İnsanda öylesine muhteşem
güzellikte bir cevher varki, bu meleke (özellik) Kur’an’da Yusuf
misali ile insanlığa anlatılmaktadır. İnsandaki bu meleke
kişinin “kalbidir”.
Bu kalbe sahip olmanın yolu;
İbrahim gibi dinini yalnız Allah’a tahsis etmektir, bu
duruşa muhakkak ilahi ilgi ve icabet gelir. Ona İsmail gibi
ilahi kelamı doğru işitmek nimeti verilir. Ona Yakup gibi
herkesin ulaşamayacağı yakınlık fazladan verilir. Sonra
bunlardan Yusuf gibi bir güzel gönül gelecektir.
İbrahim, İshak-İsmail ve Yakub’un
nesli Yusuf, ahirete göre bir
rüya olan bu hayattaki hadiselerin doğru tevil ve tabiri,
kişideki işte bu güzel özelliğe: “Kalbe” verilmiştir.
Yusuf iftiralara maruz kalıyor:
İnsandaki benzetme yönünü düşünün, kişiler nefsindeki kuvvelerin
hevasıyla arzuladığı bir yanlışı işlediğinde bunu “gönlüm
istedi” diyerek hep kendi gönlüne iftira etmekte değil midir?
“Yusuf’a yapılan iftiralar” misaline
değil, sadece Allah’ın bildiği, kendi içimizdeki yaşadığımız bu
gaybi gerçeğe bakarsak; Yusuf suresindeki misallerle, içinde
yaşadığımız hallerin yine bize anlatıldığını görür ve gerçeği
idrake yaklaşırız. Bi-iznillah.
İnsanlar gönlünü gömer – pasifize
eder.
Fakat, ölüm yakınlığındaki hassasiyet
halindeki kişiye kendi gönlü; ona yaptıklarını son zamanda
bildirecektir. İşte Kuran’daki misal ile ifadesi:
12:15. Onu götürüp de kuyunun dibine
atmaya ittifakla karar verdikleri zaman, biz Yusuf’a: Andolsun
ki sen onların bu şuursuzca yaptıkları işlerini kendilerine
haber vereceksin diye vahyettik.
Yusuf suresi bize bizi anlatmaktadır,
kendimizdeki en güzel özelliğimizden nasıl kurtulmaya(!)
çalıştığımızı anlatmaktadır. Kendimize gıyaben-iç dünyamızda
nasıl zulmettiğimizi, bizim kendi gaybımızı – içimizde olanları
bize anlatmaktadır. İnsan kadar gizemli, derin bir suredir.
Fakat biz O deryadan bir misali dar
bir çerçeveden kısmen resmederken, orada yaşayan birçok muhteşem
güzellikleri ve gerçekleri de örtmüş oluyoruz, yaşayan geniş ve
derin bir denizi, aslına bakacak gözlere donduruyoruz.
12:102. İşte bu (Yusuf kıssası) gayb
haberlerindendir. Onu sana vahyediyoruz. Onlar hile yaparak
işlerine karar verdikleri zaman sen onların yanında değildin.
İnsan:
- İbrahim gibi her şeyi reddedip
kalbini yalnız yaratan rabbine makam kılmadan onun kelamını
işitmeyecektir.
- Bu temiz ve güzel Kalbe kavuşmadıkça
yakınlık gözleri açılmayacaktır.
- Yusuf’un kardeşleri gibi, gönlünü
gaybe terk ederek aradığını asla bulamayacaktır.
- Sebebini bir türlü anlamadığı
sıkıntısının kaynağını bilmeyecektir.
- Ve zaten idrak edemediği
“Kapasitesinin hakkını veremeyecektir.”
21:10. Andolsun, size içinde sizin
zikriniz bulunan bir kitap indirdik. Hâla akıl etmez misiniz?
39:27. Andolsun ki biz, zikretsinler
diye, bu Kur'an'da insanlara her misali verdik.
12:108. De ki: "İşte bu, benim
yolumdur. Ben Allah'a çağırıyorum, ben ve bana uyanlar aydınlık
bir yol üzerindeyiz. Allah'ı tenzih ederim! Ve ben ortak
koşanlardan değilim."
12:111. Andolsun onların kıssalarında
ulu’l elbab için pek çok ibretler vardır. (Bu Kur'an)
uydurulabilecek bir söz değildir. Fakat o, kendinden öncekileri
tasdik eden ve her şeyi açıklayan (bir kitaptır); iman eden
toplum (kişiler) için bir rahmet ve bir hidayettir.
Turgut Sak
turgutsak@gmail.com
İstanbul-12.09.2006
http://sufizmveinsan.com
|