Allah’ın
Yasin-i Şerif’in 36/82 âyetinde bildirmiş olduğuna göre:"O'nun
işi,bir şeyi dilediği zaman "ol" demekten
ibarettir. Hemen oluverir."
Adına her inanç ve dilde ne deniyorsa, o mutlak Cemal ve Kemal
sahibi olan Mutlak Varlık, kendini bütün isim ve sıfatlarında
seyir ve temaşa etmek istemiş, kendi isim ve sıfatlarının
tecelli kabı olarak insanı ve insan için de bütün âlemleri
yaratmıştır .
İşte bu yaratma, Allah’ın Kün
emri ile olmuştur. Bu öyle bir emir ki, zaman kaydından münezzeh
olan Allah, bölünmesi mümkün olmayan bir anda Kün
emrini verdiğinde, her şey muradına uygun bir şekilde yerli
yerine oturmuş ve onun tecellileriyle yaşam başlamıştır.
Belki bizler zamana tabi olmamız hasebiyle hâlâ Kün emrini
yaşamadayız.
Tam olarak tecellilerin nasıl olduğunu insan aklı ile çözmenin
belki mümkün olmadığı, Yaratan’ın bir sırrı olarak
kalabilir. Bunu bilemiyoruz.
Bildiğimiz, bu tecellilerin o kadar sık aralıklarla olduğu
ki, biz onu algılayamıyoruz ve her şeyin her an var olduğunu
zannediyoruz. Halbuki bölünmesi mümkün olmayan aralıklardaki
tecellide her şey, her an var olmada ve her an yok olmadadır.
İşin enteresan tarafı da her tecelli bir diğer tecellinin
aynısı olmayıp yeni bir var oluştur. Bunu bir örnekle açalım,
bir pınarın kaynadığı ve nehre dönüşüp aktığı yere
bakarsak, akma işleminin devamlı
olduğunu görürüz, ama her akan su bir an evvel akan sudan
farklıdır.
Allah’ın tecellileri herkese veya var olan her şeye ayırt
etmeksizin gelmektedir, tıpkı güneşin ışık ve sıcaklığı
gibi ama, herkes veya her yaratılan bu tecelliden fıtratı
hangi isim ve sıfatlarla yoğrulmuş ve hangi gaye için yaratılmış
ise, ona uygun tecellileri akıl denilen cevheri ile
almakta ve varlık aleminde bunları tezahür ettirmekte, sonra
da tekrar O’na dönmektedir
Bu tecelliler "Allah her an ayrı şandadır"âyet-i
kerimesinde de dile getirilmiş. Burada, düşünen, tefekkür
eden insanlar için, her an ayrı şanda olan ve her tecellisi
bir diğerinin aynı olmayan Allah’ın yüceliğini ve Kemalatını
idrak edebilmemiz için, yaratılanların mükemmelliğini gözler
önüne sermiştir ve bizlere büyük bir mucize olarak sunmuştur.
İnsanlarımızın bazıları da keramet peşinde koşmuş, göbeğe
şiş sokan veya ateşte yürüyenleri büyük keramet sahipleri
olarak kabullenmiş, ama bir beyin ameliyatını gerçekleştiren
doktoru veya bir göz ameliyatı yapan operatörü görmezlikten
gelmiştir. Zannımıza göre, bu bir yanılgıdır.
Allah’ın yaratıklarındaki mucizeleri görenin bunlara takılı
kalmaması gerekir.
Allah bir ayetinde Hz. Muhammed'e “Allah’tan
ilim iste” buyurmuştur. Biz de bu âyete dayanarak
Allah'tan hepimizin ilim ve irfanını artırmasını niyaz
ederiz.
Bodrum
- 11.12.2001
http://sufizmveinsan.com
|