| 
                    
                Ümit
                Davala’nın Kafası
                Japonları 
                Ağlattı... 
                2002
                Kore-Japonya dünya kupasının
                ardından Uzakdoğu’daki insanların gözünde, Türkiye ve Türklerle
                ile ilgili bir çok şey değişti. Özellikle Japonya’da... 
                Kore’de
                yapılan grup maçlarımız,
                Japon ulusal televizyonlarında yayınlanmadı. Sadece uydu yayınında
                sponsor digital yayın firmasının kanallarında yayımlandı. 
                Bu sebepten grubumuzdan çıktığımız belli olana
                kadar, gerek Japon medyasında gerekse halkta, Türk mili takımı
                ve Türkiye ile ilgili yayına rastlamak mümkün değildi. Diğer
                taraftan Japonya’da kamp yapan veya maçlarını oynayan takımlar
                ile ilgili oldukça yoğun yayınlar ve promosyonlar gündemde
                idi. Örnek vermek gerekirse, Kamerun
                milli takımının Japonya’daki kamp yerine gelmesi birkaç gün
                gecikti. Bunun sebebi basına yansıdığı kadarıyla, Avrupa
                ülkesinde vize 
                ile sorun yaşanmasıydı. Ellerinde Kamerun bayrakları,
                Japon misafirperverliğini göstermek üzere havaalanında
                bekleyen kamp yapılacak beldenin ahalisi, büyük hayal kırıklığı
                yaşadı. Kamerun milli takımı böylece gündeme oturdu; ta ki
                takım Japonya’ya ayak basana kadar. Bu sırada bütün ana
                haber bültenlerinde Kamerun geçerken birçok prime time
                programının konusu Kamerun milli takımı oldu. Kamerun’un
                kamp yapacağı belde de halkın ilgisini çekti ve antrenmanları
                seyretmek için veya belki takımı görürüz umuduyla Japonlar
                buraya akın etti. Bu ilgi, Kamerun Dünya kupasından
                elendikten sonra da devam etti. Kamerun’u ziyaret eden ve
                Avrupa’da Kamerunlu oyuncuları seyretmek için giden Japon
                turistlerin sayısında da ciddi bir artış var. 
                Bu
                ilgi, diğer takımlar için
                de söz konusu. Dünyanın hâlâ ikinci büyük ekonomik gücüne
                sahip 
                olan Japonya’da kamp yapan ve grup maçlarını oynayan
                takımlar ülkelerini tanıtmak için büyük fırsat buldular.
                Ancak milli takımımız ilk kamp yerini Japonya ve Kore’ye uçakla
                yaklaşık yedi 
                saat uzaktaki Hong
                Kong olarak seçmişti.
                Grup maçlarını da Kore’de oynadığı için Japonya’da
                halkın belki yarısından fazlasının Türkiye’nin Dünya
                kupasına katıldığından haberi bile yoktu. 
                Benim
                görüşüm ise Japonya ile
                Türkiye’nin ilk eleme maçlarında karşılaşacağı yönündeydi.
                Çünkü bizim grubun birincisi, Japonya’nın
                grup ikincisi ile ve 
                grubumuzun ikincisi onların grubunun birincisi ile karşılaşacaktı.
                Özellikle Brezilya maçındaki futbolumuz, yenilmemize rağmen
                grubumuzdan çıkacağımızın sinyallerini veriyordu. 
                Nihayet
                gün geldi çattı ve
                Japonya, Belçika ile 2-2 beraberlik, Rusya’ya karşı 1-0,
                Tunus’a karşı 2-0 galibiyet ile grup lideri olarak çıktı.
                Averaj farkı ile grubumuzu ikinci olarak tanımladığımızda
                rakibimiz belli idi, Japonya’da
                Japonya. Karşılarında
                Kosta Rika’yı bekleyen Japon halkı için Türkiye sürpriz
                ve iddialı olmayan bir takım imajında idi. Ele
                aldıkları tek kriter, Türkiye’nin kırk sekiz yıl aradan
                sonra Dünya Kupasına katılıyor olması idi. 
                Japon
                toplumunda ise “tamam, biz bu takımı
                yeneriz” havası
                hakimdi. Bu noktada Japonların gözden kaçırdıkları önemli
                noktalar vardı. Japonya’da profesyonel futbol liginin on
                senelik bir geçmişi vardı ve 98 Fransa Dünya kupasına katılabilmesi,
                Asya eleme grubundan idi. Türkiye’de ise futbol, fanatizm düzeyinde
                ve 
                bir asra yakın süredir oynanıyor. Dünya Kupasına da
                Avrupa grubundan katılıyordu. Ayrıca, Dünya kupasına yakın
                zorlukta geçen Avrupa Kupasında çeyrek final oynaması ve
                Galatasaray’ın Avrupa’daki başarıları.... 
                Japonların peşin hükümlü
                davrandıkları ve Türkiye hakkında bilgi sahibi olmadıkları
                çok açık ortadaydı. 
                Grup
                maçları sırasında Türkiye
                forması ile  trene
                binmiştim. Liseli Japon gençlerin ilgisini çekti ve bana
                gelerek hangi ülkeden olduğumu sordular. Ben de tahmin
                etmelerini istedim. İlk tahmin Nijerya
                idi! Sonra birisi Brezilya dedi ve uyanık diğeri Tunus
                olduğunu ileri sürdü, ancak kimse Türkiye olduğunu
                bilemedi. Yaptıkları tahminler bir yönüyle Japonların Türkiye’yi
                tanımadıklarını açığa vururken diğer taraftan kapalı
                bir ada ülke olmalarının neticesinde dünya ülkeleri hakkında
                genel bir izlenime sahip olmadıklarını da gösteriyordu. 
                Nijerya! 
                Sadece halk değil, gazete
                ve televizyonlar da Türkiye’yi bilmiyorlar ve fazla da araştırma
                gereği duymuyorlardı. Nihayet Japonya’nın Türkiye ile karşılaşacağı
                kesinleşti. Maça dört gece vardı. Bütün Japon medyası gözünü
                milli takımımıza ve Türkiye’ye çevirmişti. Ulusal Japon
                televizyonlarından Asahi
                Televizyonu ana
                haber bülteninde Türkiye’ye en çok yer ayıran kanallardan
                biri idi. Ancak Asahi
                televizyonu ilk gece yayınında Türkiye’yi tanıtırken Türkiye
                bayrağı yerine Tunus bayrağını koymuş ve Türkiye’nin
                haritasında Trakya’yı göstermemişti.
                Hemen telefon açarak duruma müdahale ettim. Canlı yayında
                bayrak için özür dilediler; ancak ellerinde Türk bayrağı
                olmadığı için Türkiye forması giyen misafirin göğsündeki
                bayrağı göstererek düzeltme yaptılar. Harita için ise bir
                düzeltme gelmedi. 
                İlerleyen
                gecelerde Türkiye’den yapılan canlı yayınlar ve
                Japonya’daki Türk lokantalarından yapılan yayınlarla adeta
                bir Türkiye tanıtım haftası oluştu. Maalesef bu tanıtım fırsatında
                devlet yetkilileri yoktu. Fifa’nın
                resmi tercümanı olarak görev aldığım bu organizasyonda bu
                tür eksikliklere daha yakından şahit oldum. Mesela, Türkiye’den
                10.000 kilometre uzak olunca bir kâğıt bayrağı bile bulmak
                ne kadar zor oluyor ve bir kâğıt bayrağın bile değerini
                anlıyor insan... 
                Salı
                öğleden sonra Miyagi’de oynanan maç günü hava tahminleri
                bulutlu olacağı yönündeydi, ancak maç sağanak yağış altında
                oynandı. Japon milli takımına göre teknik açıdan oldukça
                üst düzeyde kapasiteye sahip milli takımımız için bu yağmur
                bir avantaj oldu. Yağmura hazırlıksız yakalanan kırk beş
                bin taraftar da adeta yağmura yenildi. Türk taraftarlar çoğunluğu
                Japonya’da yaşayan Türklerden ve onların Japon eş, dostlarından
                oluşan küçük guruplarla üç yüz 
                kişi civarındaydı. İsviçre veya Senegal ile
                oynayacaklarından emin olan Japonların Ümit
                Davala’nın
                kafa gölüyle hayalleri yıkıldı. Maçtan sonra başta
                futbolcular olmak üzere bütün Japonya ağladı. Ancak hiç
                bir taşkınlık yaşanmadı. Türk bayrağıyla kalabalık
                Japon seyirciler arasında yürürken içleri ağlayan Japon gençler,
                tebrik etme nezaketini gösteriyorlardı. 
                Japonya
                maçında az sayıda da olsa Türkiye’yi destekleyen Japon gençlerini
                görmek mümkündü. Türkiye’de Dünya kupası oynansa ve bir
                Türkiye Japonya milli maçında Japonya’yı destekleyen Türklere
                sanırım vatan haini gözüyle bakılması
                muhtemel iken, Japon bayrağıyla Türk taraftarlar arasında yürüyen
                Japon’un ise kalabalığın arasından nasıl çıkacağı meçhul.
                Türkiye milli takımı Japonlara futbol dersi verirken, Japon
                seyirciler de adeta bize taraftarlık dersi veriyordu. 
                Maçla
                ilgili yapılan en komik
                yorum ise Brezilya’nın eski gölcüsü Ziko’dan
                geldi. İlk seyrettiğim dünya Kupasından hatırlıyorum
                Ziko’yu, 1982...
                Ziko, futbolu bırakmadan Japonya’ya gelmiş birkaç
                sene futbol oynadıktan sonra antrenörlüğe soyunmuş ve
                Japonya Ligi takımlarına antrenörlük yapıyordu. Japon milli
                takımının başına geçmeyi kafasına koyduğu, yaptığı
                yorumdan belli oluyordu. Ziko,
                Japonya’nın rahatlıkla Türkiye’yi yenecek güçte bir takım
                olduğunu belirtiyor ve Türkiye’ye yenilmesini taktik hata
                olarak yorumluyordu. Adeta Japon milli takımını göğe çıkartırken
                Teknik Direktör Philipe’yi yerden yere vuruyordu.
                (Bu arada bir dipnot Ziko, Temmuzda Japon milli takımının
                başına getirildi.) 
                Gururlarıyla
                nam salmış Japonlar, Türkiye karşısında boyun eğmiş, bükemediği
                bileği öpen türden Türkiye’ye karşı futbolda bir hayranlık
                oluşmuştu. Ne var ki, Japonların üzüntüsü büyüktü,
                zira bana birçok arkadaşım iki hafta selam bile
                vermedi-veremedi, yüzüme bile bakmadı-bakamadı. Ancak Türkiye
                tarafından tanıtımımızın hiç mi hiç olmaması, Senagal
                ve Brezilya maçlarında çoğunluk Japon taraftarın rakip takımlarımızı
                desteklemesine sebep oldu. Bunda Brezilya’ya göç etmiş
                Japonların akrabalarının da etkisi vardı. Senegale atılan
                altın golle İLHAN MANSIZ adeta Japonya’da en popüler kişi
                oldu. Gençlere göre en popüler Beckamdan da yakışıklı
                bulunan İlhan Mansız, adeta bir günde özellikle bayanlar
                arasında bir hayran kitlesi oluşturdu. Her gören bana İLHAN’I
                soruyordu. Cep telefonumdan İlhan Mansız’ın resmini göndermemi
                istiyorlar ve İLHAN ile ilgili internet sitesini soruyorlardı.
                Japonca’nın telaffuzundan dolayı da İlhan’dan İRİHAN
                diye bahsediyorlardı. Nitekim Japonya’da haftalık yayınlanan
                bayan dergisi Şukanjosei kapak sayfasında İlhan’ın resmini
                verdi ve yaklaşık beş 
                sayfalık yer ayırdı. İlhan’ın Beckam’ın popülaritesini
                ele geçirdiğinden bahsediyordu dergi. 
                Kore
                maçından önce ise bütün
                Japonların bana söyledikleri tek bir dilek vardı, “Şu
                Kore’ye üç gol atın!”!!! Bunu Kore ile Japonya’nın ilişkisini
                bizim Yunanistan’la olan ilişkimize benzeterek açıklayabiliriz. 
                Türkiye Kore’ye üç gol attı,
                ancak gösterdiği dostluk ve centilmenlik örneği 4-4’lüktü. 
                Böylece
                grubumuzda Çini 3-0 ve Japonya’da Japonya’yı
                1-0, Kore’de de Kore’yi 3-2 yenerek önde gelen bütün Asya
                takımlarını yenmiş olduk. Futbolumuzun Asya futbolundan çok
                ileride oldğunu da gösterdik Uzakdoğululara... 
                Umarım
                sıra Avrupalılardadır... 
          Turhan Doğan 
          http://sufizmveinsan.com 
          11.08.2002 
          
 
               |