-Babacığım,
nedense bir sürü kişi benim geri zekâlı bir piyon olduğumu
söylüyor. Hâlbuki, uyuşturucu ve alkol sorunlarımı hâllederken
ne kadar akıllıca davrandığımı bana hep hatırlatmıştın.
Biraz kafam karıştı, ben hakikaten aptal mıyım?
-Sen
sakın bu söylenenlere aldırış etme. Kedi uzanamadığı ciğere
mundar dermiş. İnan ki seni çekemiyorlar. Başka hiç bir şey
değil! Sen çok akıllı ve mârifetlisin. Benim akıllı,
uslu, şeker evlâdım, ne olur üzülme çünkü sen üzülünce
attığımız bombaların, kazandığımız paraların ve istilâ
ettiğimiz petrol yataklarının keyfine varamıyorum. Çeyni
Amcan, Biler Dayın da aynı duyguları paylaşıyor hem!
-Öfff!
İçim rahatladı babacığım. Üzülüyorsun ama, n’olur bir
şey daha sormama izin ver!
-Tabii
ki yavrum, benim tombuş oğlum, sor ki cevaplayayım evlâdım.
-Birileri
benim dinî paranoyaya tutulduğumu iddia ediyorlarmış.
Televizyonda konuşurken yüzümde gördükleri ifâdeden ve söylediklerimden
bu kanaâte varmışlar. Çok şaşırdım. İftira olur, bâzı
çevreler karalama yaparlar ama bu kadarı da çok fazla! İnan
ağlamak istiyorum.
-Ağla
ağla, açılırsın benim tombuş oğlum. Hem ağlamak sana ilâhî
bir hoşluk da katıyor, karizman güçleniyor.
-Canım
babacığım, aynı şeyleri Kutsal Râhip Moon Amca da söyledi.
Bilirsin onu ne kadar çok severim; dünyayı günahlardan
temizlemek için İsa’nın verdiği kutsal misyonu onun
enkarnesi olarak senelerdir çok güzel gerçekleştirir durur.
Ay, çok ferahladım. Esas deli onlar. Zâten dün gene Tanrı
ile konuştum ve bana o gür sesiyle “Sen vazifelisin evlâdııııım,
sen vazifelisiiiiin” dedi. Ben akıllıyım, güçlüyüm ve
bombaladım mı oturturum dii mi babacığım?
-Ha
şöyle benim tombuş oğlum, oh be! Bak, “dünyanın %90’ı
bu hârbe karşı”, “bu bir hârp değil bir işgâldir”,
“tarihte emsâli görülmemiş orman kanununa göre yapılan
gayrı meşrû bir taarruzdur” filân gibi şeyler söylendiğini,
her tarafta sana ve yaptıklarına karşı çıkan gösteriler
yapıldığını, bizden nefret edildiğini filân söyleyen
olursa da sakın inanma. Hepsi de dedikodu, iftira. Biz önce
Irak’a, sonra diğer Arap ve Acem diyarlarına, akabinde de Türkiye
denen mel’un ülkeye barış, demokrasi ve kültür vereceğiz.
Eh, tabii, oralardaki petrolden de azıcık istifade edeceğiz
bu arada. Bu derece çabalarken, Conileri şehit verirken, o
kadarı da hakkımız değil mi canım yavrum?
-Canın
babacığım. Canım, canım. Nasıl rahatladım bilemezsin. Şu
anda da işitiyorum O’nun sesini, bana “Seninleyim evlâdııııım”
diyor. Kutsal misyonumu taaa içimde hissediyorum.
-Güzeller
güzeli, yakışıklılar yakışıklısı evlâdım benim. Sen
O’nun sesini dinle. Unutma: “You were not elected, you were
selected”! Yarın gene konuşuruz tombuşum, bye.
-Bye
babacığım, ben de biraz whisky içip dinleneyim, bye bye.
Prof.Dr. M. Kerem Doksat
doksat@superonline.com
İstanbul
- 25.03.2002
http://gulizk.com
|