Misallerle anlatılmakta olan gerçekler var ve onları anlatmak
için daha önceden takdir ile yaratılmış benzeri olaylar (bu
gerçekleri anlatmak için) misal verilmektedir. Anlatılan şey
verilen misalin kendisi değil, o misal ile anlatılan şeydir,
demiştik.
Tüm
Rasul ve kavimlerin kıssaları, var olan ve yaşayan bir gerçeği
anlatıyor. Kuran’daki birçok olayın hangi gerçeği anlattığını,
hayattaki "benzeri" olaya bakarak görebiliriz.
Kur’an kitabında “misal” verilmiş olan şeylerin “özelliklerine”
bakıyoruz. Bu özellikleri daha güçlü olan benzerlerin ise varlık
ve hayat kitabında bulunduğunu görüyoruz.
Diğer bir deyişle, Kur’an kitabında misali verilerek anlatılan
gerçek, Ana Hayat kitabında bizzat bulunmakta, iki İlahi kitap
birbirini açıklamaktadır.
Kur’an’da İsa ile misali ile anlatılan gerçek, Vahiydir. Vahiy,
Cenabı Hakk’ın sözleridir. “Gerçek söz” demektir.
Değiştirilemez, bozulamaz, verdiği ışık söndürülemez, şifadır,
gözleri açar, uyandırır, biznillah diriltir.
Ancak, insanların onu yanlış yorumlayıp kendi anlayışları ve
zihinlerinde saptırmaları ve öyle sanıp anlatmaları vakidir. Bu
ise hak sözü değiştirmez.
43:57. Meryem oğlu İsa, bir misal olarak anlatılınca senin
kavmin hemen ondan saptırmaya başladılar.
43:58. Bizim tanrılarımız mı hayırlı, yoksa o mu? dediler. Bunu
sana ancak tartışmak için söylediler. Doğrusu onlar hasımdırlar.
43:59. O, sadece kendisine nimet verdiğimiz ve İsrail oğullarına
misal kıldığımız bir kuldur.
İsa’nın misal olduğu açıkça bildirilmektedir, bu misal hangi
gerçeği anlatmaktadır?
1- Ruhul Kudüs ile getiriliyor ve destekleniyor.
2- Allah’ın izniyle ölüleri diriltiyor,
3- Körlerin gözlerini açıyor,
4- İnsanların evlerinde sakladığı şeyleri haber veriyor.
5- İsrail oğullarının ihtilaf ettiği birçok konuyu
açıklıyor. Fakat, yeterince iman, ilgi, bağlılık ve destek
görmüyor.
Anlatılan şey: Vahiydir. yani “gerçek söz” yani Allah’ın tüm
sözleridir. Vahiy:
1- Ruhul Kudüs ile getiriliyor – destekleniyor. Kutsal
bilinci taşıyor, veriyor.
2- Kalbi / geleceği ölülere dokunduğunda diriltir, kalıcı
hayat verir, biiznillah.
3- Yaşayan gerçekleri göstererek bunlara doğuştan kör
olanların gözünü açar,
4- Göğüslerde gizli olanları bilir ve onlara kendilerini
anlatır.
5- İnsanların ihtilaf ettikleri birçok konuyu açıklıyor.
Fakat yeterince iman, ilgi, bağlılık ve destek görmüyor.
Bunlardan başka benzer diğer bazı yönlerini karşılaştırırsak;
-İsa, İsrail oğulları tarafından takdir edilmediği gibi
düşmanlıkla karşılanıyor,
-Ellerindeki saptırılmış şeylere dayanarak haksız yere suçlanıp
tuzaklarla öldürülmeye, etkisiz hale getirilmeye çalışılıyor.
-Ona inananlara da eziyetler ediliyor, saptırılmaya veya
döndürülmeye çalışılıyor.
-İncil’de anlatıldığı üzere; İsa, verdiği mesajları hep
misallerle anlatıyor.
-İsrail oğulları onu öldürdüklerini sanıyorlar, halbuki bir
müddet için geldiği makama çekilmiş olsa da O yaşıyor, asla
İsrail oğulları tarafından öldürülmedi / öldürülemedi.
-Kendi anlayışları şeklinde gördükleri vahyi, onun kendisi
zannederek onun aslını katlettiklerini sanıyorlar, halbuki onun
taşıdığı – verdiği bilinç yaşıyor ve hidayete, diriltmeye,
uyandırmaya, şifa vermeye devam ediyor. Onu yüksek bir yere
çivileyip gerçekte etkisiz hale getiremediler, katlettiklerini
sanıyorlar.
-Hatta ona benzettiklerinin başına geçirilen ve ona eziyet veren
dikenli demir teller bile, kitaba sonradan ekledikleri ve bazı
ifadelerin anlam sapmalarına sebep olan bazı işaretleri anlatır.
İsa
ile verilen misalin neyi anlattığını, gerçeğini anlamadan görmek
zordur.
Unutmayalım, Misal ile anlatılan şey, verilen misalin kendisi
değil, onunla anlatılan gerçektir demiştik.
İsa
gelse onun hizmetine girerdim, ona tabi olur, peşinden gider,
Allah’ın büyük fazlı olarak sayesinde kurtuluşa ererdim,
diyenler varsa; işte İsa misali ile anlatılan gerçek; Vahiydir –
Kur’an’dır. Bu düşüncemizde ne kadar samimi olduğumuzu, vahye ne
kadar tabi olduğumuzla ölçebilirsiniz.
İsa, Allah’ın sözleri olan Vahyi-Kur’an’ı, insanlığa ve
özellikle Müslümanlara anlatmak için verilen bir misaldir.
Kur’an’daki ifadeler arasındaki bağlantılarından (Meryem) doğan
bilinçtir. O bilincin hizmetine girer, ona tabi olur, peşinden
gidersek; Allah’ın büyük fazlı olarak, sayesinde kurtuluşa
ereriz. Allah isterse.
Onun ile verilen şifa, görüş ve dirilişten nasib almak
istenirse, daha evvel onun haricinden bünyeye
alınanlardan temizlenmek ve yalnızca onun meshine açılmak
şarttır.
Turgut Sak
turgutsak@gmail.com
İstanbul-09.08.2006
http://sufizmveinsan.com
|