'Öte dünya' var mıdır,
yok mudur, kimse bilmiyor. Ama eğer öldükten sonra gittiğimiz bir âlem
varsa, böyle aniden ve hazırlıksız olarak gidenler bir süre için
'Ne oluyor, ben neredeyim,' diye bir şaşkınlığın içine düşüyor
olmalı.
Ünlü psikolog Alfred Adler'in iki öğrencisi vardır: Dr. Karl Nowotny
ve Dr. Schröder.
Bu kişilerin hiçbirisi
öldükten sonra bir yaşam olduğuna, ruhlara filan inanmaz. 1965 yılının
Paskalya Bayramı'ndan hemen önce Schröder, rüyasında Nowotny'nin
öldüğünü görür.
Bu rüyadan iki gün
sonra Nowotny gerçekten ölür. Bundan etkilenen Schröder bir medyuma
gider, otomatik yazma yöntemiyle ölmüş arkadaşıyla bağlantı kurar veya
kurduğunu zanneder. Ölüden geldiği söylenen mesajda söylendiğine göre
Nowotny bir süredir hastaymış, bir grup arkadaşı yürüyüşe katılması
için ısrar edince o da kendini zorlayarak katılmış.
"Kendimi onlarla gitmeye zorladım. Ardından kendimi tümüyle özgür ve
iyi hissettim. Önden yürüyüp akşam saatlerinin temiz havasını birkaç
kez içime çektim, uzun zamandır olmadığım kadar mutluydum.
Bir anda sıkıntılardan
nasıl kurtulduğumu ve yorgun ya da soluksuz kalmadığımı merak ettim.
Geriye, arkadaşlarıma doğru döndüm ve yerdeki bedenime baktıklarını
gördüm. Arkadaşlarım umutsuzca doktor çağırıyor ve beni eve götürecek
bir araba bulmaya çalışıyordu. Ama ben iyiydim ve hiçbir acı
hissetmiyordum, neler olduğunu anlayamadım. Eğilip yerde yatan cesedin
kalbine dokundum. Evet atmıyordu, ölmüştüm. Ama ben hâlâ yaşıyordum!
Arkadaşlarıma bir
şeyler söyledim, ama beni ne gördüler, ne de yanıt verdiler. Çok
kızdım ve yanlarından ayrıldım.
İstanbul -
05.01.2005
http://sufizmveinsan.com
|