Mübarek ramazan ayını bitirmek üzereyiz. Allah hakkıyla eda
etmiş olmayı nasip etsin hepimize inşallah.
Her
ramazanda kulağımıza birbirine benzer tartışmalar gelir.
“Müezzinin ezanı bir iki dakika erken okuması ile oruç bozulur
mu;, hilal göründü diyorlar bayramı erken mi kutlayacağız; iğne
vurunulursa oruç sakatlanır mı; orucu şu şekilde açsak olur mu”
gibi meseleler bu sene de gündemdeki yerlerini aldılar.
Kulağıma son gelen tartışma ise, insanı tok tutan bir hapın
sahurda alınıp alınamayacağıydı..
Bu
konular elbette tartışılır ve tartışılacaktır da.. Ama bu kadar
ön planda olmaları, bizleri orucun gerçek anlamından
uzaklaştırmıyor mu?
Büyüklerimizden öğrendiğimiz üzere orucun üç çeşidi var:
-
Avamın orucu: sadece yemeyi, içmeyi ve şehveti terkedenlerin
orucu
- Havasın orucu (hususi insanların):sadece ağızla değil tüm
organlar ile tutulan oruç
- Ehassü’l-havasların orucu (en güzel inanların): kalblerine ve
hayallerine de oruc tutturanların orucu
Yukarıda bahsi geçen konuları tartışanlar olarak sanırım
orucumuz avamın orucuna giriyor. Zaten diğer oruç türleri
haddimize değil ama, orucu sadece yeme, içme ve şehvetten
kesilme olarak görmek ve yukarıdaki konuları orucun gerçek
manâsı ile aramıza engel olarak koymak, bu ibadeti hakkı ile
yapmamıza mani olmuyor mu sizce?
Allah, “Nice oruçlular var ki, açlık ve susuzluktan baska
kârlari yoktur.” buyruğunda belirtilen oruçlulardan
olmaktan bizleri muhafaza etsin inşallah.
Hayırlı Ramazanlar...
Mustafa Kınıkoglu
kinikoglu@kardelendergisi.com
İstanbul -
17.10.2006
http://sufizmveinsan.com
|