Kırlangıcın
biri bir adama aşık olmuş.
Penceresinin önüne konumş, bütün cesaretini toplamış, röfleli
tüylerini kaartmış, güzel durduğuna ikna olduktan sonra...
Küçük sevimli gagasıyla cama vurmuş.
Tık... Tık... Tık.
*
* *
Adam
cama bakmış,
Ama içeri de kendi işleri ile uğraşıyormuş.
Bir meşgulmuş, bir meşgulmuş!
Kimmiş onu işinden alıkoyan?.
Minik bir kırlangıç!
*
* *
Heyecanlı
kırlngıç, telaşını bastırmaya çalışarak, derin bir nefes almış,
şirin gagasını açmış, sözcükler dökülmeye başlamış:
-
Hey adam! Ben seni seviyorum. Nedeni’ni Niçin’ini sorma. Uzun
zamandır seni izliyorum. Bugün cesaret buldum konuşmaya. Lütfen
pencereyi aç ve beni içeri al. Birlikte yaşayalım.
*
* *
Adam
birden parlamış.
Yok daha neler?
-
Durduk yerde sen de nerden çıktın şimdi? Olmaz, alamam! Demiş.
Gerekçesi
de pek sersemceymiş:
-
Sen bir kuşsun! Hiç kuş, insana aşık olurmu?
*
* *
Kırlangıç
mahcup olmuş.
Başını önüne eğmiş.
Ama pes etmemiş, bir süre sonra tekrar pencereye gelmiş, gülümseyerek
birkez daha şansını denemiş:
-
Adam, adam! Hadi aç artık şu pencereni. Al beni içeri! Ben sana
dost olurum. Hiç canını sıkmam.
Adam,
kararlı, adam ısrarlı:
-
Yok yok ben seni içeri alamam demiş.
Biraz
da kaba mıymış, neymiş, lafı kısa kesmiş:
-
İşim gücüm var, git başımdan!.
*
* *
Aradan
bir zaman geçmiş, kırlangıç son kez adamın penceresine gelmiş:
-
Bak soğuklarda başladı,
Üşüyorum dışarıda. Aç şu pencereyi al beni içeri. Yoksa sıcak
yerlere göç etmek zorunda kalırım. Çünkü ben ancak sıcakta yaşarım.
Pişman olmazsın, seni eğlendiririm. Birlikte yemek yeriz, bak hem
sen de yanlızsın! Yanlızlığını paylaşırım...
Demiş.
Bazıları gerçekleri duymayı sevmezmiş.
Adam bu yanlızlık meselesine içerlemiş.
Pek bir sinirlenmiş.
-
Ben yanlızlıktan memnunum
Demiş.
Kuştan onu rahat bırakmasıı istemiş.
Düpedüz kovmuş.
Kırlangıç, son denemesinden de başarısızlıkla çıkınca, başını
önüne eğmiş, çekip gitmiş.
*
* *
Yine
aradan zaman geçmiş.
Adam, önce, önce düşünmüş, sonra kendi kendine itiraf etmiş:
-
Hay benim akılsız başım demiş.
- Ne kadar aptallık ettim!
Beklenmedik bir anda karşıma çıkan bir dostluk fırsatını
teptim. Niye onun teklifini kabul etmedim ki? Şimdi böyle kös kös
oturacağıma, keyifli vakit geçirirdik birlikte.
Pişman
olmuş olmasına ama iş işten geçmiş.
Yine de kendi kendini rahatlatmayı ihmal etmemiş:
-
Sıcaklar başlayınca, Kırlangıç nasıl olsa yine gelir. Ben de
onu içeri alır, mutlu bir hayat sürerim.
*
* *
Ve
çok uzunca bir süre sıcakların gelmesini beklemiş.
Gözü yollardaymış.
Yaz gelmiş, başka kırlangıçlar gelmiş.
Ama...
Onunki hiç görünmemiş!
Yazın sonuna kadar penceresi açık beklemiş ama boşuna. Kırlangıç
yokmuş!. Gelen başka kırlangıçlara sormuş ama gören olmamış.
Sonunda danışmka ve bilgi almak için bir bilge kişiye gitmiş.
Olanları anlatmış. Bilge kişi gözlerini adama dikmiş ve demiş
ki:
-
Kırlangıçların ömrü altı aydır...
*
* *
Hayatta
bazı fırsatlar vardır, sadece birkez elinize geçer ve değerlendiremesseniz
uçup gider.
Hayatta bazı insanlar vardır, sadece birkez karşınıza çıkar, değerini
bilemesseniz kaçıp giderler.
Ve asla geri gelmezler.
Dikkatli olun...
Farkında olun...
Ve bir düşünün bakalım:
-
Acaba siz bugüne kadar pencerenizden kaç kırlanlangıç kovaladınız?.
http://afyuksel.com
018.04.2001
|