Münkir ve Nekir

“Enes (r.a)’ dan : Rasulullah (s.a.) şöyle buyurmuştur: “Kul kabri içine konulduğu ve arkadaşları ile cemaati geriye dönüp gittikleri zamanki ölü bunlariı yürürken çıkardıkları ayakkabılarının seslerini bile muhakkak işitir, ona iki melek gelir. Bunlar ölüyü oturturlar ve ona:Şu Muhammed isimli kimse hakkında ne der idin? Diye sorarlar. Buna soruya muhatap olan mümin kul: “O´nun Allah´ın kulu ve Resulü olduğuna şahadet ederim“, der. Bunun üzerine melekler tarafından:“Cehennemdeki oturacak yerine bak. Allah bu azab yerini senin için cennetten bir oturacak makama çevirdi denilir ve o mümin kul, cehennem ve cennetteki o iki makamını beraberce görür”. Münafık ve kâfir olan kula gelince ona da:“Şu kimse hakkında ne der idin?“ diye sorulur. O da:“Ben o´nun hakkında bir şey bilmiyorum. Ben sadece insanların O´nun hakkında söyledikleri sözü söylerim” diye cevap verir. Bunun üzerine ona: “Anlamadın yahut uymadın (yahut: “Sen hem anlamadın, hem de Kur´an´ı okumadın) denir ve ona demirden tokmaklarla öyle bir vuruş vurulur ki, derhal şiddetli bir sayha ile bağırır. Bu bağırışı insan ve cinlerden oluşan iki sağırlıktan başka, bu ölüye yakın olan her şey işitir“.  Kabirde sual sormakla vazifeli bu iki melek kabirde şu üç suali sorarlar: 1-Rabbin kim? 2-Dinin nedir 3-Peygamberin kimdir? Bu üç suale dünyada iyi amel işleyip imanla ölenlerin olumlu cevap vermesiyle onları müjdeleyip cennetten bir pencere açarlar da kişi cennetteki yerini görür.
Bu konuda üstad Ahmed Hulusi’ye soru sormuşlar; önce onu inceleyelim:

Soru:
- "Size hesap görmeye nefsiniz yeter" Âyeti doğrultusunda Münkir ve Nekir 

meleklerinin  fonksiyonlarını  nasıl değerlendirmeliyiz ?..

A. Hulusiden cevap:

"-Bakın... Burayı iyi anlamaya çalışın, boş şoklardan çıkarak!...

Ölüm belki yarın kapınızda, bunu düşünüp şok olmuyorsunuz da masalları kafanızda

büyüterek kendinizi şoka sokuyorsunuz...

Olacaksanız, hâlâ "Allah Adıyla İşaret Edilen’in ne olduğunu anlamayışınıza ŞOK

olun!...

Bu durumda geçseniz öbür tarafa ne olacak?...

"Allah  Adıyla İşaret Edilen’in sayısız özellikleri, bazen de birbiriyle çelişki

gibi görülen anlatımlarla bize anlatılmaya çalışılıyor...

Allah isimlerini biz Hulûsi'nin isimleri gibi anlamayalım!...

Kaldı ki, Hulûsi’nin isimleri bile, Hulûsi’yi anlatmaya yeterli değildir!...

İsimlerle nereyi yakalamağa kalkarsan, oradan eli boş çıkarsın!...

Ne zaman o isimle O'nu kayıt altına alırsan, yalnızca bilincini kayıtlamış

olursun!...

Hangi anda hangi boyutta nasıl açığa çıkarsa, algılayana göre; orada bir isim

yaratılır!... İsim perdesi kalkmayan, sağlıklı düşünemez!...

İsimler bize yolda ışık tutan fener gibidir... “ALLAH  Adıyla Anılan’ın isim ve

sıfatları dahi, bizim düşünmemiz dilendiği biçimde bize bildirilmiştir ki;

bildiren, bildirdiklerinden MÜNEZZEHTİR!..."

Bilmem anlatabildim mi?"

Evet, böyle anlatmış Sayın Ahmed Hulusi.

Hayatımıza o kadar mecaz sokmuşuz ki, artık hangisi mecaz hangisi asıl, belirsizleşmiş.

Düşünemez, olduğu gibi anlar olmuşuz gerçekleri de mecazı da ..Kendimize tek bir pencere seçip oradan bakmayı adet edinmişiz, sanki başka pencere yok gibi.

Demişler ki sağda bir melek solda da... İkisi, her an ya sevap ya da günah yazıyor. Bakıyoruz, ama ne sağda ne solda melek var. Elbette, tatmin olmamış bir insan grubu oluşmuş. Onlara lazım olan sadece İman, başkası gerekmez. Zira, ona demişler "layanfuda, ne ilim isterler ne alim, illa da isterler kalbi selim" buradan anlaşılan âlim olmak gerekmiyor, inan yeter...

Al sana bir mecaz daha, çık çıkabilirsen işin içinden. Konuyu hazmedemeyen garip insan ne bilsin ki  öğrendiği ilim bunu emrediyor, o da onu yapacak. İlim öğrenebileceği bir yer olmadığı gibi, Allah’ı yeterince anlamaya çalışamayan bireysellikten kurtulamamış birçok insanın içinde yaşayan bir insan. Tam bir fikri benimsiyor, ancak diğer fikir onu çürütünce vazgeçiyor. Velhasıl Allah’ı anlayamadan oradan oraya sürüklenen fikir yapısı onu rüzgârın önünde sürüklenen bir yaprak gibi sürüklüyor.

Melekler ve cinler konusunu yeterince anlamadan, münkir ve Nekir konusunu anlamak mümkün değildir. Münkir, her şeyi bilir, ancak örtülüdür, pozitiftir. Nekir inkarcıdır, bu da negatiftir. İnsanın yapısında bulunan meleki kuvveler de sağda ve solda bulunan kuvveler şeklinde Allah’ın izniyle insanda icraatını yaparlar Münkir ve nekir mezara sonradan gelici değil, buradan gidici olması gerekir. İnsan vücudunun sol ve sağ kısmını inceleyerek enerji merkezleri tesbit eden Çinliler, akapunturla tedavi konusunda insanlığa hizmet ediyorlar. Münkirin örtülü olması, ancak birçok bilginin kendine açık olması Nekirin dürtüsüyle açığa çıkmaktadır. Münkir ve nekir uzakta, ikinci bir varlık değil, bizim bedenimizin ve ruhumuzun bir uzvu gibi anlaşılabilir Doğrusunu ancak  Allah bilir.

 

Kaynak:
Okyanus Ötesinden; Ahmed Hulusi.
Buhari Kitabul Cenaiz; 3/232.
Müslim, Kitabul Cennet 4/2200, İmami Ahmed 3/126.

Bodrum - 09.12.2003
hilbira@hotmail.com
http://gulizk.com


Üst Ana sayfa e-mail