla yapılan her fiil namazdır. 
				Böylelikle her an daimi namaz halindedir. 
				İdeal insan 
				her an Hay’dan zuhur etmekte ve her an Hu’ya rücu 
				etmektedir.Varlığı yoklukta müşahede eder.İdeal insanın zirve 
				düzeyi İnsanı Kamildir.İnsanı Kamil, Ahadiyete mensup ve ulaşmış 
				olandır. Abdu Ahaddır (DABADDAH). Ahad’ın kuludur. Tam manada 
				olgun insan olmuş ve olgunlaşmış bir kişilik sembolüdür. 
				Gerçekte hazineye değil hazine sahibine aşık olandır. Kainatı 
				kendinde cemetmiş adeta avucuna almıştır. Kendinden başka bir 
				varlık olmadığını bildiği için izafi benlik duygusundan arınmak 
				suretiyle emaneti sahibine teslim etmiştir. 
				Kısacası, 
				ideal insan modeli insanlığın en üst tabakasını oluşturur.İdeal 
				bir toplum düzeninin oluşmasında vazgeçilmez bir değere ve öneme 
				sahiptir.İdeal insanlık, dini gerçek manada yaşayabilenlerin 
				devletidir. Bu model için bahsettiğimiz belirli vasıfların 
				kazanılması ideal bir toplumun oluşumunda olmazsa olmaz bir 
				şarttır. Toplum Bilimi olan Sosyolojinin de arayışı kanaatimce 
				ideal insan modelinin oluşumu noktasındadır. ahad103@hotmail.com06.06.2006
 http://sufizmveinsan.com
  
               |