Kainatı
yaratan yüce Allahımız, Ölüleri diriltmeye ve her şeye kadir
iken;
Musa’nın
(a.s.) dilinde tutukluk bulunmasının HİKMETİNİ hiç düşündükmü?
Rabbimiz
isteseydi Musanın dilindeki tutukluğu elbette hemen kaldırırdı.
Demek
ki bunda Rabbimizin anlattığı Açık ve büyük bir HİKMET vardır.
Bu kesin değilmi?
Bunun
hikmeti Nedir? Anladığım ve anlatmaya çalışacağım kadarıyla;
“MUSA”
ismi, KUR’ANDAKİ KELİMELER ve DİL yani “LİSAN” dır.
Bunu
“lafız olarak” kitapta belki bulamayız. Fakat ZİKİR-zekeriya
lisanı olan REMZ-işaret dili ile, Yani hatırlama – Tezekkür ve
Tefekkür ile anlarız. Nasıl?
-
“kellemallahu
musa teklima” Allah musa ile/musaya konuştu.
-
Allah
kur’andaki kelimeler ile/kelimelere konuştu.
Yukardaki
her iki doğru ve musa hakkındaki daha bir çok hikmetli ayet düşünülürse
aldığım
mesaj kesinlikle diyorki;
Musa
ismi ile işaret (ve bence kesinlikle ve açıkça kast edilen)
mana:
KUR’ANDAKİ
KELİMELER VE KUR’ANDAKİ DİLDİR.
Allah,
insanlar ile ve “insanların bir lisanı ile” konuşmuştur.
Musa
da bir insan ve Allah insanla Kur’andaki kelimeler ve bir insan
lisanı aracılığı ile konuşmuş ve KONUŞMAKTADIR. Allah
hepimize İDRAK versin.
Ve
hiçbir insan lisanı, “yalın halde iken” gerçekleri bütün
çıplaklığı ile anlatamaz.
İlk
anda görünmeyen Manalar ve lafız birbirinden asla ayrılmamalı
ve koparılmamalıdır.
(Firavun,
insandaki benliğinin yine bu insan üzerindeki zalim krallığıdır.
Kur’andaki nasihati bu yüzden bir türlü almayan insandır)
Arapça
lisanı, kur’an denizinin lafzı, yani yüzeyidir. İnsanlığı
kurtaracak zenginlik ve aradığımız HAZİNE Bu hakikat denizin yüzeyinde
değil içindedir. Onda derinlikler vardır.
Biz
o hazineyi yüzeyde (lafızlarda) ararken yanlış yerde arıyoruz.
Böyle devam edersek ancak birbirimizi üzeriz. Bir sonuca varamayız.
Allah
rızası için buna “işari tefsir vs.” gibi bir etiket yapıştırarak
hafifletmeyelim böyle yaparak ve manayı lafızda arayarak bir büyük
gerçeği insanların görmesine perde olmayalım.
Kur’anın
bütünlük içinde değerlendirilmesi düsturunun kapsamında bu
“işari tefsir” veya “enfüsi manalar” deyip geçiştirdiğimiz
Tefsirin çok önemli, hatta olmazsa olmaz derecesinde payı vardır.
Asla ikinci plana atılmamalıdır. Bu tefsiri, bizi sonuca ulaştıracak
genel tefsirden ayırmayalım onu genel bütünlükten koparmayalım.
Çünkü;
bu aynen ayetleri birbirinden ayırıp onu müstakil ve bizi kaçınılmaz
olarak yanlışa ulaştıracak değerlendirmelere götürür. Bir ve
doğru sonuca asla ulaşamayız.
Nasılki
ilk bakışta görünmeyen gerçekler görünen olayları (biz
bilmesek de) etkilemekte ve bu durum bizi olayları yanlış değerlendirmeye
götürürse bu tefsirleri birbirinden ayırmakta böyledir.
Hikmet
sırrı ile verilen Manaları ayrı değerlendirmek; ayetleri ayrı
değerlendirmek gibi, aralardaki bağları koparmak olur.
Tefsirleri
de bütünlük çerçevesi içinde değerlendirmekten kaçmayalım.
sadece
bir boyutla Onun hakkını gerçekten vallahi veremeyiz ve ondan
gereğince asla faydalanamayız.
Kur’andaki
HİKMET, HAYAT ve HAKİKAT (yaşamakta olan gerçekler) sırrı,
lafzi manadan ayrılırsa Bütünlüğü kesinlikle bozmuş oluruz.
Kelama
muhatap insanlara Selam olsun.