Gelinen o an, o devir bütün dengeleri ve
değerlerin değişmesi gerektiği için ipuçlarını verirken
yeryüzündeki yaşam, bütün vahşetiyle devam ediyordu.(
Vahşet: kendini orijinden ayrı,müstakil, görme ve bu şekilde
yaşama hâli )
Vahşetin kökten çözümünün tasavuf düşünce ve yaşam sistemi
olduğu mutlak bir gerçek iken, bu düşünce sisteminin insanlığa
bahşettiği hazine, henüz genele yayılmamıştı.
Öyle bilimsel gerçekler vardı ki, bunların
bazıları motomot açıklanmıştı tasavufun önde gelenleri
tarafından. Bilim dünyasının çıkarcılığı,
toplumsal değerlendirmede genel idrak sevyesinin sığlığı,
maalesef bu mucize sistemin insanlığın ortak düşünce sistemi
olmasına engeldi. Tarihte Resüller mutlaka geldikleri tarafından
reddedilmiş ve göç ettirilmişti. O toplumların inanmaları için
gösterilen mucizeler ise, denizin yarılması, ölünün diriltilmesi
ve ayın yarılması gibi.. inkârcıların inkârını artırırken,
sonraki nesillere tatlı bir masaldan başka bir şey ifade etmez
hale gelmişti.
Bilim dünyasının çıkarcılığına
en acı örnek ise her
hastalığın mutlaka tedavisin var olduğu uyarısı yapılmış iken,
ilaç firmalarının kazançlarına kazanç eklemek için tedaviye
yönelik olmaktan ziyade, kullanıldığında fayda eden,
bırakıldığında hastalığı daha da kötü hale getiren
ilaç yapma tarzını benimsemiş
olmaları idi. Buna
kimse de dur diyememişti. Yine de gelinen tıbbi aşamalar ve
genetik
çalışmalardaki
ilerlemeler, bu çağda birçok hastalığın etkilerini azaltmış ve
ömrü
uzatmıştı.
Bilgisayar teknolojileri, genetik ve biyokimya matematiksel
modeller ile birleştirilmiş laboratuarda deney aşamasına
gelmeden birçok biyokimyasal reaksiyon, bilgisayar ortamında
çözümlenmiştir. Vitaminlerin keşfiyle başlayan süreç, supliman
kullanımını yaygınlaştırmış, suplimanlar her öğünün
vageçilmezleri olmuşlar. Ortalama ömür 100 yıla yaklaşmış idi.
Ne kadar uzun gibi gelen sayılı günler!.. Hayatın geldiği
karmaşıklık ve eğitim sisteminde geçirilen uzun yıllar,
sonrasında da çabucak geçip giden yıllar, hız çağı! İnsanların
durup ölüm ötesi yaşamı düşünmenin yok olduğu çağ. Bilimsel
keşiflerin artması, insanlığı mistik saha ile kesişim noktasına
getirmesi gerekirken daha koyu maddeciliğe itmişti. Halbuki
mistik düşünce, M.S. ikinci milenyumda yeniden insanlığa açılmış
ve günün şartlarına göre ince ayarlar
yapılmıştı. Büyük kitleler halinde bu düşünce sistemi incelenip
kabul görmüş idi. Ne var ki, ekseriyet yine bildiğini okuyordu.
Mistizmi değerlendirenler ise sistemi okuyorlardı.
Gelinen
bu çağda bilim o kadar gündemi işgal ediyordu ki, belli
eğitimden geçmeyenler haberleri dahi anlayamaz hale gelmişti. En
son teknolojili laboratuarlardaki deney sonuçları bu devrin
süper gücünün güvenlik komitesinin toplanmasına neden oldu.
(O An 2’ye bakınız)
Mikrodalga skalasında veri aktarımı üzerine
yapılan çalışmalar sırasında elde edilen sonuçlar
ve araya giren parazit yayınlar
tespit
edilmişti. Bu
yayınlar deşifre edilmiş ve gelen mesajlar bu konseyin
toplanmasına neden olmuştu. Gelen yayınlar önce kendilerini
uzaylılar
olarak tanıtmıştı. Bu dalga boyunun deşifresi, sesli mesajlar
şeklinde idi. Gelen mesajlardaki ortak özellikler ise gereksiz
tekrarların olması ve çoğu zaman mesajlarda anlam ve mantık
bütünlüğünün kaybolması şeklinde idi. Daha sonraki mesajlar
TANRI ve TANRI’NIN elçileri tarafından geldiği şeklinde
kendilerini tanıtmakta ve bir yığın yayın alınmakta idi.
Konseyde konu görüşüldükten sonra, bir sonraki toplantıya din
adamları ve bilginlerin çağrılması ve konu hakkında onların
görüşlerine başvurulması kararlaştırıldı.
Çağrılacak din bilginlerinin geniş bir yelpazeyi
temsil etmesi kararı da alındı. Aradan geçen zamanda gelen
yayınlar daha da yoğunlaştı. Konseyin karar almaması gerektiği,
bunun doğrudan insanlığa tanrının mesajı olarak geçilmesi
gerektiği yolunda mesajlar da gelmeye
başladı. Mesajları toplayan bilim adamları,
bunları
ivedi olarak komitenin üst düzeyine
bildiriyordu.
Bilim adamları çözümlenen mesajların
dünyadan bir vericiden mi geldiği konusunda araştırmalar yaptı.
Ancak, bu yapıda bir dalga boyunun yayılmasında kullanılacak
sistem, dünyada henüz mevcut olan bir cihazla mümkün değildi.
Devam
edecek
Turhan Doğan
Tokyo Üniversitesi Yüksek Kimya Fakültesi
turhandogan@yahoo.com
Tokyo -
19.04.2005
http://www.sufizmveinsan.com
(Okuyucuya not: Bu bir kurgu öykü
dizisidir.)
|