Gündemler ülkelere göre değişiyor. Örneğin, Türkiye’de geçen
hafta gündem kuş gribi vs. iken Uzakdoğu’nun en uzak ülkesinde
gündem LIVEDOOR idi. Türkiye’de de etkileri görüldü, haberi bile
çıktı. İbreti alem tarzında bir olay! Gerçek bir öykü...
Yaşamımızda birçok insan çalışarak para kazanıyor ve geçimini
temin ediyor. Birikimi olanlar ise parasını çalıştırarak
kazanıyorlar. Sabit gelirli bir memurun veya ücretli çalışanın
bütün vaktini işi alacağı için, ikinci bir iş yapmaya çoğu
zaman ne vakti ne de enerjisi olacaktır. Belli bir birikimi
mevcutsa bunu bir ticari girişime ortak olarak
değerlendirebilir. Sermayeye ortak olmak. Bunun için belli bir
kısım parasını bu işe yatıracak ve sonuçta kâr veya zarar
edecektir. Bildiğimiz gibi ticaretin temeli böyledir. Bu temel
üzerine yaklaşık 100 yıl önce borsa sistemi kurulmuştur. Bir
şirkete cüzi miktarda da olsa ortak olmak, paranızı onlara
teslim etmek. Şirket kâr ederse kârdan pay almak esastır. Geçen
süre içinde işler iyi giderse şirket büyüyecek, dolayısıyla
sizin hissenizin değeri de artacaktır. Şirket bu iyi gidişi
takiben hisse sayısını artıracak ve siz de bir hisse yerine iki
veya üç hisse sahibi olacaksınız. Ana ticaret prensiplerinin
uygulandığı bu sistem üzerine oluşturulan kuruma “menkul
kıymetler borsası” diyoruz. Ancak şirkette işler kötü giderse
şirketin hisselerine rağbet olmayacak ve değerini yitirecek,
hatta sıfır değere inebilecektir. Bu durumda zarar edersiniz.
Bu
sırada akla şu soru gelebilir: Şirket sahipleri neden
şirketlerinin payını satsın ki? Bunun temel sebebi şirkete para
sağlamak olacaktır. Hisse satışından sağlanan nakit ile şirket
yeni yatırımlar yapabilecek, büyüyerek kârını artıracaktır.
Bankadan yüksek faizle kredi almak yerine hisse satması şirket
için finansman açısından daha kârlı olacaktır.
Günümüzde ise borsalar bu temel prensiplerin ötesinde ülke,
hatta dünya ekonomilerinin gidişatının habercisi olmaktadır.
Birçok ülkenin borsa grafikleri incelendiğinde o ülkede, hatta
dünyada olanlara açıklama getirmektedir. Para çoğu zaman
değersiz bir kağıt gibi yorumlansa da, dünyamız için kudreti,
gücü temsil ettiği bir gerçektir. Diğer etkenler ile
desteklenmediğinde ise felaketlere yol açtığı tarihsel bir
gerçektir.
Borsa
konusunda birisi bir günde dünyanın en büyük ekonomisini öyle
bir salladı ki verdiği zarar 11 Eylül saldırılarının borsaya
verdiği zararı bile gölgede bıraktı. 18 Ocak 2006 dünya
ekonomisi normal bir gününü yaşarken Tokyo borsası göçtü. Gelen
yoğun satışlar bilgisayarların kapasitesinin kaldıramayacağı ve
sistemi çökerteceği endişesi karşısında işlemler durduruldu.
Tokyo’da hava karardığında bütün dünya gözünü buraya çevirmiş ve
“ne oluyor orda?” diyordu. Bu da bütün dünya borsalarını
etkiledi. Birçok kişi “borsada param yok, bana ne!” diyecektir.
Halbuki, borsa genel ekonomik gidişatı haber verdiği için bir
süre sonra etkileri günlük yaşama yansıyacaktır. Borsa birçok
göstergeden daha önce hareket eder. Borsadaki kötü sonuçlar
belki de savaşların habercisi olmaktadır. Bu hatırlatmadan
sonra, bahsettiğimiz konuya dönelim, neydi bu Tokyo’daki olay?
LIVEDOOR isimli bir şirket ve sahibi Horie Uzakdoğu’nun
gündemine hafızalardan silinmeyecek biçimde damgasını vurdu. 33
yaşındaki Horie geçen haftaya kadar Japonya’da adeta bir
kahramandı. Son iki yıldır popülaritesi o kadar arttı ki,
gençler için bir idol haline geldi. Benim ilgimi ise bir
sözüyle geçen sene çekmişti. Paranın alamayacağı şey yoktur!
Bu çok büyük bir sözdü. Bunu duyduktan sonra, parayı her şeyin
önünde gören bu kişiye özün vereceği cevabı merak etmeye
başladım. Bizim Allah’tan şöyle bir atasözümüz var: Büyük
lokma ye büyük söz etme!
Ülkenin
en büyük beyzbol takımını satın almak üzere girdiği rekabet
sırasında şöhreti artmış ve bu genç adam hayat felsefesini
ortaya koymuştu. Beyzbol kulübünün değeri neredeyse bizim lig
takımlarını satın alacak bir rakamdı.
Bu
olaydan sonra Horie, gelenekçi yapısı ile meşhur bu toplumun
yapısına ve bunu temsil eden yaşlı patronlara kafa tutmaya
başladı. Sonraki hamlesi ise en büyük ulusal televizyon
kanallarından birinin hisselerini dolaylı yoldan toptan satın
alması oldu. Bütün iş dünyası bu olaya kilitlendi. Japonya’da
görülmemiş bir olaydı. 30’lu yaşlarda biri çıkacak ve bütün iş
dünyasına kafa tutacaktı. Horie’nin mesajı şu idi: “Param var
alırım, kimse bana karışamaz. Ortaya sürdüğünüz bahaneler
geçersiz.” Kanalın patronları razı olmasalar da masaya oturmak
ve çekilmesi için büyük rakamlar ödemek zorunda kaldı. Bu
olaylar karşısında şirketi de büyük ilgi toplamaya başladı. Son
seçimlerde milletvekilliğine adaylığını koydu fakat seçilemedi.
Buna rağmen popülaritesi, her gün hisselerine ilgiyi artırmakta
idi. Şirket rakamları ise kâr üstüne kâr açıklıyor ve yeni
birkaç şirketi bünyesine katmak üzere hisselerin topluca satın
alıyordu. Genç yaşta zengin olma hayali kuran birçok genç ise
olanları hayranlıkla izliyordu. Horie hisselerinin değerinin
aşırı artması sonucu, 1 hisseye 10, sonra 100 ve sonra 10
vererek hisse sayısını 10 bin katına çıkardı. Bir hisse bile
almayı mümkün kılarak LIVEDOOR hisselerinin sayısını 1milyar
adete çıkardı. Geçen sene içinde bir hissesi yaklaşık 10 dolara
kadar çıktı. Geçen hafta başında ise 7 dolar civarında idi. 7 X
1 milyar= 7 milyar dolar! Acaba bu şirket ne iş yapıyordu? IT
bilgi teknolojileri şirketi, ancak somut olarak ne yaptığı pek
bilinmiyor. Halka sorulduğunda ise “internet filan” diyorlar.
Geçen
hafta ülkenin seçkin savcı ordusu şirket merkezine ve Horie’nin
evine arama izinleri ile baskın yaparak kayıtlara el koydu.
Suçlamaların başında 2004 yılında zarar ettiği halde şirketi kâr
göstermesi, alt firmalarından kanunsuz para transfer etmesi ve
şirket satın alma hakkında yalan haber çıkararak hisselerin
değerini artırması idi. İddialar, borsa kanunu ihlal ettiği
yönünde. Bu gelişmeden sonra iki borsa aracı kurumu LIVEDOOR’un
hisselerinin değerini sıfır olarak ilan etti. 250 milyon hisse
satışta, ancak satış bir haftadır gerçekleşemiyor. Bugün 3
dolara kadar düştü. Muhtemelen şirket, borsadan atılacak. Ben bu
yazıyı yazarken gelen haber ise Horie’nin üç ortağıyla
tutuklandığı yönünde idi. Öz, cevabını verdi: Büyük lokma ye,
büyük söz etme!
Bu
dünyada bir olay, sonrakinin alt yapısını oluşturuyor. Allah’a
imandan bir an perdelenmek ise özünden gelecek tuzakları fark
edemeyerek tökezlememize yol açıyor. Fertlerin mistik boyutu
ölçü almasa bile, inanç sayesinde kendini frenleyebildiğini
söyleyebiliriz. Paranın alamayacağı kudretin değiştiremeyeceği
şey ise imandır.
Turhan Doğan
turhandogan@yahoo.com
Tokyo - 25.01.2006
http://sufizmveinsan.com
|